Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '10

 
Kategori
Deneme
 

Bugün senin doğumgünün

Bugün senin doğumgünün. Az kaldı. Birkaç dakikaya, saatler geceyarısını gösterince bitmiş olacak. Ve ben, kazasız atlatacağım. Hep yakınlarda bir kapalı şişe, içinde de cin varmış gibi geldi bütün gün ve gece. Kazara şişeyi devirip içindeki cin ortaya çıkacak diye kaygılandım. Tanrı'ya şükür boşa çıktı kaygılarım. Biliyor musun, yoğun geçen bir günün ardından hiç bu kadar sevinmemiştim. Akşama kadar yorgunluktan belim bükülene kadar çalıştım. Ne güzel, senin için, senin yüzünden kederlenecek vaktim olmadı. Akşam da bir sinema yaptım yalnız başıma. Kafam rahat. Dekoltesiyle, mesaj çekenleriyle, arayanlarıyla, iş yemekleriyle uğraşacağım kimsem kalmadı hayatımda. Sırtımdan karlı dağlar indi sanki. Kuşlar gibi özgür hissediyorum kendimi artık. O kendi ellerimle ayak bileklerime doladığım prangaları söküp atmışım işte. istanbul kazan ben kepçe, Tanrı'nın her akşamı canım nereyi çekerse oradayım. Tek başınalığın keyfini sürüyorum. Yanımdaki afetin orasına burasına baktılar derdi yok. Bütün frikikleri pervasızca hafızaya kaydediyorum. Kim kaşınırsa onu kaşıyorum. Ve tabi hala ilk yanlışta herkesin totosuna tekmeyi vuruyorum. Çünkü biliyorum ki yanlızlık benim B planım. Arzu edersem bir A planı her zaman var. Tabiki saman gibi bütün somonların tadı, elbette lezzeti asla eskisi gibi olmayacak mantarlı yahninin. Senin ellerinden süzülüp gelen bir sakızlı kahve süslemeyecek sofrayı hiçbir zaman. Olsun. Ben kolayını buldum. Beklentilerimi buduyorum, iyice. Bir de götürdüklerin olmuyor artık huzur hanemden. Onları biriktiriyorum.

Mesela, kumsalda koşuyorum akşamları. Karnım acıkıyor, köpekler kovalıyor, yoruluyorum. Ama ısrarla, inatla koşuyorum. Çünkü seni taa Marmara'nın öbür kıyısına fırlatıyorum koşarken. Dilim damağıma yapışırken, sen ceplerimden dökülüp azalıyorsun. Arınıyorum senden. Bu nasıl büyük bir acıyla karışık mutluluktur bir bilsen. Bir bilsen seni üzerimden her kazıdığımda nasıl ferahlıyorum. Ne çok rahatlıyorum içimdeki sen azaldıkça. Tabiki hiçbir şey o muhteşem büyünün yerini tutamaz. Elbette kasap ellerim kimsenin tenine dokunamaz bir fesleğeni okşar gibi. Ve mutlaka arıyordur gözbebeklerim seni yanımda, yamacımda. Ama söylediğim gibi; kolayını buldum ben; beklentilerimi buduyorum.

Aldığım derin nefesi verirken içimdeki Bilge Adam'ı dinliyorum; "Geçecek" diyor. İstanbul güzel bir baharı bütün cömertliğiyle ağırlarken, ben seni uğurluyorum yüreğimden. Usulca, gık demeden, birkaç damla gözyaşıyla..

 
Toplam blog
: 68
: 644
Kayıt tarihi
: 17.11.08
 
 

1964 İstanbul doğumluyum. Bekarım. Çocuk hastalıkları uzmanıyım. Halkla İlişkiler ön lisans ve İk..