- Kategori
- Aşk - Evlilik
Boş yalnızlık vagonları...

Yalnızlığımın hüznüne sardım kendimi, içiyorum paket paket...
Yalnızlığımın dumanında boğuluyorum , en sevdiğim tat ...
Bulamadım da kendi tadımda başka bir tat...
Yoruldum da artık aramaktan.
Yaş otuz beş dante gibi ortasındayım ömrün.
Artık iyice alıştım yalnızlığa, bu saatten sonra kendimden
başkasına katlanabilir miyim bilmiyorum...
Göze alamıyorum başka biriyle bir ömür geçirmeyi, korkuyorum sanırım
incinmekten, hayal kırıklıklarından, saygının yitmesinden, sıkılmaktan...
Kimbilir belki kendimim korktuğum...
Hep hayaller kurdum, kurallar koydum tren yolculuklarına
çıkarken, yol arkadaşım olma ihtimali olanlara, tanışma fırsatı
dahi vermedim oysa....
Beğenmedim yolculuk yapacağım arkadaşlarımı .Hep
hayallerimdeki yol arkadaşımı aradım çünkü umarsızca...
Çıkmak için uzun tren yolculuklarına.
Sonra bir baktım ki kaçıyor tren, yalnız kalacağım, kaygılandım, korktum bir
başına kalmaktan vagonda... Artık çok geçti kaçırdım bir kez evlilik trenini...
20’ lerde çok daha kolaydır bu
yolculuklar, bilmeden, tanımadan, keşfetmek, bilinmeze gitmek
trenlerle ....30 lara gelince hiç çıkmamış olsanda
yolculuklara, daha zor binmek trenlere...
Yaş 35’ lerde ve bu satten sonra kimseyle binilmez trenlere...