Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Ağustos '08

 
Kategori
Güncel
 

Borsa, cevriye, cumhuriyet vesaire ...

Borsa, cevriye, cumhuriyet vesaire ...
 

Blog mahallesinden uzunca bir süre ayrı kaldım. Doğrusu gündemin hızlı bir şekilde değiştiği güzide memleketimizde medyadan olabildiğince uzak kalsam bile yaşananlardan habersiz olamıyor insan..

Artık borsanın hatırına Anayasa mahkemesinin verdiği kararı tartışmanın yararı olmadığı kanaatindeyim. Geçen yıl 267 kararını siyasi olarak yorumlayanlar devekuşu gibi başlarını kuma gömüp kalemşörlüğe devam ederken, tutarsızlıklarına demokrasi kazandı tabelası asmaktan geri durmadılar.

Anayasa mahkemesi başkanı “artık bu anayasayı değiştirin” derken hukuk ile ilişkisinin ait olduğu dünya görüşünün değirmenine su taşımaktan ibaret olduğunu gösterdi.

AKP genel merkezinde alkışlarla karşılanman karara denk düşen günlerde Güngören’de yaşanan terör gündemi değiştirdi. ABD elçiliğine yapılan saldırıyı da unutmamak gerekiyor.

Antalya’da çıkan orman yangınında memleketin nefes boruları yok olurken yangın söndürmede yaşanan basiretsizlikler bakanın “keneler yok oldu” açıklaması ile ötelense de asıl ilginç olan Konya’da Kuran kursu öğrencilerinin yaşadığı ölümlerin ardından ailelere şikayetçi olmamaları için yirmi bin YTL verileceği ile ilgili haberlerde ilginçti...

Antalya köylülerine destek amacıyla evi yananlara iki bin, ahırı yananlara bin YTL verileceği de medyada yer aldı, duyuruldu.

Milliyet, Cumhuriyet, Birgün gazetelerinde mevsimlik tarım işçilerinin başına gelenler ayrıntılı olarak işlendi. Ordu valiliğinin tarım işçilerine reva gördüğü muamele yadırgansa bile kamuoyunda yeterince yankı bulamadı. Güneydoğudan gelen yutttaşlara PKK’lı muamelesi yapan zihniyet yeterince deşifre edilemedi.

Söz işçilerden açılmışken biraz ayrıntıya girmekte yarar var. Malum bizlerinde fındık bahçeleri var, işçi çalıştırmak durumundayız. Urfa’lı on yedi yurttaşımızı da biz istihdam ettik. İkisi hariç hepsi bayan ve okul yüzü görmemişler. “Bizim Araplarda kızlar okutulmaz !”diye övünürcesine anlatıyorlar. Yaşadıkları tam anlamıyla sefalet. Çoğunluğu çadırlarda konaklıyorlar.Gerçi bizimkiler elektriği, suyu olan bir evde istihdam edildiler ama aldıkları 23YTL yevmiye göz önüne alınılırsa işin hoş görülecek tarafı yok. Ve bu olumsuzlukta inanın fındık üreticisinin (verdiği oy dışında!) hiçbir günahı da yok. Üç yıl ünce 7 bin YTL’ye giden fındık; gübre, ilaç, işçilik giderleri artmasına karşın 3.5-4 YTL’ye zor alıcı buluyor.

Yurt dışına iç fındık 33YTL’den ihraç edilirken aradaki fark nereye gidiyor varın hesabını siz yapın. İki kilogram fındıktan bir kilogram iç fındık elde ediliyor. Varsayalım tüccar iki klogram fındık için sekiz YTL ödüyor. İşlemek ve ihraç etmek için %yüz kâr koyarsanız 16 YTL’ye denk düşer.Hadi biz yirmi diyelim, ya aradaki fark olan 13 YTL ne oluyor? Ülkede diğer tarım kesimlerinde olduğu gibi üretenlerin yaşadığı sıkıntı fındıkta da aynen sürüyor.

Çark böyle acımasızca işlerken Urfa’dan fındık toplamak için gelen Cevriye cep telefonundan ilahi dinleyerek yufkanın içine sardığı patlıcan, biber kızartmasını katık ederek bürüt 23 YTL’ye çalışıyor. Bu rakamın içinde iş bulan aracının, ulaşım için ödenen paranın payını düşerseniz 15-17 YTL’ye gündelik çalışma devam ediyor. Üstelik mart ayında Adana’dan başlayan bu tarım işçiliği ekim ayına kadar devam ediyor.

Cevriye cep telefonundan ilahi dinliyor.

Ve Cevriye haline şükrediyor…

Cumhurbaşkanı YÖK’ün önerdiği listeden kendi ölçütlerine göre seçimini yaptıktan sonra Monstar adlı, Tamince’nin yatında tatile gidiyor. Haşema ile görüntülenen bayanın 1.Leydi olmadığı açıklanıyor.

Başbakan da aynı zamanlarda tatilde.

Cevriye 23 YTL’ye çalışıp, cep telefonundan ilahi dinliyor gün boyu.

İçlerinden iki tanesi bronşit. Ayaklarında terlikler ile yürüyemeyince çıplak ayaklarıyla çalışıyorlar. Bizim Karadenizde “yazlık” diye tanımlanan plastik ayakkabılar alıyoruz giyemiyorlar ayakları acıyor diye.

Çorum’da Kuran kursuna devam eden öğrenciye din dersi öğretmeni tecavüz ediyor. AA ajansında söz edilen haberde Ensar Vakfından söz edilmiyor ama gizli saklı hiçbir şeyin kalmadığı günümüzde yurttaş doğrusunu öğreniyor.

Monstar akdenizin serin sularında yol alıyor, haşemalı hanımlar günün batışını seyrediyor belki güverteden.

Konya’da kızı Kuran kursunda ölen baba; “Köpük banyosunda ölmediler ya, benim kızım şehit…”diyor.

Tuzla’da denek olarak kullanılan işçilerden üç’ü ölüyor, cinayet diye değerlendiriliyor.

Dokuz şehit haberi düşüyor gündeme.

Ölüm, ölümler…

Petrol boru hattı bombalanıyor. Gürcistan yönetimini eline alan soros destekli Şakaaşvili ABD;AB’ye güvenerek hata ettiğini Rusya’nın tokadını yiyince anlıyor ama nafile. İki bin insan ölüyor.

Ve tek kutuplu dünyanın sonuna gelindiğini dünyaya ilan ediyor Putin;enerji, güç ve paylaşımda ben de varım diye. Kafkaslarda benim borum öter diyor!

Abazyalı televizyona canlı bağlanıyor ;”Üzerimize gelen roketler roketsan yapımı.”

Başbakan “ Bunlar rutin ticari işler…” diyor.

Ve Kremlin ile görüşmek için telefon diplomasisi gerçekleşmeyince soluğu uçakta alıyor, Moskova’nın yolunu tutuyor.

Cevriye cep telefonundan …

Edibe Sözen; her okula ibadethane istiyor, yeni Cevriye’ler yetişsin diye belki, bilemeden. Partisi ayak üstü tek başına bıraksa da, belki başka baharda temcit pilavı gibi sürülür gündeme...

Çok şükür Anayasa Mahkemesi borsayı kurtardı.

Cumhuriyet mi?

O da Cevriye kurtulduğunda, kurtulur birgün!

Ankara 14 Ağustos 2008 Asiyazar, N.Tüfekçi

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara