Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '17

 
Kategori
Öykü
 

Bodrum öyküleri-Yaşar

Bodrum öyküleri-Yaşar
 

Bodrum'un denizi, mavi, berrak. Rengârenk balıklar. Zehirlisi, zehirsizi. Ahtapotlar, kalamar, amfor, sünger. Ve diken. Hani canım, bildiğimiz denizkestanesi. Boy, boy.

Yaşar öğretti. Mor olanın, yumurtası yenirmiş. Yaşar'a Raşit’in kahvede rastladım bir akşam. Oğlum Keremi kucağına almış denizi anlatıyor. On üç, on dört yaşlarında. Ağabey diyor, küçük kardeşim aynı Kerem kadar. Geçen yıl, araba ezdi.

Yaşar, Milaslı. İlkokulun, dördüncü sınıfında. Çaycı, berduş diyor. Yüz verme. Anası or..pu. Milas'da, randevu evinde.

Akşam rüzgârı denizden esiyor. Eski püskü ceketini daha bir çekiştiriyor Yaşar.

—Nerede kalıyorsun Yaşar?

Sıkılıyor.

—Mendirekte.

—Gece korkmuyor musun?

—Ne korkayım?

Hem ışıkta var fenerin.

Sonram Turistler de gelir hep.

Korkmam ben.

Yaşarın gözleri yemyeşil. Şehla. Hafif bulutlu.

Peki, gün boyu, ne yer, ne içer Yaşar?

—Mendirekte ağbey, hem çok turist var.

Denize dalar, diken çıkarırım. Taşa sürttün mü dikenin, kabuğu ortaya çıkar. Kolye yap, kül tablası yap. Turistler alır. Yalnız gözlerim, bir bulandı mı deniz dibinde? Kötü oluyor. Başım ağrıyor çokça da.

—Hastaneye gittin mi hiç Yaşar?

—Gittim diyor. Gittim.

Bir tüp Kemisetin merhemi çıkartıyor koynundan.

—Bunu verdiler ama bulanıyor gene de.

—Geçen bir daldım, tam on tane diken.

Hemi de mor diken. İki kulaç, belki de üç senin boyun daldım. Bir gözüm bulandı. Zor çıktım.

Bodrum'a gelmeden, öğretmenimden izin aldım dört gün. Tam tarih dersindeydim. Birden gözlerim öyle bir bulandı ki, başım döndü. Yere yuvarlandım. Öğretmen, git Yaşar dedi. Git dinlen dedi biraz.

Dün gece yağmur yağdı. İç çamaşırım daha kurumadı. Bu gün mektup yazdım başöğretmene. Bir hafta daha izin istedim.

Or...u diyor çaycı.

Anası Milâs’ta o...u.

Okula filan da gittiği yok.

Berduş.

Her sene gelir buraya. Bir ay, iki ay. Turistler gitti mi, o da gider.

Yaşar'ın boynunda kalp şeklinde gümüş bir kolye.

—Alaman kız verdi ağbey.

Hem sarı saçlı, çok güzeldi.

Vallahi o verdi.

Ben de, beş tane diken verdim. Daha da verecektim. Daldım ki ilerde dikenler sıra sıra. Ama bir gözüm bulandı…

Birden Cami’ye doğru koşturdu Yaşar. İki çiklet almış. Biri küçük oğluma.

—Yaşar,

Adres ver bana. İstanbul'dan ceket göndereyim.

Boş ver diyor adresi ağbey. Yaz mektubun üstüne. Berduş. Milas. Yeter.

Para vermek istiyorum Yaşar'a

Ama ya gücenirse, ya üzülürse.

—Kaça satıyorsun dikeni Turiste?

İki buçuk diyor.

Yirmi lira veriyorum.

—Sekiz diken isterim yarın.

Seviniyor.

—Olur.

—Yarın akşama getiririm kahveye.

Geçen seyyar köfteciden, çeyrek ekmek arası tükürük köftesi, Paranın üstünü sayaraktan uzaklaşıyor.

Ertesi akşam gelmiyor kahveye. Bir ertesi ve bir ertesi akşamda Yaşar’ı bekliyorum. Gören de olmamış. Yapmayacaktın be Yaşar. Çok sevmiştim seni.

Bir hafta sonra öğle üzeri. Çaycı koşturmuş otele. Ağbi, ağbi diyor nefes nefese.

—Yaşar mendirekte.

Demin çıkartmışlar denizden. Kafasını çarpmış kayalara. Fena yarılmış. Kovalarla su yutmuş. Dalga kıranda yatırmışlar boylu boyunca. Seni sordu. O öğle üzeri Yaşar, yerde yatmış, mosmor.

—Kusura bakma ağabey.

Mendirekte yediğim yağmurdan, bir hafta hasta yattım. Gelemedim kahveye. Elini bana doğru uzatıyor zorlukla. Avucunda iki tane diken. Altı tane daha vardı ağabey. Tam daldım dibe, birden gözlerim bulandı. Kendimden geçmişim.

Dikenleri alıyorum. Elimi son gayret hafifçe sıkıyor. Yemyeşil gözlerini, son bir iç çekişle kapatıyor.

Gözlerimde bulutlar.

Gözlerim bulanıyor.

Başını kucaklıyorum.

Künyesini yazdırmış Alman Kızının kolyesine.

1962

Milas

Yaşar Yiğit.

Bodrum - 1975

 
Toplam blog
: 54
: 141
Kayıt tarihi
: 17.03.17
 
 

1944 İstanbul doğumluyum. İlk ve ortaokulu Napoli İtalya'da, Lise TED Ankara Maarif Koleji, Yükse..