Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '12

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Bu kadar da uyanık olmayın be kardeşim!

Bu kadar da uyanık olmayın be kardeşim!
 

Aldığınız ilaçları mutlaka reçetenizle karşılaştırın...


Hepimizin öyle ya da böyle bir şekilde eczanelere ya da medikal ürün satan yerlere işi düşüyordur. İnsanoğlu hastalanan bir varlık haliyle doktora da gidiyor eczaneye de gidiyor. Ama anlatacağım olay biraz farklı...

Geçtiğimiz güne kadar eczanelerde ya da medikal ürün satan yerlerde olan ufak tefek aksilikleri "hata" olarak algılıyor; açıkcası pek de art niyet aramıyordum. Ama kız kardeşimin başına gelenlerden sonra fikrim artık değişti.

Efendim herşey kız kardeşimin dizinde meydana gelen rahatsızlıktan ötürü doktora gitmesiyle başladı. MR sonucunda zorlanmaya bağlı olarak çapraz bağlarında dejenerasyon meydana gelmiş ve bağları çok zayıflamış. (Fitness ve Pilates'e gitmişti ki o da ayrı bir yazı olacak.) Doktor iki muayene sonucunda ameliyata gerek olmadığını ama kardeşimin dizlik takması gerektiğini söyleyerek ilaçlarla birlikte bir de dizlik yazdı.

Buraya kadar herşey olağan görünüyordu. Kardeşim haliyle çok üzgündü ve ciddi olarak dizi sıkıntı veriyordu. Ama sıkıntılar yeni başlıyormuş.

Önce reçetesinde yazılı olan ilaçlarını aldık. Eve geldiğimizde ilaçlardan birinin doktorunun vermiş olduğu ilaç olmadığını farkettik. Kardeşim de haliyle o ilacı kullanmadı. Önce eczacının hata yapmış olabileceğine inanarak üzerinde fazla düşünmedik. 

Ertesi gün dizlik almak üzere kardeşim annemle beraber doktorun yönlendirdiği bir medikal firmaya gittiler. Dizliği alıp eve döndüklerinde ise şaşırtan bir duruma şahit olduk. Alınan dizlik doktorun yazdığı dizlik değildi. Üstelik alınan dizliğin fiyatı 100 lira iken asıl alınması gereken dizliği fiyatı olan 230 lira üzerinden de fatura düzenlenmişti. Yani 100 liralık dizliği bize 230 liraya satmışlardı. Biz yine iyi niyetimizle bunun da bir hata olabileceği kanaatine vardık. Ama bakın iyi niyet nasıl yok oluyor?

Kardeşim ertesi günün sabahında dizliği değiştirmek üzere bu kez babamla aynı şirketin yolunu tuttu. Durumu izah edince satıcı hanfendiden aynen şöyle bir cümle duymuş; " Daha önce bu konuda hiç şikayet almadık." yani ablamız diyor ki biz bunu daha öncede yaptık ama kimse sizin gibi gelip şikayet etmedi. Kardeşim de iyice sinirlenmiş..." ne yani demiş, doktorun yazdığını yok sayıp kendi kafanıza göre mi ürün satıyorsunuz. O zaman neden doktora gidiyoruz ki size gelelim siz verin."

Olay sonradan açıklığa kavuştu. Hanfendinin elinde bizim istediğimiz dizlik yokmuş. Üstelik XS beden de bulunmamaktaymış. "Müşteriyi kaçırmamak için benzer ama aynı işlevi görmeyen bir dizliği müşteriye bilgi vermeden satmışlar." ( bu sözü unutmayın.)

Neticesinde aynı günün akşamında her nasıl olduysa bizim istediğimiz dizlik istediğimiz bedenle getirildi.

İlaç konusuna geri dönelim.

Kardeşim dizlikle birlikte bir sonraki gün doktorunun yanına gidiyor, durumu anlatıyor. Doktor firma sahibi arayıp fırçalıyor. Hastaneden çıkınca bu sefer de ilacı değiştirmek için eczanenin yolunu tutuyor kardeşim. Orda da durumu belirtip ilacı değiştirmek istiyor. Eczacının lafı da az önceki satıcı bayanınki ile aynı; "Sizin ilacınız o anda elimizde yoktu bizde size daha iyisini verdik." Kardeşim sormuş; "peki niye bana söylemiyorsunuz ? Kaldı ki doktor o ilacın bana uygun olmadığını söyledi." Neyseki ilacı değiştirmişler. Tuhaf ama gerçek...

Şimdi soruyorum. Siz tüm bunlarda bir art niyet arar mısınız; aramaz mısınız ? Birisi 100 liralık malı 230 liraya hem de sizin işinize yaramadığı halde satmaya çalışıyor. Bir diğeri de sizi  kaçırmamak için istediğiniz ilaç yerine, kafasına göre daha iyi olduğunu düşündüğü ama doktorun hiç tavsiye etmediği ilacı satıyor.

Diyebilirsiniz ki; "Kardeşim sen de dikkat etseydin. Kontrol etseydin aldıklarına.." haklısınız. Bunu diyebileceğinizi düşündüğüm için yazının sonunu bir hikaye ile getirmek istiyorum.

Adamın birinin evi soyulmuş. Polisi çağırmışlar. Adam üzgün, bütün birikimi çalınmış beklerken polis incelemesini bitirmiş. Adamın karşısına gelmiş. "Kapınızdaki kilit yetersizmiş, çabuk açılmış, evinizdeki birikimlerini daha iyi yere saklamanız  ya da bankaya koymuş olmanız gerekirdi. Üstelik alarmınız da yokmuş. Madem evde yoktunuz . ışıkları açık bıraksaydınız ." diye bir sürü laf etmiş. Adam zaten sıkıntılı daralmış, dayanamamış basmış lafı : "İyi de memur bey, hırsızın hiç mi suçu yok."

Saygılarımla

 

 

 

 
Toplam blog
: 106
: 1591
Kayıt tarihi
: 11.07.11
 
 

Metin ve haber yazarı ..