Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Nisan '20

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Bu Kadar Uzağa Götürmemiştim

Vaktiyle dünyanın bir yerinde torunları, oğlu ve geliniyle beraber yaşayan yaşlı bir adam varmış. Adamcağız hiç kimseye yük olmaz, aksine evde, tarlada, bağda, bahçede çalışır, gelinine ve oğluna destek olurmuş. Gel zaman git zaman yıllar su gibi akmış. Torunlar büyümüş, her biri kendi yoluna gitmiş. Adamcağız da iyice yaşlanmış. Aklı başı yerindeyse de bedensel olarak güçten düşmüş. Artık eskisi kadar yardımcı olamıyormuş ailesine.

Gelini bu durumdan hoşnutsuz, durmaksızın söylenir olmuş kocasına. “Yeter artık ! Canıma tak etti. Bütün gün evde, tarlada, bağ bahçede çalışmak yetmezmiş gibi bir de bu ihtiyar. Yoruldum artık. Tez bir çare bul yoksa…”

“Peki ama,” demiş kocası. “İhtiyar diye söz ettiğin adam, benim babam. Bunca yıl yanımızdaydı. Nereye bırakırım?”

Kadın nuh diyor da peygamber demiyormuş. “Ben bilmem,” diye resti çekmiş sonunda. “Nereye istersen oraya götür.”

İhtiyarın oğlu kendisini iki arada bir derede hissediyormuş. Bir yandan babasını çok seviyor, ona kıyamıyor, bir yandan da karısına hak veriyormuş. İhtiyar da durumun farkındaymış. Fakat sesini çıkarmadan izliyormuş olanları. Evin içinde ne tat kalmış ne de tuz.

Günlerden bir gün bir şafak vakti oğul, karısının ısrarlarına daha fazla karşı koyamayıp evin mahzenine inmiş. O sırada evde herkes uyuyormuş. Alelacele bulduğu bir çuvalı kaptığı gibi babasının odasına dalmış. İhtiyar adam bekliyormuş oğlunu. Yine de uyuyor numarası yapmış. Oğul babasını kucakladığı gibi çuvala koymuş. Babasının nefes alabilmesi için bir iki küçük delik açmış. Ardından çuvalın ağzını bağlayıp vurmuş sırtına. Niyeti, evden epeyce uzakta bulunan ormanın derinliklerine terk etmekmiş adamcağızı.

Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş.  Böylece ormanda epeyce yol almış.  Yorgunluktan adım atacak hali kalmamış.  Tam çuvalı yere bırakacakken birden  içerisinden kahkahalar yükselmeye başlamış.

Oğul, “Babam uyandı demek ki,” diye aklından geçirmiş. Yaşlı adamın kahkahalarıysa dinmek bilmiyormuş.

Sonunda oğul çuvalı açmaya karar vermiş. İpi çözdüğü sırada ihtiyar katıla katıla gülmeyi sürdürüyormuş. Oğul bir yandan yorgun bir yandan üzgün bir yandan da sinirliymiş.

“Başına geleni anlamazmış gibi ne gülüp durursun baba, yoksa çıldırdın mı?”

“Neye gülerim bilir misin oğul,” demiş ihtiyar. “Ben babamı bu kadar uzağa götürmemiştim.”

Bu hikâyeyi yıllar önce babamdan dinlemiştim. Ona da dedem anlatmış. Son günlerde yaşlılarımıza yönelik nahoş haberleri okuyunca aklıma geldi. Ben de anlatayım istedim.

Esra Kara 05.04.2020

 
Toplam blog
: 35
: 330
Kayıt tarihi
: 27.02.14
 
 

“Hikayeler hep aynı hikaye” diyorsan ve değiştirmek istiyorsan… 1969 yılında Ayvalık'ta doğdu..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara