Bu hastalığa dikkat!

Almanya da yaşayan yeğenimle eşi ve 4 yaşındaki kızı yaz aylarında bize uğramışlardı. Babası Türk, annesi Alman olan küçük kızın hem Almanca’yı hem de Türkçe’yi birlikte öğrenmesi ve  “İstemiyorum” kelimesini “İstiyorum nicht” şeklinde kullanması da kendisine ayrı bir sevimlilik veriyordu. Almanya’ya döndüklerinden yaklaşık bir ay sonra küçük kızın 33 yaşındaki annesinin yoğun bakımda olduğu haberini aldık. Önce gribal enfeksiyon şeklinde başlayan hastalık, birkaç günde geçer düşüncesiyle ihmal edilmiş, ancak yüksek ateş düşmeyip, nefes darlığı da başlayınca genç kadın  acilen hastaneye götürülüp yoğun bakıma alınmıştı. O dönemde konuştuğumuz birkaç gün içerisinde hastalık teşhis edilememiş ve yüksek ateş düşürülememişti. Doktorlar ilk yapılan tahlillerde bir şey bulamamışlar, ancak günler sonra bir Doğu Alman doktorun teşhisiyle “Sepsis” teşhisi konulmuştu.  Bunun Türkçe anlamını kan zehirlenmesi diye tarif edebiliriz. Ülkemizde bu hastalık “Nejat İşler hastalığı” olarak bilinmektedir.

Hastalığın belirtileri, 'yüksek ateş, çarpıntı, nefes darlığı gibi giderek artan şikayetlerle başlayıp, çoklu organ yetmezliğine kadar uzanan  bir dönemi kapsamaktadır. 

Hastalığın geç teşhis edilmesi nedeniyle, organlar teker teker iflas etmeye başlamış, önce böbrekler, sonra karaciğer, akciğer, kulaklar, gözler görevini yapmamaya başlamıştı. En sonunda genç kadın yaşam ünitesine bağlı vaziyette uyutuluyordu.  Böbrekler ise diyaliz makinesine  bağlıydı. Her gün telefonda görüştüğümüz kişiler, beş organdan fazlasının görevini yapamaz hale geldiğinde ölümün kaçınılmaz olduğunu söylüyorlardı. Vücuttaki organlar açılıp, dezenfekte ediliyor ve virüsün sebep olduğu kan zehirlenmesinin önüne geçilmeye çalışıyordu. Hastalık ilerledikçe parmak uçları morarmaya,  ve vücutta kırmızı lekeler oluşmaya başlıyordu.

Yoğun antibiyotik tedavisi sonunda, hastanın genç ve bünyesinin sağlam olması nedeniyle uygulanan ilaçlar etkisini göstermeye başlamış, önce akciğer sonra karaciğer ve en sonunda da böbrekler normale dönmeye başlamıştı. Sonunda hastamız bir ay kaldığı yoğun bakımdan çıkmış, sadece kulaklarda hafif duyma bozukluğu ile gözde hafif bulanıklık dışında bir şeyi kalmamıştı. Doktorlar, bunların da zamanla düzeleceğini söylemektelerdi.

Geçen gün yaptığımız telefon görüşmesinde ise hastamızın taburcu edildiğini ve evde istirahate alındığını öğrenince çok rahatladık.

Doktorlar, günümüzde bağırsak kanserinden AIDS'e kadar birçok hastalığa bağlı ölümlerin toplamından daha fazla insan sepsis sebebi ile ölmekte olduğunu söylemekte,  50 günde ortalama bin kişinin hayatını kaybettiği ağır bir enfeksiyon olan sepsis toplumda kazanılabileceği gibi, hastanede kazanılmış enfeksiyonlar da sepsise neden olabileceğini belirtmektedirler.

Sonuç olarak yeğenimin eşini Allah küçük çocuğuna bağışladı. 

Son olarak insanların uzun süre iyileşmeyen yüksek ateş, nefes darlığı gibi belirtilerde, hemen bir sağlık kuruluşlarına gitmeleri, ve böyle kötü bir hastalığa maruz kaldıklarında erken teşhisin önemini kavramaları gerekmektedir.

Allah kimseye çaresiz dert vermesin.