- Kategori
- Blog
Blogum geldi. Hem de 250 + 1 inci defa

http://mustafamumcu.com/forum/index.php?topic=423.0
Aç değilken yemek yiyebilir misiniz?
Tuvalet ihtiyacınız yokken tuvalete gittiğiniz oldu mu?
Uykunuz gelmeden uyuyabilir misiniz?
Blog yazarlarımızdan Ali Açıköz öğretmenimiz genç blogculara nasihat başlıklı yazısının bir maddesinde “Yazmanız geldiği zaman yazın” önerisinde bulunmuş. Ben sadece bu maddeyi biraz açmak istiyorum.
Köşe yazarları profesyonel olduklarından her gün bir yazı yazmak zorundalar. Biz blog yazarlarının ise böyle bir zorunluluğu yok. Gün içinde aklımıza bloglara konu olabilecek bir çok fikir geliyor. Her gelen fikir için klavye başına oturursak, blog sayımız hızla artar ama, kalitesinin aynı şekilde artacağı söylenemez. Aramızda günde birkaç tane yazı yazan Süleyman Ekim ve birkaç arkadaşımızı istisna olarak ayırıyorum. Çünkü o arkadaşlarımız blog yazarlığını profesyonel bir düşünce içersinde hayata geçiriyorlar.
Bazen geriye dönüp yazılarımıza baktığımızda “Bu yazıyı ben mi yazmışım? Ne kadar güzel bir blog yazısı olmuş” dediğiniz oluyordur herhalde. Bazı zaman da yazılarımızı beğenmeyip sildiğimiz gibi. Buradaki tek fark, birinde istekle yazmamız, diğerinde ise fikir aklımızda olgunlaşmadan kağıda dökmemizdir.
Blog yazısına konu olacak fikir en iyi şekilde bilinç altında olgunlaşır. Çoğunlukla o fikri desteklemek için araştırmalar da gerekmektedir. Bu da bir emektir. Bir yazıya ne kadar çok emek harcanırsa yazının etkisi de aynı oranda artar. Değişik fikirlerin birleştirilerek bir ortak noktada toplandığı tek bir blog yazısı bazı durumlarda her fikir için yazılan yazılardan çok daha etkili olmaktadır.
En iyi yazılar ise insanın zihninin başka şeylerle meşgul olmadığı, rahat olduğu zamanlarda yazılıyor. Eğer canımızı sıkan olaylar varsa ve kendimizi o olayların etkisinden kurtulamıyorsak, klavye başına oturmak içimizden gelmiyor. Yani bir anlamda blogumuz gelmiyor. Buna rağmen kendimizi olumsuz düşüncelerden kurtarıp, bir kere yazmaya başlayınca ise o sıkıntılarımızın da azaldığını görüyoruz. Bu nedenle blog yazarlığını bir nevi terapi olarak da görebiliriz.
Bu blog yazısını 250. yazı olarak planlamama rağmen, Melih Gökçek 250. sırayı alınca, bu yazım da otomatik olarak 250 + 1 olarak sıradaki yerini aldı.
Bütün blog yazarlarımızın sağlıklı ve huzurlu ortamlarda yazılar yazmalarını diliyorum.