Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '06

 
Kategori
Blog
 

Blok blok blog !

Blok blok blog !
 

Teknoloji ve teknoloji ürünleri insanoğlunun hayatına girdi gireli, internet denen teknoloji harikası buluş kadar etkilememişti insanlığı. Zira günlük hayatımıza girmeyen teknoloji ürünü yok gibi, bir de kullandığımız ürünlerinin gereksinimliliklerini, kullanma sıklığını, teknolojik modayı da değerlendirdiğimizde ne kadar teknolojik bir insan olduğumuzu ( homo-teknolojikus) ölçebiliriz sanırım.

Teknoloji, kendisine yetişilemeyecek bir hızla kendini günden güne yeniliyor, güncelliyor ve geliştiriyor. Her şey biz insanlar için elbette ama teknolojiden ve nimetlerinden ne kadar ve nasıl yararlanabiliyoruz.

Şimdi burada bu öyküyü anlatmak istemiyorum, bir başka yazıda anlatırım belki ama Internet denen buluşun, insanların yaşamına giriş öyküsü çok eski değil. Gelişimine ve geldiği yere baktığınızda da, ne kadar uzun ve farklı bir yol alındığını görebiliyorsunuz. Daha birkaç yıl önce askeri haberleşme arcı olarak kullanılan bu sistem, kısa zamanda sivil halkın inisiyatifine sunuldu ve geldiği noktada, hem haberleşme, hem mesajlaşma, hem bilgi paylaşımı, hem platform oluşturma da, hem pazarlama amaçlı, hem de engin bir bilgi kütüphanesi olarak oldukça dinamik bir şekilde kullanılabiliyor. Farklı kullanımlarda, internet’te farklı açılımlar oluşmasına sebebiyet veriyor. Mesela, bu yazının konusu olan Blog platformları.

Blog, artık dilimize yerleşmiş yerel bir kelime gibi algılanmasına karşın maalesef ki yabancı kökenli bir kelime. İngilizce weblog, web ve log kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş, zamanla da daha güncel ve akılda kalır bir hal almasıyla

Blog olarak kısaltılarak hafızalara yerleşmiştir. Bloglar, insanların kendi fikirlerini, kendi doğruları ve yanlışları ile, serbest ve kısıtlamadan, istediklerini istedikleri şekilde ve herhangi bir teknik bilgi gereksinimi olmadan yazdıkları web siteleridir. Yani, web sitelerinde açılmış olan alanlara, insanlar belli konularda yada kendi konularında kendi düşüncelerini yazmalarından ibarettir. Bu hizmeti veren ilk web sitesi bu işin öncüsü olan www.blogger.com isimli web sitesidir. 1990’lı yılların sonlarında hizmete açılmış olan bu web sitesi ilk zamanlar ücretli olmuş ama daha sonra da bu işi ücretsiz hale getirmesi ile tutulmuş, beğenilmiş ve sonrasında, örnek alınarak v geliştirilerek tüm dünyada yayılmış ve çılgınlık halini almıştır.

Blog yazıları, eski tarihten yeni tarihe doğru kronolojik olarak sıralanır ve yazı, yorum gibi düz yazı formatlarıdır. Her yazının sonunda, yazıyı yazanın ismi yazılıdır ve dileyen herkes de bu yazıları okur, dilerse kendi yorumunu yazar. Yazılara yorum yazmak, bir fikrin paylaşılıp, paylaşılmadığını belirtmek blog sisteminin ve blog kültürürünün en önemli özelliklerindendir. Bu da yazıyı yazan ile okuyan arasında dinamik bir iletişimi sağlar. Hatta, bazı bloglarda, kişiler özel gruplarını bile oluşturabilmektedirler. Blog, bir tür kişisel günlüktür. Ama bir farkla, başkaları sizin günlüğünüzü görüp, okuyabilir.

Ülkemizde de sayısal olarak ciddi anlamda Blog platformları mevcut. Herkes burarala girip, kendi yazılarını bırakabilir. Fakat bu sitelerin çoğu denetimsiz. Çoğunun, belirli bir kuralları olmadığından, düşünülen her şeyin yazıldığından dolayı bir düzensizlik teşkil ediyorlar. Zira, yazılan yazılar birilerini rencide edebilir, milli ve geleneksel değerlerimize zarar getirebilir. Bazı siteler biraz daha ciddi, sınırlama var. Sınırlamalar genellikle, o blog sitesinin belirlediği konular dahilinde olduğundan ve yazılan yazının yayına çıkmasından önce denetimden geçmesi gerektiğinden, bir nevi sansür de uygulanıyor.

Bu sansür işletimi, gereklimidir, değilmidir başka bir yazının konusu ? Burada vurgulamak istediğim asıl konu, herkesin, dilediğini yazması, bunu yazarken, arkasını düşünmeden yazması, konunun başıyla sonunun tutmaması, yazmış olmak için yazması ve anlatılanların tamamı ile kendi yaşantılarıyla ilgili olarak anıları, hafızasında kalanların yazı ile ifade edilmişi olarak yer alması. Ya da, bir yerlerden kopyalayıp, blog sayfasına yapıştırdıkları yazıyla da gündem oluşturmaya, kendilerini önemsetmeye çalışanlar da yok değil aslında. Bir de kullanılan dil çok önemli tabiki. Blog da sınırlar yok diye, günlük yaşanılanlar da yazılabilir diye, günlük kullanılan lisanın aynen yazıya aktarılmasını ben doğru bulmuyorum. Bu en azından, okuyuculara karşı bir saygısızlık. Biraz blog sitelerinde dolaşsanız bunları gözlemleyebilirsiniz. Bu dışarıdan bakıldığında gayet normal bir durum gibi görülebilir. Ama bunu yazanların, çoğunun “ hadi bir blog yazısı yazayım da namım yürüsün “ diye düşünerek yazdığını hissediyorsunuz aslında, bu biraz da rahatsız edici olan. Tüm bunların haricinde, kendini gerçekten bir yazar, bir gazeteci, bir köşe yazarı gibi hissedip, yazan ve kullandığı dile hakim yada kullandığı dilin kelimelerine dikkat edenlerde az değil aslında. Bir bakıyorsunuz, konuya hakimiyeti var, yazı akıcı, dil rahatsız etmiyor, konu absürd değil. O zamanda okunmayı ve gerekirse, yorum yazılmayı hak ediyor. Bir blokta yazmak, günlük tutmak işi yazarlık mıdır, değilmidir. Buna ben karar veremem ama yazı yazmak, yazana bir sıfat kazandırması gerekiyorsa bunu hak etmesi lazım. Ben Yazar mıyım ? Ben yalnızca yazarım, gerisine okuyucu karar verir.

Blok blok çoğalan Blogların, hayatımızın kolay erişilebilir kötü izler bırakabilecek basit sanal platformlar olmaması dileğimle.

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..