- Kategori
- Blog
Blogların Gücü

www.fotosearch.com
Zaman zaman "bloglarda yazdıklarımızın bir anlamı var mı?", "bizi kimler okuyor?", "okunma sayılarının ya da diğer bir deyişle tıkların geçerliliği nedir?" gibi çeşitli sorular sorarak tartışmalar yaşadık, hatta bazı tartışmalar küskünlüklere kadar gitti.
Benim en büyük iddiam MB'de yazan kişilerin manipülasyondan uzak, sayesinde var olduğumuz Milliyet gazetesinin çizgisini korumak şeklinde yazılarını kaleme almalarıdır.
Bu bağlamda, geçmiş günlerde bir dernek kuruluşuyla ilgili benzer tartışmalar yaşadık. Bana göre içinde blog geçen ve katılımcıları ilk anda MB yazarları arasından olacak bir derneğin olmazsa olmaz ilkelerini yazdığımda tartışmalar istenmedik boyutlara ulaştı ve örneğin benim bir ay boyunca bloglardan uzak durmama neden oldu. Aynı şekilde bazı yazar arkadaşların hala bloglardan uzak durduğu hepimizin bildiği bir gerçek.
Ancak unutulmaması gereken bir gerçek var. O da yazdığımız yazılar izleniyor ve sevgili Pirmete'nin deyişiyle interaktif blogçuluk adı altında birbirinden etkilenen blogcular yeni bloglar yazıyor ve bu şekilde devam ediyor. Bu noktada felsefede önemli terimlerden anamnesis ve maietutike akla geliyor (bu terimlerin ne olduğunu umarım felsefe kategorisinde bir yazıda ele alırım).
Dün (08.06.2009) tarihinde Şile'de Neler Oluyor? başlığıyla haber kategorisinde yazdığım yazı blogların gücü başlığına çok uygun bir yazı haline geldi. Yazının içeriği Şile ilçesi plajlarında alkollü içecek satışını yasaklanması ve bununla bağlantılı olarak facebook'ta bir grubun açılarak tepki gösterildiğiyle ilgiliydi. Bu yazı üzerine bugün Milliyet Haber Araştırma servisinden bir muhabir, bana hem e-posta hem de iş telefonumundan ulaşarak bu haberin gerçekliği ve haber kaynaklarımın güvenirliliğini sordu. Bu gerçekten öncelikle bizim işlerini ne kadar ciddiye alan bir medya kuruluşu içinde olduğumuzu doğrulaması açısından çok önemli bir nokta. Diğer yandan haber adı altında yazdığımız bir yazıyı kaleme almadan önce defalarca düşünüp, varsa kaynaklarımızı tekrar tekrar kontrol etmemiz gerektiği konusunda çok da güzel bir uyarı. Evet benim yaptığım bu haberde bir yalan, ya da abartı, yani asparagas bir durum yoktu. Ama bu bir gün böyle bir sorunla karşılaşmayacağım anlamına da gelmiyor. Kendimce çıkardığım en önemli ders, yazdıklarımı bir kaç dafa daha kontrol etmeden yayına vermemek, ister güvenilir üye olun ya da olmayın oto-kontrolün her şeyden önce geldiğidir.
Blogçu arkadaşların yazdıklarını bu anlamda değerlendirip, aklına gelen her görüşü ya da haberi kafasına estiği gibi yazmaması ve blogları incir çekirdeğini doldurmayacak yazılarla işgal etmemesi gerektiği konusunda şapkalarını önlerine alıp bir kez daha düşünmeleri önemini artırmıştır. En azından ben böyle yapacağım. Bundan sonra daha dikkatli olacağım ve haddini aşan, manipülasyona yönelik yazılara karşı da tepki göstermeye devam edeceğim. Yine bu olay yazıların kaç tık aldığından çok kimin okuyup, değerlendirdiğinin çok daha önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Nicelik ve nitelik tartışmalarına da bir son verir diye düşünüyorum.
Tüm blog camiasına bol yazı malzemeli günler dilerim.