Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bugün Salı

Bugün Salı
 

Bir önceki gün, ertesi günün hayalleri ve planlarıyla yatağa girersiniz.. Aklımızda sıraladığımız birtakım önemli işler vardır. Yarın şunu yapacağım, bunu yapacağım; şuraya gideceğim, buraya gideceğim… Bütün bunları yapmak kısmet olur mu ? Bazen olmaz! Her şey biter ve bittiği yerde kalır bütün planlar. Ama hepimiz, sanki hiç ölmeyecek gibi yaşarız. Ama eskiler derler ki, aynı zamanda, “yarın ölecek gibi hazır mısın?” Kim hazır olabilir ki; kim yakıştırabilir ki kendine ölümü ; ya da yitip gitmeyi… Ondan sonra bir daha nerede anılırsınız, adınız nerede geçer? Kimbilir? Belki de hiç geçmez, tarihin bir uzak noktasına doğru yavaş yavaş yol alırsınız. Hadi size güle güle…

Aslında gençler için bu laflar ne kadar gereksiz… Gevezelik ve münasebetsizlik. Aslında çoğumuz için öyle. Güzel güzel uzayıp giden yaz günlerinden söz etmek varken, denizde yüzen, oynaşan çocukların gençlerin neşesinden söz etmek varken, sen git bir öteki dünyanın kurgulamasını yap. Münabetsiz sen de..! (Kendi kendime söyleniyorum..)

Evet, dün Pazartesi’ydi, hanımla birlikte planlar, hazırlıklar kafamızda Bandırma’ya doğru yol alacaktık. Sabahleyin arabaya atladık, Erdek’in ara yollarından ana yola çıktık; bilenler bilir Bandırma’ya doğru yola çıktıysanız, iki km sonra yol ikiye ayrılır: Birincisi ana yoldur, ona yeni yol da derler, o yolu izlerseniz, 10-15 dakika sonra sizi Düzler denilen mevkiye çıkarır; yok sağa saparsanız, askeri kampların kapılarını izleyerek, çok dar bir yoldan fakat enfes manzaralar arasından, biraz sonra aynı ana yolla birleşirsiniz Düzler’de… Burada ufak bir yerleşim birimi var; biraz sonra da, Erdek’in Deniz’i lebi derya önünüze serilir… Ben Bandırma’ya giderken hep bu dar, ince kıyı yolunu izlerim. Daha çok hoşuma gider. Ve Düzler’de Söğüt ağaçları’nın altındaki kahvede o düm düz denize karşı bir bardak çay içmek çok hoşuma gider. Deniz burada her zaman durgundur, sakindir ve çok sığdır. Girin denize, yürüyün, yürüyün… Deniz hala dizlerinizdedir. Burası açıklıktır; açık bir plajdır; Erdek’e günü birlik gelenlerin bir kısmı burada denize girip, mangal yakmayı çok severler. Gerçi ağaç pek yoktur ama, eğlence çok boldur… Hele yolunuzu, Edincik tarafına çevirir, dağlara doğru, zeytin ağaçlarının arasından tırmanırsanız, bir zeytin ormanında, ağaçların arasından denizi seyrede seyrede tepeye varırsınız… yol enfestir…

Yol, sola kıvrılır, Bandırma’ya doğru direksiyonu kırarsanız… Sol tarafınızda, ne olduğunuzu anlamadığınız koca bir sazlık yer alır ; onun ötesi Kapıdağ’dır ve eski volkanik, kocaman bir dağdır. Türkiye’de en son kaplanının bu dağda avlandığına dair bir söylenti vardır. Aslında sözettiğimiz o sazlık, büyük bir bataklığın kalıntısıdır. Daha doğrusu, yıllar öncesinde o mevkinin ortasında bir göl gördüğüme ilişkin  yemin bile edebilirim. Hatta dayımın oğluyla birlikte Edincik’ten oraya tüfeklerimizi kuşanarak, güya ördek avlamaya gitmiştik… Göle doğru, kuru sıkı epey de tüfek atmıştık. Sonra da sallana salana ağaçların arasından geri dönmüştük… Gençlik düşleri: Ördek avlayacağız..Vay anam vay!

Bandırma yolu bu azmağın yakınından geçer. Azmakta daha çok neler yaşar? Domuzlar yaşar… O zavallı domuzlar zaman zaman yolunu şaşırır, azmaktan çıkar, ana yolun ortasında dikilir ve bir arabanın altında kalırlar. Ben böyle iki tane yolun kıyısına savrulmuş domuz gördüm.

Yoldan biraz daha ilerlerseniz, deniz kıyısında soldaki gübre fabrikasını görürsünüz. Bu fabrika çıkardığı nefis ve dayanılmaz kokularla, her gün bütün bu sahillerde oturanların hayır ve duasını toplar… Manzara nefistir fakat kokular dayanılmaz. Ben Başbakan’ın yerinde olsam, bu fabrikayı kaldırır, yerine Nükleer Santral kurarım , her halde çok daha yararlı olur. Çünkü bu fabrika yüzünden bütün bu kıyıdaki araziler satılamıyor. Oysa, Almanlara, Ruslara satılacak ne kadar çok arazi var bilseler… Bence, Suudiler bile buraları sahiplenmek isteyebilirler. Çünkü, sahiller, araziler, topraklar çok güzel…

Bir de bakmışsınız Bandırma’ya giriyorsunuz. Hay Allah demeye kalmadan. “İlk önce nereden başlayacaktık …” diye işleri kafanızda sıralarsınız… Haydi hayırlısı.

Bugün de Savaş yok… Gözünüz aydın! “Aydın günler olsun” efendim…

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..