- Kategori
- Aile
Bonzai Kabusu ve Aile Kavramının, Ailenin Önemi
Onlar, ülkemizin geleceği... "Yürekleri karalar"dan onları korumamız, boynumuzun borcu...
Bir facebook paylaşımında diyor ki "Çocuğunuzu terbiye etmeyin kendinizi edin, o zaman, çocuğunuz zaten gerekeni alacaktır"
Bugün okullar açıldı, tüm okulları İmam Hatip statüsüne dönüştürmeyi hedefleyen çark kendini iyiden iyiye belli etmeye başladı... Sayın Milli Eğitim Bakanı, her okulda mescit olması konusundaki yenilikle ilgili olarak "mekanlar sağlanacak ama ibadet zorunlu değil" diyor gazetecilere. Eh, şimdilik öyle, seçimleri kazandıklarında Muharrem İnce'nin deyimiyle "O zaman göreceğiz ülkenin halini..." Epeydir bindiğimiz "alâmet"in ne zaman, nasıl "kıyamet"e gideceğini veya bir umut kaleden döneceğini göreceğiz millet olarak...
İnsanımız, zengini ile fakiri ile yaşlısı genci ile bir bunalımlı dönem içinde , özellikle ikibin'li yıllar başladıktan sonra... Büyük çoğunluk; bir şaşkınlık, gelecekle ilgili tarifsiz endişeler içinde, kaygılı umutsuz , günü kurtarma çabasında, robotvari bir biçimde yaşamını sürdürmede... Büyüklerin bu durumundan; bebekler, okul öncesi çocuklar da etkileniyor, daha hayatın başında dünyanın ağırlığını minik bedenlerinin içindeki ruhlarında hissediyorlar... Biraz daha büyük olan ilk öğretim ,lise çağındakiler ise, bu havayı yaşamakla kalmıyor, "nasıl baş edeceğim", "nasıl üstesinden geleceğim " soruları ile iki büklüm oluyorlar. Çare olarak da, uyuşturucu maddeleri görüyorlar...
Aile birliği bozulan çoğu batı toplumu , çocuklarına her türlü olanağı sağlayan, yaşamı kolaylaştıran devlet desteğinin çocuklarının mutlu bireyler olması için yeterli olmadığının ayırdına vardı son yıllarda. Bu yüzden, şimdilerde, aile ön plana çıkmaya başladı...
Aile demek, kişinin arkasını huzurla dayadığı dağdır ... Başına istenmeyen bir durum geldiğinde güvenebileceği sığınabileceği limandır ... Belki yüreği belki bedeni örselenir kimi zaman orada ama insan bilir ki, her türlü yarasının sarılacağı onarılacağı sıcak bir çatıdır aile... Ya da, öyle olması gerekir... Bütün yaşanılan bu olumsuz hayat şartlarına karşın yine de Türk aile yapısı, köhne ama sağlam temelli bir ev gibi ayakta durmaya çalışıyor gözlemlerime göre...
Çocukları ile ne kadar kavga etse, onların arkadaşlarına geliş-gidiş saatlerine alışkanlıklarına müdahale etse de , anne-babalar onlara sevgilerini her koşulda arkalarında olduklarını hissettirebilmelidirler. Bu sevgiyi, güveni algılayan çocuk, illâ ki yüreğinin bir köşesinde kendini endişe ve sevgi ile izleyen o bakışları fark edecektir. Bu; onun yere sağlam basması,yanlış arkadaşlardan uyuşturucu gibi sigara alkol gibi zararlılardan kendini koruyabilmesi için en sağlam "set"i olacaktır...
Çalışan anne, eve gereken miktarda girmeyen para, anne-baba anlaşmazlıkları, hastalık özürlülük gibi elde olmayan nedenler çocukların mutsuz, geçimsiz, saldırgan olmaları için zemin hazırlayan etkenlerdir. Evin içinde nasıl bir sorun hakim olursa olsun , çocuklarımıza kaliteli zaman dilimleri bulmaya özen göstermeliyiz diye düşünüyorum. Bu; bir arkadaşı veya öğretmeni ile ilgili bir soru veya okuduğu kitabın konusu veya kantinde ne yediği ile ilgili bir soru olabilir. Sıkmadan , süreye değil kaliteye önem vererek oluşturmaya çalıştığımız bu iletişim meyvesini mutlaka verir. Çocuk kendisi ile ilgilenildiğini , izlenildiğini , önemsendiğini fark eder. Anne-kız gidilen bir etkinlik, baba-oğul gidilen bir maç ömür boyu unutulmaz...
İletişim kavga ile tartışma ile de olsa , mutlaka sağlanmalı, çocuklara yalnızlık duygusu tattırmaktan kaçınılmalı...2007'den sonra görülmeye başlanan, sentetik uyuşturucu olarak bilgilendiğimiz bonzai yüzünden ölen, hastanelerde tedavi gören çocukları okudukça, izledikçe ülkenin geleceği ile ilgili az da olsa var olan umutlarımız kararıyor.
UBAM(uyuşturucu bağımlılığı ve alkolle mücadele) diye bir derneğin bu tür bağımlı gençleri tekrar hayata döndürmeyi, topluma kazandırmayı başardığını öğrendim internetten. Hatta sağlıklarına kavuşan eski bağımlılara orada yeni gelenlerin rehabilatesi için görev veriyorlarmış. İşte bu durumda da, kişinin ailesine olan güveni,bağlılığı çok önemli. Bağımlıların, aile desteği ve hala koruyabildiği mevcut olan iradesi ile bu kabustan kurtulabilmesi mümkün oluyormuş . Bu öyle kötü bir illet ki, tedavi olduktan seneler sonra bile zayıf bir anında, başa çıkmakta zorlandığı bir sorunla karşılaştığında kişiyi, tekrar esir alabiliyor. Psikolog olan kızım, " Otuz yıl kullanmayıp otuz birinci yıl yeniden başlayan vakalar var" dedi. Bu hastalığa tutulmadan önceki evrede de hastalık sürecinde de, anne, baba, eş, kardeş en temel unsurlar kişiler için. Bir kadın... Ubam'a ulaşıncaya kadar eşi için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Kendi düzeni, ruh sağlığı tehlikeye girmesine rağmen mücadeleyi bırakmıyor, sonunda hiçbir ilaç kullanmaya gerek kalmayacak şekilde sağlığına kavuşuyor kocası.
Terör örgütleri ve diğer toplum dışı unsurlar için biçilmiş kaftan uyuşturucu... Alıştır o maddeye, istediğin gibi yönet insancıkları. İnsan tacirleri için bundan daha sağlam zincir var mı...
Analar babalar , dikkat edin çocuklarınıza... Son zamanlarda iştahsız, sinirli, göz altları mor mu çocuğunuzun... Arkadaşları kim... Onları çağırın evinize tanıyın, izleyin hissettirmeden.
Sonra vakit geçtiğinde... Sadece siz değil, millet olarak hepimiz üzüleceğiz...