Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '14

 
Kategori
Güncel
 

Bugün Onlara, yarın kim bilir kimlere!

Bugün Onlara, yarın kim bilir kimlere!
 

Kötülüklerin önlenmesinde ve dostlukların pekişmesinde, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın artması ve süreklilik arz etmesi için; İslam dininim çok güzel adil, insanî, vicdanı sayılmayacak derecede çok hükümleri vardır. Ailelerin, toplumların, şehirlerin hatta devletlerin bile iyi, güzel, tertipli, düzenli cennet mekân gibi olmasında bu hükümler çok büyük bir öneme sahiptir.

Dünyanın neresinde olursa olsun, savaş, terör, yokluk, sefalet, kan, gözyaşı, işkence, geri kalmışlık, sanki hep İslam Coğrafyasında Müslümanlara has özelliklermiş gibi.

Temizliğe en çok önem veren din İslam’dır, ancak bakıyoruz, her türlü maddi kirlilikten geçilmiyor. Hâlbuki İslam temizlik üzerine kurulmuştur. Sağlık, sıhhat ve âfiyet için de temizlik, başta gelen esaslardandır. Peygamber Efendimiz (asm), “Temizlik imanın yarısıdır” buyurmuştur. Ancak bakıyoruz, batılılar temizlik konusunda daha hassas görünüyorlar. Hal böyle olunca, bir yerlerde yanlışlıklar olduğu aşikâr.

Filistin, Mısır, Libya, Yemen, Pakistan, Afganistan, Çin, Myanmar, Somali, Afrika, Irak, son olarak da Suriye’de Müslümanlar her türlü bela ve musibete maruz bırakılmış, yerlerinden, yurtlarından edilmiş, aileler parçalanmış, gözyaşı ve kan oluk oluk akmaya başlamış.

Son olarak Suriye’den çıkmaya zorlanılan insanlar, Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmışlardır. Her geçen gün artarak devam eden, mülteci durumuna düşen Suriyelilere devletimiz gerekli ilgi ve alakayı göstermekte ve onları rahat ettirme adına; elinden gelen türlü çabayı ve imkânları kullanmaktadır. Halkımız, “gün gelir biz de aynı duruma düşebiliriz” diyerek gerekli yardımı yapıyor ve desteği veriyor.

Kim bilir, onlar da memleketlerinde belki zengindiler, belki malları, mülkleri vardı, belki de paraları, ziynet eşyaları, tarlaları, bağları, bahçeleri vardı. Çeşitli bahanelerle ayrılmaya, bırakmaya zorlanılan bu insanlar şimdi muhtaç durumdalar, beş parasızlar, uzatılacak bir ele, verilecek bir ekmeğe muhtaçlar. Zulümden kaçan bu insanlara, Türkiye, Müslümanlar yardım ediyor. Başka ülkelerin kılı kıpırdamıyor. Bir hayvan için, bir vatandaşı öldü diye ya da bir kaza ve musibete uğradı diye dünyaya ayağa kaldıran dünya ülkeleri, nedense bu insan kıyımı ve vatanlarını terk eden bu insanları görmezden geliniyor. “Allah’u Ekber” diyerek birbirine kıyan iki tarafta Müslümanlar oluyor ve Müslüman olmayanlar da olanlara seyirci kalıyor.

Bir şekilde devletin himayesine giren insanlar, ayakta kalmaya, yaşamaya çalışıyorlar;  ancak esas sorun bir şekilde kendi çabalarıyla ülkemize giriş yapanlar açlıkla, sefaletle, yoksullukla baş başa kalıyorlar. Mağdur, boynu bükük, kimi zaman dilenci, kimi zaman hırsızlık yaparak, kimi zaman da üç, beş kuruşa orada-burada çalışmak zorunda kalıyorlar.

Belki bir şekilde maddi varlıklarını beraberinde getirenler bundan fazla etkilenmiyorlar; ama o zamanda pek nahoş olan olaylar ortaya çıkmaktadır.

Örneğin, 14 sene Suriye’de din görevlisi olarak çalışmış bir şahıs, 6 kişilik ailesiyle 2 odalı toprak bir evde ( tabi ev denilirse) yaşamaya çalışıyor. Başka bir iş de yapamıyor. Onda ki o mahcubiyeti ve ezikliği görmek lazım. Allah kimsenin başına vermesin. Ancak mahalle camisinde bazen imamlık, bazen müezzinlik yapıyor. Namaz akabinde cami temizliğini de gönüllü olarak yapmaktadır. Sadece cami cemaatinin vereceği yardımlarla, ayakta kalmaya çalışıyor. Ailesinden çoğunu Esad’a karşı yapılan savaşta kaybeden ailenin iki gözü iki çeşme… Bu mübarek ayda Müslümanların yardım ve destekleri en üst seviyede olarak yiyecek, giyecek ayni ve nakdi yardımlardan, her konuda kol, kanaat olmakta, adak, sadaka, zekât ve fitrelerini vererek, bir nebze olsun acılarını hafifletmeye çalışıyorlar. Müslümanlar olarak onlara, elimizdekileri paylaşmak, yaralarını sarmak görevimizdir.

Milliyeti, cinsiyeti, ırkı, ülkesi, dini, mezhebi ne olursa olsun, el uzatılmadığı takdirde, dünyayı büyük bir kaosu yaşaması kaçınılmaz olacaktır.

Unutmayalım ki bugün onlara, yarın bize, belki öbür gün bu yardım elini uzatmayan diğer dünya ülkelerinin başına.

Kim bilir!

 Resim netten alıntıdır

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..