Bu da mı montaj?

Ülkemiz uzun bir aradan sonra Güneydoğu'da bir şehit verdi...

Jandarma Uzman Çavuş Musa Somay, Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı, Ortasu Köyü yakınlarında PKK tarafından döşenen, uzaktan kumandalı patlayıcı tuzakla şehit edildi. Mekânı cennet olsun, Allah rahmet eylesin.

Bu olayda belki de bir çoğumuzun gözünden kaçan çok önemli bir ayrıntıya dikkatinize çekmek istiyorum:

TSK, kendisine ateş edip bir vatan evladını şehit eden terörist grubunu takip edemedi. Çünkü yetkisi elinden alınmıştı.

"Sınırın Türkiye tarafında gerçekleşen patlamanın ardından, bölgedeki jandarma timine, sınırın diğer tarafından ateş de açılır. Timin ateşle karşılık vermesi sonucu, yarım saat kadar çatışma yaşanır. Ardından sınırın diğer tarafındaki PKK unsurları, iç bölgelere doğru kaçarlar."

Ancak PKK unsurları, çatışma sonrasında sınır diğer tarafında iç bölgelere kaçarken, jandarma timi teröristleri takip edemez.

Bunun nedeni ise, TSK'nın terörle mücadele çerçevesinde yıllardır kullanmakta olduğu, sınır ötesi 'sıcak takip' yetkisinin Nisan 2013'te Bakanlar Kurulu kararıyla iptal edilmesidir.

Türk askerinin sıcak takip için Türkiye sınırlarının ötesine geçmesi için öncelikle TBMM'den izin alınması gerekiyor. Bu konudaki izin tezkereleri, her yıl hükümet tarafından TBMM'ye Ekim ayında gönderilip, birer yıllık sürelerle uzatılıyor. 6 Ekim 2012'de de TBMM, hükümete Irak'a sınır ötesi sıcak takip iznine ilişkin yetki verdi. Hükümet de, TBMM'den aldığı bu izin çerçevesinde TSK'yı, gerektiğinde Irak'a sınır ötesi operasyon yapmak için yetkilendirdi. 

Ancak Nisan 2013'de Bakanlar Kurulu sessiz sedasız bir kararla, TSK'nın Irak'a sınır ötesi operasyon yetkisini iptal etti.

Bakanlar Kurulu, TSK'ya sadece "istihbarat amaçlı hava keşif harekatı yapma" yetkisi verdi. Bunun anlamı şu; TSK unsurları Irak sınırının ötesine ancak uçaklar ya da insansız hava araçlarıyla, havadan istihbarat elde etme amacıyla geçebiliyorlar. TSK'nın Irak sınırını karadan ise herhangi bir nedenle geçiş yetkisi bulunmuyor. TSK'ya verilen yetkinin iptaline rağmen, hükümet Ekim ayında süresi dolan Irak'a sınır ötesi harekat izin tezkeresini bir kez daha TBMM'ye gönderdi. 10 Ekim 2013'te TBMM, yine bir yıllık süre için hükümete Irak'a sınır ötesi operasyon izni verdi. Ancak hükümet, bu yetkiyi TSK'ya yönlendirmedi.

Yani durum şu; Türk askerinin gerektiğinde Irak'a sınır ötesi operasyon yapması için Meclis tarafından verilen izin, hükümette bulunuyor. Ancak hükümet, bu yetkinin kullanılması için TSK'ya yetki vermiş değil.

Ordumuzun şanlı askerlerini zindanlara atıp, geri kalanların da elinden 'kendini savunma'  hakkını paraleller mi aldı acaba?

Yoksa bu da mı montaj?

Teröristler için bir şey demeyeceğim, sadece çok bilinen bir hikayeyi yeniden anımsatmak istiyorum:

AKREP İLE KURBAĞA
Akrep nehrin kenarında durmuş karşı kıyıya bakmaktadır.
Geçmek istemekte ama suyu geçmek için yaratılmamıştır, korkar.
Birden nehrin kıyısında dinlenmekte olan kurbağayı görür. Kurbağaya seslenir:

"Kurbağa kardeş, seninle bundan sonra dost olalım, 
dostluğumuz hatırına beni karşı kıyıya geçirir misin?"

Kurbağa kendinden emin bir şekilde:
"Yapamam der, uzak durmalıyım senden. 
Sen bir akrepsin ve zalim bir iğnen var, çekinirim senden."

Akrep, kurbağanın endişesini anlar, ama vazgeçmemiştir:

"Bak kurbağa kardeş; şimdi sen beni sırtına alıp karşıya geçirirken 
seni sokabilir miyim hiç?

Bunu ancak bir aptal yapar. 
Ben yüzme bilmem ki, seni sokarsam ben de boğulur ölürüm."

Mantıklı gelmiştir kurbağaya. 
Beraberce karşı kıyıya geçmek varken, neden soksun ki?

Kabul eder. 

Akrep yaklaşır ve kurbağanın sırtına biner. 
Suyu geçmeye başlamışlardır yavaş yavaş.
Derken, tam da suyun ortasında, kurbağa sırtında bir yanma hisseder.

Akrep sokmuştur.  

Acı içerisinde başını çevirir:
"Neden? Neden yaptın bunu, bak şimdi sen de boğulup öleceksin..."

Akrep üzgün ve pişman bir şekilde şöyle der:
"Elimde değil,
BENİM TABİATIM BU!..."

İZMİR, 11 Mart 2014