- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bu akşam

Saf enerji nedir öğrenmeye başlıyorum.
Bu akşam, yarım saat önce çok sevgili Gülgün'le telefonda konuşurken, aniden dedikodu faslına geçiverdik. Bir de baktım, sevgili Can Dündar baba kaybını ne kadar da derinden hissediyordur demeye başladık...
Daha sonra da, kapattık ve mutfağa geçtim. Balkon kapısını araladım.
Yağmur hızlanıyordu az önce, şimdi de şimşekler çakıyor, gökyüzü elektrik mavi çatırdıyor. Ellerim suda ve eskiden çok ta sık olmayan ama son günlerde oldukça sık tekrar eden duygularımı yaşadım.
Huzurdan sözediyorum. İnançtan ve kollektif bilincin ne demek olduğundan. Asla eğitim almadan, duyduklarımla ve kendi kendime deneyimlediklerimce onay verdiğim ve zor da olsa ikna olduğum ama ikna olunca da ne demek bu bilincin ortaklığı diyerek, hissederek, tadarak, mutlaka doğruladığım noktaları anımsayarak... Kendimi dua eder gibi dileklerde bulunurken ve karlar üzerinde gocuğuyla uyuyakalan Mustafa Kemal'imin üstünü örttüğümi hayal ederken buldum. Ellerim akan suyun altında....
Saf enerjiyi tadarak bilmenin tuhaf pırıltısıyla...
Sevgili tanrım dedim, ey sevgili; ne olursun soğuk kar demeden, çamur ve yağmura prim vermeden, karanlığı ışıkla gömen bu adamın istediği olsun: Şu anda, sokakta yaşamak zorunda olan ve yeryüzünün neresinde olursa olsun, hatta evrenin hangi uzağında varsa eğer, tüm savunmasız varlıklar, yazsa sıcak, kışsa soğuk kar ve yağmurlu - tıpkı bu akşam olduğu gibi- ki burası İzmir ama Erzurum, Muş'ta, Zonguldak'ta karlı yokuşlarda, büyük şehir İstanbul'da, gettolarda, varoşlarda ve ışıklı ana caddelerde... sığınacak bir çatısı ve ısınacak ocağı olmayan, yaz gelince de gölge bulamayan her evsizin bir çatısı olsun. Mutlaka, ısınacak battaniyeleri ve ayaklarını koruyacak puf puf çorapları ve papuçları, sırtlarını dayayacak sevgiyle ısıtan insanları ve gelecekleri olsun. Her yer parlasın!!! Aydınlık olsun, güneş sarısı, tül beyazı olsun bu akşam. Kırmızının tadı olsun, mavinin açığı, yeşilin su gibi duru ve orman gibi alaca çakmaklı olanından olsun. Karanlığı yağmurla ıslatalım, toprak emsin cansuyunu bu akşam. Kimse evsiz, sokaksız, yurtsuz vatansız, barışsız olmasın.
Yurtta ve dünya da barışı sevsin insanlar. Emeklerine duacı olduğum adamın ruhu beni duysun. Karlar kar gibi yağsın lapa lapa neşeyle.
Öldüğünde, ertesi gün yağan yağmurla hüzünlendiğim, toprağa o yağmurda verildiği için üşüyeceğini sandığım...çok üzüldüğüm ve yağan her yağmurla o günü hatırladığım sevgili babamın dileklerinde ve düşlerinde olduğu gibi yaşansın. Yaşadığı her olayda gösterdiği büyük dirençle gençken örnek almamı istediği Mustafa Kemal'imin izini, ışığı ve sevgi dolu yüreğiyle buzları eriten adam olarak sürdüren, tüm harika babaların dileği duamın akkoru olsun...
Bu akşam, ne kadar evsiz ve üşüyen çocuk ve kadın varsa sokakta, her kim yuvasız ve sıcaksızsa şu anda, yarın onların günü olsun. Hatta hemen şimdi ışıklar yansın, kapılar açılsın, sıcak evler bulunsun ve birer kap çorba olsun her yerde. Hayır evleri ve veya ramazan çadırları günü geldiğinde canı isteyenin uğrak yerleri olsun!!! Hatta onlar olmasın.
Çünkü herkesin evi, aşı, sıcacık damı olsun.
Onur olsun, ki dirençtir.
İnat olsun, cana can verir dayandırır.
Yumuşama olsun yüreklerde ve ahlak herkese yazgı olsun.
Vicdanlar sussun, akıl her şeye yeter.
Bahar gelsin, ki zerafettir her eve güzel kokular yayar.
Duygular hep olsun, direnç için, krizler için saklasınlar. Bir iki damla gözyaşı arındırır çünkü...
Birgün hatırlamak üzere anı olsun bu akşam belki de, hemen yarın olmasa bile direnecek azim ve inatları olsun.
Güç ve bütünlük akşamı olsun bu akşam. Ülkemde ve tüm dünyada.
Özlem Erkaplan
Bu akşam, yarım saat önce çok sevgili Gülgün'le telefonda konuşurken, aniden dedikodu faslına geçiverdik. Bir de baktım, sevgili Can Dündar baba kaybını ne kadar da derinden hissediyordur demeye başladık...
Daha sonra da, kapattık ve mutfağa geçtim. Balkon kapısını araladım.
Yağmur hızlanıyordu az önce, şimdi de şimşekler çakıyor, gökyüzü elektrik mavi çatırdıyor. Ellerim suda ve eskiden çok ta sık olmayan ama son günlerde oldukça sık tekrar eden duygularımı yaşadım.
Huzurdan sözediyorum. İnançtan ve kollektif bilincin ne demek olduğundan. Asla eğitim almadan, duyduklarımla ve kendi kendime deneyimlediklerimce onay verdiğim ve zor da olsa ikna olduğum ama ikna olunca da ne demek bu bilincin ortaklığı diyerek, hissederek, tadarak, mutlaka doğruladığım noktaları anımsayarak... Kendimi dua eder gibi dileklerde bulunurken ve karlar üzerinde gocuğuyla uyuyakalan Mustafa Kemal'imin üstünü örttüğümi hayal ederken buldum. Ellerim akan suyun altında....
Saf enerjiyi tadarak bilmenin tuhaf pırıltısıyla...
Sevgili tanrım dedim, ey sevgili; ne olursun soğuk kar demeden, çamur ve yağmura prim vermeden, karanlığı ışıkla gömen bu adamın istediği olsun: Şu anda, sokakta yaşamak zorunda olan ve yeryüzünün neresinde olursa olsun, hatta evrenin hangi uzağında varsa eğer, tüm savunmasız varlıklar, yazsa sıcak, kışsa soğuk kar ve yağmurlu - tıpkı bu akşam olduğu gibi- ki burası İzmir ama Erzurum, Muş'ta, Zonguldak'ta karlı yokuşlarda, büyük şehir İstanbul'da, gettolarda, varoşlarda ve ışıklı ana caddelerde... sığınacak bir çatısı ve ısınacak ocağı olmayan, yaz gelince de gölge bulamayan her evsizin bir çatısı olsun. Mutlaka, ısınacak battaniyeleri ve ayaklarını koruyacak puf puf çorapları ve papuçları, sırtlarını dayayacak sevgiyle ısıtan insanları ve gelecekleri olsun. Her yer parlasın!!! Aydınlık olsun, güneş sarısı, tül beyazı olsun bu akşam. Kırmızının tadı olsun, mavinin açığı, yeşilin su gibi duru ve orman gibi alaca çakmaklı olanından olsun. Karanlığı yağmurla ıslatalım, toprak emsin cansuyunu bu akşam. Kimse evsiz, sokaksız, yurtsuz vatansız, barışsız olmasın.
Yurtta ve dünya da barışı sevsin insanlar. Emeklerine duacı olduğum adamın ruhu beni duysun. Karlar kar gibi yağsın lapa lapa neşeyle.
Öldüğünde, ertesi gün yağan yağmurla hüzünlendiğim, toprağa o yağmurda verildiği için üşüyeceğini sandığım...çok üzüldüğüm ve yağan her yağmurla o günü hatırladığım sevgili babamın dileklerinde ve düşlerinde olduğu gibi yaşansın. Yaşadığı her olayda gösterdiği büyük dirençle gençken örnek almamı istediği Mustafa Kemal'imin izini, ışığı ve sevgi dolu yüreğiyle buzları eriten adam olarak sürdüren, tüm harika babaların dileği duamın akkoru olsun...
Bu akşam, ne kadar evsiz ve üşüyen çocuk ve kadın varsa sokakta, her kim yuvasız ve sıcaksızsa şu anda, yarın onların günü olsun. Hatta hemen şimdi ışıklar yansın, kapılar açılsın, sıcak evler bulunsun ve birer kap çorba olsun her yerde. Hayır evleri ve veya ramazan çadırları günü geldiğinde canı isteyenin uğrak yerleri olsun!!! Hatta onlar olmasın.
Çünkü herkesin evi, aşı, sıcacık damı olsun.
Onur olsun, ki dirençtir.
İnat olsun, cana can verir dayandırır.
Yumuşama olsun yüreklerde ve ahlak herkese yazgı olsun.
Vicdanlar sussun, akıl her şeye yeter.
Bahar gelsin, ki zerafettir her eve güzel kokular yayar.
Duygular hep olsun, direnç için, krizler için saklasınlar. Bir iki damla gözyaşı arındırır çünkü...
Birgün hatırlamak üzere anı olsun bu akşam belki de, hemen yarın olmasa bile direnecek azim ve inatları olsun.
Güç ve bütünlük akşamı olsun bu akşam. Ülkemde ve tüm dünyada.
Özlem Erkaplan