Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '14

 
Kategori
Felsefe
 

Buda - Sözleri - 1

Buda - Sözleri - 1
 

Saf düşüncelerle konuş ve hareket et”

“Bizler düşüncelerimiz tarafından oluşturulur ve kalıba koyuluruz. Zihinleri benliksiz düşünceler tarafından şekillendirilmiş olanlar konuşmaları ve hareketleriyle neşe verirler.”

“Yanlış ve faydasızsa söyleme; doğru ve faydasızsa söyleme; yanlış ama faydalıysa yine söyleme; doğru ve faydalı ise uygun zamanı bekle.”

Saf düşünce nedir? Önce düşüncenin ne olduğu ile başlayalım. Düşünce bazen bilinçli olarak bizim, bazen, hatta çoğu zaman için ise çağrışım yolu ile zihnimizin bir eylemidir. Yani ister tam bir dikkatle bir konu üzerinde düşünürken olsun, ister biz uyumaya çalışırken zihnimizin elimizde olmadan konudan konuya atlaması olsun ister birisi hakkında düşünürken otomatik yargılama olsun, sonuçta bir eylemdir. Eylem olduğunu özellikle vurguluyorum çünkü ona yön ve şekil verebilmek derecesi herkese göre değişebilmekle birlikte insanın elindedir.

Bu tanımla düşünce, eylemden çok bir hareket olarak tanımlanabilecek duygudan ayrılmış olur. Beraber yaşamanın getirdiği zorunluluklar vb bastırma sebepleri hariç dış gözlemlerin, deneyimlerin yolaçtığı duyguları inkar etmenin mantığı yoktur. Bir deneyim yaşanırken veya geçmiş veya gelecekteki bir olay düşünülürken makul gerçekliğin dışına çıkılıp bu da olumsuz duygulara yolaçıyorsa o zaman düşünce üzerinde çalışılabilir. Örneğin kişide başka bir insanın içinde bulunduğu zor durumu gözlemlerken içinde hüzün duygusu oluşması son derece doğaldır. Burada duyguyu inkar etmenin ya da onu düşünce ile bastırmaya çalışmanın gereği yoktur. Ancak yaşanılan durumlar gerçekliğin ötesinde düşüncelerle abartılıp depresyon vb doğal olmayan durumlara yol açıyorsa o zaman düşünce üzerinde çalışarak bu durumun mesela doğal üzüntü haline dönmesi sağlanabilir.

Bu anlattıklarım sadece düşünceyi duygudan ayırmak içindi.

Saf düşüncelerle konuş ve hareket et”

Düşüncenin bilinçdışı da olsa bir eylem olduğunu en azından şimdilik kabul edelim. Peki saf düşünce ile ne kastediliyor? İngilizce çevirisi “pure thought” olduğu için buna katıksız olma, mesela saf su derken kastedilen saflık diyebiliriz.

Bence saf düşünce:

1)  Hakikate dayanır. Mesela ıspatlanmış bilimsel bir gerçek, ya da doğruluğu şüphe götürmeyen gözlemler üzerine oluşmuş yalın duygular olabilir.

2) Bilimsel ispatı olmayan hislere dayalı tahmin ve düşüncelerin ifadesinde kesin ifade, empoze ya da dayatma içermez.

3) İçinde ego, benlikten kaynaklanan öğeler taşımaz. Objektif olmayan biçimde, bilgisizce kendi tezini haklı çıkarmaya çalışmak gibi.

4) Etik sınırları içindedir. Birilerinin rahatı için başkalarına zarar verecek planlar yapmak gibi.

5)Başkalarını da menfaatsiz gözetir.

6)Gözlemlerin, duyguların yarattığı çağırışımlardan otomatik türemez.

Öyleyse düşünce şu durumlarda saflığını yitirir:

Birisi hakkında faydasız yargılama dedikodu ve genellemeler

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunduğunda

Bilimden çok temelsiz varsayım ya da hurafeye dayandığınd

Ego beslemeye yönelik unsurlar içerdiğinde

Etik olmadığında ya da sınırları zorladığında

Otomatik çağrışımlarla veya yerleşmiş düşünce kalıplarıyla insanın fazla farkında olmadan zihni tarafından üretildiğinde.

Bu sözde geçen hareket etmek ya da davranmak bir yana, saf olmayan düşüncelerle konuşmanın bir zararı var mı?

Bu soruyu doğrudan bir örnek üzerinden tartışalım. Yapıcı eleştiri olmayan bir şekilde birinin dedikosunu yapmanın onu yargılamanın estetik bir deneyim olmadığını sanırım herkes kabul eder.  Peki bu durumda sadece konuşmanın ne zararı olabilir? Belli duygu ve düşüncelerle konuşulanlar ne kadar zihin tarafından üretilse de ister başkasından ister kişinin kendisinden olsun kulaklarımızın duydukları da zihnimizi etkiler. Mesela geliştirmek istediğiniz bir konuda her gün sesli olarak “daha iyiye gidiyorum, gayet iyiyim” gibi sözleri güçlü bir sesle bir süre söylemek başarıyı anlamlı oranda arttırıyor. Aynısı negatif olunca da yine anlamlı oranda ters etki yaratıyor. (Hayat koçluğunda sık kullanılan bir görüşe göre değişimin en önemli anahtarlarından biri iç kritiğin sesini kısıp iç rehberin sesini yükseltmek.)

Yani söylenen her şeyin sadece başkalarının değil söyleyenin zihni üzerinde mutlaka etkisi var. Bir gün içinde konuşulanlardan çoğu dedikodu, temelsiz varsayım ve hurafe, fikir dayatmaları, bilgiye dayanmayan fikirler, ego tatmini, güç egzersizi ise ciddi bir zihin kirliliğinden bahsedilebilir. Gerçek dışı ya da faydasız, olumsuz tabiatlı düşüncelerle dolu zihinler bunların yarattığı konuşmalarla daha güçlü formlara bürünüp daha çok ve kalıcı zihin kirliliği yaratıyorlar. Bunu net ifade ettim çünkü bilimsel olarak mesela bilişsel-davranışsal terapide hedeflerden birisi olumsuz zihin kavgalarını, düşünce tarzlarını hem bilişsel(düşünce) hen davranışsal(konuşma gibi) yöntemlerle azaltmak. B.D.Terapi psikolojik problemler için bugün en yaygın ve en etkili olduğu ıspatlanmış terapidir. İnsanın kendi zihin kavgaları bile bu kadar kötü etki yaratıyorken insanlar arasındaki olumsuz konuşmaların olumsuz etkiler bırakması şaşırtıcı değil.

Saf düşüncelerle hareket etmek, davranmak için de konuşmakta olduğu gibi benzer şeyler söylenebilir. Saf düşüncelerin oluşturduğu saf bir zihnin yaptığı eylemler de saf, yani, doğru, yapıcı, etik ve sevgiyle olacaktır.

“Bizler düşüncelerimiz tarafından oluşturulur ve kalıba koyuluruz. Zihinleri benliksiz düşünceler tarafından şekillendirilmiş olanlar konuşmaları ve hareketleriyle neşe verirler.”

Düşüncelerimiz tarafından oluşturulup kalıba sokulmamızla burada ideal olmayan bir durum anlatılıyor. Düşünceler ne kadar çok benlikçi unsurlar içeriyorsa kişiyi o derece benlik sınırları içinde bir realitede yaşatır. Düşüncenin kişiyi oluşturması ve kalıba koymasından kasıt budur.  Aslında bir insan sadece düşünceleri değildir. Her varlık zihnini, düşüncelerini yönetme kapasitesine sahiptir ve bunun bir sınırı yoktur. Yani insan zihin ve düşüncelerini besleyen sınırsız kaynaklara sahiptir.

Benliğin ve egonun hiçbir şekilde etkisinde olmayan saf düşünceler saf zihinler yaratır. Bu zihinlerin ürettiği konuşma ve hareketler saf olduğu için doğal olarak güzeldirler. O yüzden bulundukları ortama da keyif ve neşe verirler.

“Yanlış ve faydasızsa söyleme; doğru ve faydasızsa söyleme; yanlış ama faydalıysa yine söyleme; doğru ve faydalı ise uygun zamanı bekle.”

Bence bu sözlerle vurgulanan yine zihin kirliliğinini engelemeye yönelik. Pratikte uygulanması birçok insan için neredeyse hiç konuşmaması anlamına gelir ancak bu, katı dini emir gibi değil vurguladığı önemli nokta bakımından irdelenebilir.

Yanlış ve faydasızsa: Söylemeyi planladığı şeyin yanlış olduğunu farkeden, üstelik söylenmesinin de bir faydası olmadığını bilen her akıllı insan tabii ki söylemekten vazgeçer. Burada önemli olan düşünmeden konuşmamak ve yanlış ile doğruyu iyi ayırt etmeye çalışmak.

Doğru ve faydasızsa: Eğlence amacı hariç, herkes söylenmesinin faydası olmayan şeyleri söylerse lüzumsuz laf kalabalığı, gereksiz bilgi miktarı artar.

Yanlış ama faydalıysa: Beyaz yalanlar bu türe girer ya da girdiği düşünülür. Aslında bence hayatta başkasının iyiliği için bilerek yanlış konuşulması gereken durumlar çok az olmalı. Eğer çok ise ya o toplumun geleneklerinde ya da sürekli yalan uyduran kişinin zihin yapısında sorun var demektir.

Doğru ve faydalı ise doğru zamanı beklemek: Bu bitiş vurgusu çok önemli. Doğru ve faydalı ise de her bilinen şeyin hemen söylenmemesi, gevezelik yarışından uzak durulması için söylenmiş bir söz. Yine eğlence amaçlı sohbetler hariç ama sık sık konuşmak için yarışan insanların bir araya geldiği doğru ama az faydalı konuların konuşulduğu meclislerin akıllı zihinlere katacağı fazla birşey olamaz. Yani kaliteli bir sohbette herkes çoğunlukla alakalı, doğru zamanda yani yerinde konuşur. Üzerinde düşünülen bir konu olduğu zaman da sık sık sessizlik olması hem çok faydalıdır hem de sohbetin seviyeli geçtiğini gösterir. Bazılarına tuhaf gelebilir ama iki kişi karşılıklı konuşurken bile bu araları yaratmanın birbirinden konuşmasız düşünme zamanı istemenin çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 40
: 2627
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Petrol Mühendisi  İlgi alanlarım: Psikoloji, kişisel gelişim, eğitim En çok yapmayı sevdi..