Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '06

 
Kategori
Mizah
 

Bu "akıllı sayaç" insanı deli eder

Bu "akıllı sayaç" insanı deli eder
 

Arkadaşlarımın neredeyse tamamı “Akıllı Sayaç” manyağı olmuşlardı. Öve öve bitiremiyor, yere göğe sığdıramıyorlardı:

“Ben, taktırdım, elektrik faturalarım yarıya düştü!”
“Hele ki taktırmışım. Eskiden 10 ödüyorsam, şimdi taş çatlasa 4 ödüyorum!...”

Övgülerin ardı arkası kesilmiyordu! Biri çıkıp, “Bizim Akıllı Sayaç, çocuğun derslerine de yardımcı oluyor… Kim 500 Milyar’ı izlerken soruların hepsini biliyor… Bizim hanımın misafirlerine çay demleyip, pasta yapıyor… Akşam rakı içerken, bana meze hazırlıyor…” filan dese, hiç şaşırmayacağım bir duruma gelmiştim!

“Madem böyle marifetli bu alet, ben niye almayım ki?” diye düşündüm ve ben de eve taktırdım bir tane.

Taktırmaz olaydım!
İnsanın aptalından, aletin akıllısından uzak duracaksınız!
Bu Akıllı Sayaç denen alet, elektriği 3 ayrı tarifede ücretlendiriyor… Akşam 5’den, gece 10’a kadar en pahalı; gece 10’dan sabah 5’e kadar en ucuz; sabah 5’den, akşam 5’e kadar da orta karar… Çilemiz bu tarifelerle başladı!

Önce tüm aile efradı Akıllı Sayaç’ın bu tarifesini ezberledik. N’olur, n’olmaz belki unuturuz diye de, kartonlara yazıp, evin muhtelif yerlerine astık.

Çok zorunlu olmadıkça, elektrikli aletlerin tamamını gece 10’dan sonra kullanıyorduk. Çamaşırlar, bulaşıklar gece 10’dan sonra yıkanıyor; ütü gece 10’dan sonra yapılıyor… Zaten ilk sorun da burada başladı, alt kat ve üst kat komşularımız kapıya dayandılar ve “Gecenin bu saatinde elektrikli süpürge mi kullanılır kardeşim?!..” deyip, beni dövmeye kalktılar. Onları içeri davet edip, Akıllı Sayaç’ın ne ulvî bir alet olduğunu anlatınca vazgeçtiler dövmekten!

Apartman komşularımızla barış çubuğunu yakmıştık ama… Bu uykusuzluk bizi mahvediyordu! Düşünün, hemen her gece sabahlara kadar çalışıp, elektrikli aletlerden azami ölçüde yararlanmaya çabalıyorduk. Ucuz tarife bitene kadar işimiz bitiyordu ama… Biz de bitiyorduk! Sabah uykusuzluktan şiş gözlerle işe gidiyor, akşama kadar masamızın başında uyukluyorduk.

Ama asıl işkence yaz mevsimi geldiğinde başladı. Sıcaklar çökmüştü en insafsız, en acımasız haliyle… Güya bir klimamız vardı… Böyle sıcak günlerde efil efil oturalım diye almıştık. Eee? Aldık da n’oldu sanki? Tam klimayı açıp karşısına oturacağız… Gözümüz saate gidiyor… Olmaz! Saat daha 7… Yani elektriğin en pahalı tarifesi devam ediyor… Ucuz tarifenin başladığı gece 10’u beklemek zorundayız. Zaman bir türlü geçmek bilmiyor! Hele de memleket cayır cayır yanar, ter vücudumuzun her bir noktasından şarıl şarıl akarken zaman sanki duruyor! Saate bakıyorum, 7’yi 10 geçiyor… İki saat sonra tekrar bakıyorum, 7’yi 12 geçiyor!

“Geç be zaman, geç de, saat 10 olsun şu klimayı açıp serinleyelim biraz!..”

Nafile! Sanki her bir dakika bir saat olmuş! Geçmiyor da geçmiyor!

Bu çok ciddi bir sorundu! Çok acil bir çözüm geliştirmemiz gerekiyordu bu soruna. Aile meclisini topladık ve sorunu masaya yatırdık. Sorun, masaya yatar yatmaz kalktı, “Ben bu sıcakta yatamam burada! Klimayı açın da serin serin yatayım bari!” dedi. Yalvar yakar geri yatırdık masaya ve çözüm arayışlarına başladık. Adambaşı beş kat çamaşır, üçü büyük banyo havlusu olmak üzere onyedi adet havlu ve yerdeki halının büyük bir kısmının terden ıslanması ile sonuçlanan uzun bir toplantı sonunda soruna kalıcı bir çözüm geliştirdik.

Artık akşam işten çıkınca doğrudan eve gelmiyorduk. Klimalı, serin büyük alışveriş merkezlerindeydik artık her akşam. Oyalanıyorduk gece 10’a kadar oralarda, sonra eve gelip klimamızı açıyor, efil efil oturuyorduk.

Her şey iyi, güzel ve yolundaydı… Şimdi bir tek sorunumuz kalmıştı: Misafirler!

“Saat 10’dan sonra müsaitiz” diyecek olduk… Olmazdı! 10’dan sonra çamaşır, bulaşık, ütü v.s. dünyanın işi var. O kadar işin arasında bir de misafir kabul edemezdik. “Biz falanca alışveriş merkezindeyiz oraya gelin” diyecek olduk… Kabul etmediler. Dayanamayıp alışveriş yapıyorlarmış, çok masraf oluyormuş.

Misafir sorununu yine bir misafirimiz sayesinde çözdük.

Ayber Bey aradı bir gün, “Müsaitseniz akşam size gelmek istiyoruz” dedi. “Tabi. Gelin buyurun saat 10’dan sonra müsaitiz” dedim... Ayber Bey, “Ohooo! 10’dan sonra Akıllı Sayaç’ın indirimli tarifesi başlıyor zaten. Niye misafirliğe gidelim ki?” demez mi?!.. Bende jeton düştü: “Demek Ayber Beyler de saat 10’a kadar olan zamanı misafirliğe giderek çözüyorlar… Hımmmmm… İyi fikir!”

Oooof, of! Bu Akıllı Sayaç bizi delirtti! Şu düştüğümüz hallere bakın. Aptal sayacımız varken, elektrik faturalarımız biraz daha pahalı geliyordu belki ama… Gece yarılarına kadar alışveriş merkezlerinde, misafirliklerde sefil olmuyorduk. Daha mutluyduk valla!

 
Toplam blog
: 118
: 1658
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

70'li yılların sonlarına doğru (1977 veya 1978... Belki de 1979...) tüm zamanların efsane dergisi..