Bu günkü editörümün tarzını çok sevdim!

Bu günkü Editörün tarzını çok sevdim! 

Sevgili Milliyet Blog editörleri! 

Nasılsınız? İyi misiniz? Beni soracak olursanız, eh işte! Ben de iyi sayılırım. 

Bu gün size bir meramımı anlatayım istedim. 

Zamansızlıktan benim için yazı yazmaya en uygun gün: Pazar... 

Lakin, kör talihin cilvesine bakın ki, pazar günleri, herkes gibi Milliyet Editoryası da tatilde heralde!... 

Sabah bir yazı yazıp gönderiyorum. Öğle oluyor; yazım ortada yok. İkindi... Yok yine bir haber... Akşam oldu akşam; ey sevgili editoryam! Ama yazımdan ne bir tık ne tıknaz bir nefes var. 

Yatsı da kılındı işte! İyisi mi sen yazına veda et Gülen Adam. Çünkü ya blogta kalan son nöbetçi editör de kırdı kirişi!... Ya da saat geç oldu diye, aldı onu da tatlı, mayhoş bir uyku telaşı! Sen yazım çıksın diye beklerken, kan ter içinde; editörünse tatlı bir şekerleme yapmakta... Yarı uyur, yarı uyanık vaziyette... 

" Hay klavyesi batasıca blogger! Kes şu yazıp durmayı da... İzin ver de evime gideyim artık!." telaşında! 

Ama bu günkü editörüm kimse, hanginizseniz, tarzınıza bayıldığımı itiraf etmeliyim! Çünkü: 

Yazıyı yazıp gönderiyorum. Hooop! Yazım yayında... Yorum geliyor yazıma. Yorum da, cevabım da anında yayında. 

Eğer bu günkü nöbetçi editör, özel hayranım değil de, sadece görevini yapmak derdindeyse , iş ahlakına da, görev bilincine de şapka çıkarırım. 

Eline, yüreğine, emeğine sağlık sevgili bu günkü editörüm. Çünkü sayende keyiften mest oldum. Bu yazdıklarımla da hakkını sana teslim ettim. Gerçekten övgüye değer yaklaşımın için de sana ve sorumluluk bilincine en içteninden bir Gülen Adam selamı yolluyorum. 

" Aleyküm selam! "dediğini de duydum. Hiç merak etme. Sen böyle çalışmaya devam et. Çünkü bu, fazlasıyla yeter de artar hepimize.