Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '15

 
Kategori
Spor
 

Bu galibiyet gerçek mi ve ne kadar önemli?

Letonya karşısın da %30’a %70’lik topla oynama üstünlüğümüz oluşurken, 11’e 4 isabetli şut ve başarılı pasta da 550’ye 180 gibi çok yüksek bir istatistik oluşturup, 1-1 berabere kaldık.

Hollanda maçındaki istatistiklerimiz; %68’e karşı %32 topla oynama, isabetli şutlar 4/4, başarılı pas 180/450 Hollanda üstünlüğü.

Sonuç 3-0!

Bu sayısal verileri ortaya koyup hangisinin doğru sonuç olduğunun cevabını aramıyoruz, yanlış anlaşılmasın.

Fatih Terim önceki gün maçla ilgili yaptığı basın toplantısında “turnuvalara katılmak için göreve gelmedim; turnuvaya gidip, gidememek ülkenin futbolda konuşacağı en son konu. Futbolu doğruya, ideal tarafa çekmek için buradayım” mesajını Letonya karşılaşması sonrasında yaptığımız “neredeyse 10 senedir bu takımın başında ve hala hakemleri konuşuyor”(*) yorumuna karşı veriyordu sanki.

Ne demek istediğini çok iyi anlıyoruz da bunun karşılığını ne futbolumuzla ilgili yapılan planlamalarda ne liglerimizde ne de milli takımımızda görüyoruz.

Dört gün arayla yapılan iki karşılaşmanın istatistiği de bize bu istikrarsızlığı, devamlılık sorununu net olarak ortaya koyuyor.

Kuşkusuz Fatih Terim’in sahaya sürdüğü on birler, oynatmak istediği futbolun, taktik ve oyun anlayışımız da öyle…

Nasıl oynayacağımız konusunda karşılaşma öncesinde kimsenin bir fikri yoktu. En büyük beklentimiz Hollanda’nın içinde bulunduğu krizde düğümleniyordu ve tüm yorumcular Hollanda’nın analizlerini net bir şekilde ortaya koyacak kadar tanıyorlardı.

Ya kendi Milli Takımımız?

Düşünsenize futbolumuzu kulüpler düzeyinde Avrupa’da bir yerlere getirmek için transfer edilen Sneijder ve Van Persie Hollanda’da artık tartışılan bir jenerasyonun temsilcileri konumuna geldiler.

Biz çok iyi biliyoruz ki Hollanda sadece Ajax, PSV ve Feyenord’un alt yapı kaynaklarıyla bile bu Avrupa Şampiyonası’nı kaçırsa bile bir sonraki Dünya Kupası’na yenilenmiş kadrosu ve oyun anlayışıyla yine hazır olacaktır.

Ve o beğenilmeyen Hollanda dün akşam bile özellikle ikinci yarıda futbol adına bizden çok daha iyi şeyler ortaya koymayı başarmıştır.

İstatistik veriler de ortadadır. Evet, bu sayıların sporda ne kadar önemi olduğunu sıklıkla tartışıyoruz; ancak nedense hep iyi oynayarak kaybettiğimiz karşılaşmalarda bu veriler daha fazla konuşuluyor, tersinde önemli olan kazanmak oluyor.

Burada yanlış olan bir şey yok, futbol bir sonuç oyunudur. Ancak günlük başarılarla geçiştirilemeyecek kadar da içinde istikrar, devamlılık sağlanmalıdır.

Fatih Terim bize milli takıma ne oynatmak istediğini anlatabilmiş olsa, reel olarak bunu sahada görebilsek, dahası o çok önem verdiği “çok daha büyük sorunları çözme yolunda”devrim niteliğindeki çalışmalarını görebilsek o zaman ne Letonya beraberliğine üzülür ne de Hollanda galibiyetini olduğundan fazla büyütürüz.

Ancak her şey lafta kalınca ve gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallerle beslenen bir algı ile süreç geçiştirilmeye, tüm ülke oyalanmaya devam edince hangi beraberliğe, yenilgiye üzülüp, hangi galibiyete sevineceğimizi karıştırır hale geliyoruz.

Sahada ter döken futbolcularımızın başarısını ve emeğini asla görmezden gelecek değiliz.

Dün akşam sahada mücadele eden tüm futbolcu kardeşlerimiz görevlerini tam bir konsantrasyon ve motivasyon ile yerine getirdiler.

Zaten olayın tüm özeti de bu işte!

Yine bir kriz ortamı, çok büyük bir mağduriyet ve bununla beslenen kocaman bir egonun yarattığı illüzyonun motivasyon haline dönüştürülmesi.

Bu gerçek değil.

Fatih Terim’in kendisi de zaten bunu ifade ediyor; birkaç galibiyet ve turnuvadan önemli şeyler var’

mış; yani bu galibiyeti abartmaya gerek yok!

Bu yazının yazıldığı dakikalarda Türkiye-İspanya basketbol karşılaşmasında 34 sayılık bir far vardı ve İspanya yüz sayı barajını aşmıştı.

Basketbolumuz, futbolla karşılaştırılmayacak kadar çok daha sağlam bir yapının üzerine inşa edilmiş olmasına karşın ne zaman ne yapacağı belli olmayan istikrarsızlık sorununu burada yaşıyoruz.

Avrupa’nın üst düzey takımlarının hiçbirinde böylesi iniş çıkışlar ve bu kadar açık farklar oluşmuyor.

Dün sabaha uyandığımızda artık Onur Belge’nin aramızda olmadığı haberini aldık. Bu ne zamansız ayrılıştır, ne kadar erken bir kayıptır.

Gün içinde peşinden şehit haberleri geldi.

Dayanmak, sabır göstermek gerçekten çok zor.

Hepimizin başı sağ olsun.

(*)http://www.milliyet.com.tr/uzay-gokerman-yaziklar-oluyor--2112339-skorer-yazar-yazisi/

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..