Bozcaada büyüsü...

Bozcaada da herkes kendi masalını yaşar...

Bozcaada'ya ne zaman gitsem hep doğru bir karar olduğu inancında oluyorum. Yaşamayı hayal ettiğim mükemmel bir ada.

Doğarken denizi şereflendiren, batarken ruhları değiştiren güneşin tutuşturucu kıvılcımı, denizin berraklığı, adanın en leziz nimetleri, görkemli üzümler ve o üzümlerin sihrinden oluşan leziz şaraplar, her bir karesi romantik sokaklar, Ege'nin sofraları, Bozcaadalı Veli Dede Pastanesi' nin mis kokulu bademli, damla sakızlı kurabiyeleri ve daha neler neler...

Bozcaada kalesinin görkemli karşılamasının ardından, feribottan iner inmez arabalardan kurtulduk. Önceki araştırmalarımıza dayanarak tüm övgülere layık, Asude Ada Kafe de kahvaltı yapmaya karar verdik. Doğru bir kararmış.

Asude Hanım'ın o gün telaşı büyüktü. Yemek mekanı yazarları grubu mekana kahvaltıya geleceklerdi. Yemek yazarı değilim ama şunu söyleyebilirim. Annenizin Pazar günü denize bakan evinizin balkonunda hazırlamış olduğu o mis gibi kızarmış ekmek kokulu kahvaltısına bir de sımsıcak gülümseme ekleyin ve hayal edin. Hoşunuza gittiyse Asude Hanım'a gidin derim.

Ada sokaklarında hafif  bir yediklerimizi eritelim gezimizin ardından, Bağban Otel'in büyüleyici atmosferinin karşısında şaşkınlıkla odamıza yerleştik. Bağ evinin büyüsü, yeşili, havası bir çok yıldızla taçlandırılmış otellerden daha bir gösterişli benim için. Ada bir takım konforlara sahip şahane oteller var. Konfor anlayışınıza bağlı elbette. Benim için konfor; huzur bulacağım, sıcak samimi mekanların içerisinde anı biriktirmek. Bağban Otel de bu tarifime uygun bir mekan.

Bir akşam bağ evinin bahçesini yaşamak istedik dolu dolu. Soframız hemen hazırlandı. Faruk Bey'in kendi üretimi şahane Rose şarabımız ile birlikte evin önündeki bağdan taze taze kopartılan üzümlerimiz ve peynir tabağımızla güneşin vedasını izledik. Bağban' ın kendi ürettikleri şaraplarını sunum şekli budur. O kadar keyifliydi ki anı ölümsüzleştirmek istedim.

Otel'in sahibi Faruk Bey, ilk tanıştığımız günden son ana kadar, işletmeci profilinden ziyade, bizi evinde ağırlamaktan keyif olan çok yakın bir dost gibi davrandı.

Sabahları karpuz ile harmanladıkları çilek suyundan oluşan meyve suyumuz eşliğinde mis gibi ev kahvaltısı yaptık. Her gün farklı bir kahvaltı ikram ettiler. Bir dostun evinde misafir gibiydik. Puf böreği, değişik omletler, domates, kabak reçeli ve daha neler neler.

Bir akşamüstü de güneşin batışına kare kare şahit olmak istiyoruz dediğimizde, Faruk Bey bizim için şarabımızı ve peynir tabağımızı, kadehlerimizi biz söylemeden hazırlamıştı bile. Kaptık nevaleleri ve rüzgar güllerinin karşısındaki tepeye konumlandık. Her bir anı başka güzel  ve anlamlıydı. Kadehin içine güneşi sığdırdık.

Ayazma'nın muhteşem berrak sularında iyice serinlediğimiz ilk günün ardından ikinci gün Akvaryum koyuna kaçtık. Görülecek o kadar çok koy var ki keşif bekleyen inanamazsınız.

Akvaryum koyunda bileklerimize kadar suyun içine portatif sandalyelerimiz ve şemsiyemizle konumlanıp gündüzün güzeli Corvus Teneia şarabımızı denizin içinde iyice soğutup, keyifle yudumladıkça dünyanın dışında bir yerdeydik adeta. Bozcaada kesinlikle büyülü bir yer.

Deniz güneş bağ evi ve muhteşem kahvaltılar. Peki ya ada sokakları? Hepsi başka bir hikayesi olacak alanlara sahip.

Eski Rum evleri, şaraphaneler, sanat evleri, hayatımda anneminkilerden sonra yediğim en güzel kurabiyelerin sunulduğu Veli Dede Fırını' nın müthiş Selanik gevrekleri ve bademli damla sakızlı kurabiyelerinin tadına bakmadan adayı yaşadık demeyin derim. Fıstıklı, hindistan cevizli acayip şekli olan bir kusabiye vardı. Şekilciyiz ya biraz yanımdaki dostlar pek istekli değildiler. Ben ısrarla merak ettiğim için azıcık aldım. Paketin içinden bir tane kurabiyeyi zor kurtardım diyebilirim. Ah bu ön yargılar...

Denizin içerisinde kayıp olmak muhteşem bir duygu. Tepemizde kavuran güneşin varlığını çok da umursamadan varoluşa şükranlarımızı bildirdik. İnsan için yaratılabilecek en muhteşem hazine deniz, kum ve güneş. Yandıkça serinlemek diye bir tanım buldum. Dalga geçilecek kadar çelişkili bir cümle olduğunu düşündüler ama aynı fikirde oldukları çok açıktı...

Muhteşem Ege yemeklerinin sunulduğu restoranlardan en mühiminde geceyi taçlandırmak istedik. Asmalı Meyhane, bendeki adı "Renklerin Romantizmi" olan şahane  meze ve leziz yemeklerin sunulduğu dost evindeydik. Dost evi diyorum çünkü işletme sahibi Mesut Sivri, sevgili Fikret Aktuğ ve paşam Emre Sivri'nin sıcak misavirperliği ile çok keyifli bir akşam başlangıcı oldu. 

Menüsü balık ağırlıklı olan restoranda değişik ege mezeleri yer alıyor. Aklazarar, manj, avukma Asmalı'ya özel mezeler. Sirke ve limonda bekletilerek pişirilen orfoz marine mutlaka tadılması gereken bir lezzet. Restoranda sadece deniz balıkları kullanılıyor.  Balığa alternatif olarak T-bone, biftek, pirzola gibi yemekler de bulunuyor. Öğlen menüsünde farklı olarak deniz mahsulleri makarnasını tadabilirsiniz. En önemlisi neyin tadına bakıyorsunuz biliyor musunuz? Huzurun lezzetini tadıyorsunuz.

Şarap tavsiyesi derseniz; elbette bir cevabım var. Özel bir tavsiye üzerine denediğim tatlı şarap severlerin damak tadına hitap edecek Amadeus orman meyveli şarabı meydandaki Vasilaki' den satın alabilirsiniz. Corvus' un şarapları harikadır. Çamlıbağ şarap evinde sayısız şarap tatma şansınız var. Şahane şaraplarının yanı sıra ben Çamlıbağ Şarapevi' nden satın alabileceğiniz şarap likörünü de tavsiye etmek isterim. Kahve ile deneyin lütfen.

Bozcaada'da fırsatınız olursa bir tekne turu yapmanızı tavsiye ederim. Görülmesi gereken, tadına bakılmalı diyeceğim enfes koylar var. Denizin kalitesi tartışılmaz.

Büyüleneceksiniz. Mavi beyaza ve üzüm sihrine bulanıp, bedeninizle yola çıkarken ruhunuzu ada da bırakacaksınız. Bir kere de olsa yaşamaya değer...