Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '07

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Bonkör oğlum benim

Bonkör oğlum benim
 

Birkaç yıl önce ilaç firmasında çalışan bir arkadaşım not almam için arka tarafı yapışkanlı iki tane bloknot vermişti. Birini kendim kullandım, birini de H.Can’a verdim. Can benim oğlum olur. O zaman ilkokul dörde gidiyordu. Küçük kare kağıtlar hoşuna gitti. Sevindi.

“Bunlara öğretmenimin verdiği ödevleri yazar, kitaplığıma yapıştırırım, böylece unutmam” dedi.

“İyi” dedim.

Aradan birkaç gün geçti, baktım gerçekten de kitaplığının kapaklarında küçük kareli kağıtlar yapışılı, ödevlerini yazmış, unutmaması gerekenleri yazıp yapıştırmış. Benden haftalık harçlık alacağı günü de yazıp, kocaman harflerle de ‘unutma’ diye ekleyip, en görünen yere yapıştırmış. Kendi unutsa ben unutmam da, çocuk işte.

Ancak bir şey dikkatimi çekti, kitaplığa yapışılı kağıtlarla, bloknottaki eksiklik aynı değildi, kutusu yarı yarıya boşalmıştı.

Sordum,

“Oğlum, kağıtları hemen bitirmişsin. Ne oldu?”

“Evet baba, kullanıyorum.”

“Tamam ama kullandıklarınla, eksilen arasında çok fark var, dağıttın mı yoksa?”

Sesini çıkarmadı.

Ders çalışırken aynı zamanda bizim konuşmamıza kulak misafiri olan abisi pis pis sırıttı..

Can, ona dönüp, sert bir bakış fırlattı, sonra,

Abisi beş yaş büyüktü ondan.

“Hayır dağıtmadım” dedi, sanki bir suç işlemiş gibi.

Benim ona hesap sorduğumu sanıyordu.

“Dağıtabilirsin de oğlum, biterse ben başka veririm sana, ama boş yere de harcama, yazık” dedim.

Abisi araya girdi, gülerek,

“Dağıtmamış da, satmış” dedi.

Şaşırdım..

Can bir kez daha abisine sert sert baktı.

“Ne demek yani?” diye sordum, bıyık altından gülerek.

Can, olayı, abisi Gencay’a anlattığı için, o bana aktarıyordu.

“Kağıtlar arkadaşlarının çok hoşuna gitmiş, istemişler.. Bizim ki de uyanık ya, tane tane satmış isteyenlere.

“Eeeeeee?”

“Öyle işte, tüccar kafalı bizim adam, para kazanmasını biliyor.”

“Doğru mu?” diye sordum Can’a.

“Evet”, dedi, kendisine kızacağımdan korkuyordu.

Gencay devam etti,

“Baba, ‘kazandığın parayı ne yaptın? diye sormuyorsun adama ama..

“Hepsini anlattın, çocuğun kirli çamaşırlarını ortaya döküyorsun, onu da anlat bari.

“Kazandığı parayı da bir arkadaşına vermiş.”

“Neden verdin Can?” dedim, “Borcun mu vardı, borç olarak mı verdin?”

“Hayır, borcum yoktu, borç olarak da vermedim, öylesine verdim.”

“İyi. Olabilir yani. Belki ihtiyacı vardı.”

“Evet. Okula gelirken harçlık almayı unutmuş. Karnı acıkmış, katinden bir şey almak iştemiş, parası olmayınca alamamış. Bana söyledi, bende kağıtlardan kazandığım parayla ona hamburger aldım. Benim karnım toktu.

Duygulandım. İki yanağını okşadım, öptüm.

“Aferin oğlum” dedim. “Çok iyi etmişsin. Arkadaşın ne kadar sevinmiştir şimdi. Bir gün gelir o da sana verir.

Cebimden cüzdanımı çıkardım, harçlığına biraz daha ekleyip verdim. Gözüme baktı, ‘çok veriyorsun’ der gibi.

“Sen bunu hak ettin” dedim. “Hep böyle ol, gözün de, gönlün de tok olsun. Sen tokken arkadaşını aç bırakma.”

Başını okşadım, odasından çıktım…

Öyle mutlu olmuştum ki..

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..