Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Bu kaçıncı "koruma" terörü?

Bu kaçıncı "koruma" terörü?
 

"Koruma" terörü kurbanları


Koltuk değneği ile yürüyen Muhammet Emin Turaç’ın, 2007 yılında geçirdiği bir kaza sonucunda; kalça kemiğinin kırıldığı, bacağına platin ve protez kalça takıldığı, bu arada 3 kez ameliyat olduğu, hastalığı döneminde çalışamadığı için ev kirasını ödeyememesi sebebiyle, eşi Hatice ve 6 yaşında ki kızıyla birlikte evden atıldığı, bir ay boyunca sokaklarda kaldıkları, komşularının yardımıyla yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları öğrenilmiştir.

Başbakan’ın 7 Mart’ta Adana’da miting yapacağını öğrenerek, durumunu Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a iletmek için miting alanına gittiğini söyleyen Muhammet Emin Turaç, “Miting alanına 5-6 saat önce gitmiştim. En ön sıralar-
da yer aldım. Kalçamım kırık olduğuna dair film ve raporlarımı korumasına verdim. Pek ilgilenmedi. "Başbakan’ım” diye bağırdığımda, koruması gelip, ”Bağırma lan, kemiğini kırarım, suratını dağıtırım” diye bağırdı, küfretti.Tepki gösterince sol omzumdan tutup, demire yapıştırdı, tekme salladı, dövdü. Omuzumda 5 cm.lik darp izi oluştu, kalçam çıktı. Çok zoruma gitti, moralim bozuldu. Olayı görenler oldu. Ağlayarak miting alanını terk ettim. Yaya giderken yolda düşmüşüm. Vatandaşlar ambulans çağırdılar. Beni Adana Numune Hastanesi’ne götürdüler. Adli Tıp Kurumu’ndan rapor aldım. Hastaneye gittiğim saat kayıtlıdır. Beni döven koruma polisinden şikayetçiyim” dedi.

Basında “koruma” terörü ile ilgili o kadar çok haber çıkmaktadır ki; ne yazık ki bu haberler “hava durumu” yorumları gibi izlenmeye başlanmıştır... Basına yönelik saldırılara karşı Gazeteciler cemiyeti'nden yapılan "kınama"lar dışında, sivil toplum örgütlerinden de ciddi tepkiler geldiği görülmemektedir...

Ülkemizde yaşanmakta olan bu “koruma “ terörü, çoktan kronik bir sorun haline gelmiş olup, ülkemizi demokratik hak ve özgürlükler açısından "İNSAN HAKLARI İHLALLERİ " yapılan ülkeler seviyesine indirmiş bulunmaktadır...
İktidarın arada bir ısıtıp, sözde gireceğimizi söylediği AB ülkelerinde böyle görüntüleri görmemiz mümkün değildir!

Sözünü ettiğimiz AB ülkelerinden birinde, İngiltere’de geçenlerde bir vatandaş, bir bakana “boyalı su” attı ve hiçbir müdahaleye uğramadan, hiçbir şey olmamış gibi olay yerinden ayrıldı… Bu protestonun ülkemizde yapıldığında neler olabileceğini, gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?

Adana'da yaşan olayda dövülen, hakarete uğrayan ve darp edilen vatandaşımız üstelik koltuk değneği ile yürüyebilen bir vatandaşımızdır!..

Özgürlük ve demokrasi sözcüğünü dillerinden düşürmeyen bazı siyaset ya da devlet adamlarımız, gözlerinin önünde yaşanan olaylara dahi müdahale etmediği gibi, bazı devlet adamlarımız parmağı ile işaret ederek, ”alın bunu" demek suretiyle, vatandaşları hedef bile göstermektedir.

Başbakan’ın hitap ettiği miting alanlarında halktan gelen “muhalif” seslere gösterdiği hoşgörüsüzlük, sonunda korumaların da halka daha saldırgan davranmasına yol açmaktadır. Bu durum sadece Başbakan’da değil, diğer bakan yada milletvekillerinin davranışlarında da sıkça görülmeye başlanmıştır.

Muhalif sözleri söyleyenlerin, çocuk, öğrenci, yaşlı, kadın ya da engelli olması, onların davranışlarını yumuşatmamaktadır…Hatta bazı vatandaşlarımız, Başbakan’ın gelişinden önce gözaltına alınarak, -hiçbir haklılık gerekçesi olmaksızın- temel hak ve özgürlüklere aykırı olarak karakollarda tutulabilmektedir…

TV’lerde bazı kanalların-yandaş ya da iktidardan çekinenler haricinde- haber programlarında, zaman zaman ağzı kapatılan, itilen, boğazı sıkılan vatandaşları büyük bir dehşet ve ibretle izliyoruz…

Bu olaylar, diktatörlükle yönetilen bir ülkede değil; demokratik bir hukuk devleti olduğu ve anayasasında herkesin kanunlar önünde eşit olup, ifade özgürlüğünün de temel bir hak olduğu söylenen ülkemizde yaşanıyor…

Sonuç olarak, korumaların vatandaşlara karşı uyguladığı bu “terör”den korumalardan daha çok siyasiler sorumludurlar... Çünkü, hiçbir koruma arkasında bir “koruma zırhı” olmadıkça; vatandaşlara karşı bu denli kaba ve gaddarca davranamaz, aşırı güç kullanamaz!..

Halkımızın bu “koruma” teröründen ve bu çağdışı uygulamalardan kurtulabilmesi için; başta Başbakan olmak üzere devlet adamlarının, siyasilerin bu hukuk dışı davranışlara seyirci kalmayıp, müdahale etmeleri ve emniyet güçlerinin de, gerekli işlemleri tarafsızlık içinde yaparak, konuyu hızla yargıya yönlendirmeleri gerekmektedir…

Aksi halde, hiç kimse bu ülkede “ifade özgürlüğü” olduğunu, bu ülkenin demokratik bir hukuk devleti olduğunu iddia edemez!..

 
Toplam blog
: 52
: 1892
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Okumayı seviyorum ve okumanın, insanın içindeki havuza taze suların katılmasını sağladığına inanı..