Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '07

 
Kategori
Blog
 

Buluştuk!

Buluştuk!
 

Evet, nihayet buluştuk, ben de muradıma erdim elbette :)...

Bu kadar geç yazmamın sebebi hala İstanbul' da fink atıyor olmam ve çok sevdiğim internet ortamımdan uzak kalmam elbette. Bugün de buluşma hakkındaki yazıları okumaktan, kahkahalar atmaktan ve duygulanmaktan fırsat bulup yazamadım. Ama artık yazıyorummmm:)

İstanbul sabahın dokuzunda bana kavuşur kavuşmaz ben de Açelya' ya kavuşmak için yola çıktım. Açelya beni alıp eve götürdü ve sohbet başladı. Güzel bir kahvaltının ardından Açelya' yı işine uğurladık. Sonrasında Açelya' nın annesi Suzan Teyze ( ki ben ona artık Suzi ya da Suzanne diyorum ) bize muhteşem birer Türk kahvesi yaptı. E tabii ki fal olmadan olmaz hehe. Fal faslından sonra da bir önceki yazımı yazdım ve hazırlanmaya koyuldum. ( 12:30 civarı )

14:30 civarı Açelya geldi. Ben hala hazırlanıyorum :)))) Normalde Taksim civarlarında buluşmayı planladığım Su da Açelya' nın evine geldi. (Ben hala hazırlanıyorum ...) Sohbet ederlerken en nihayetinde HAZIRIIIIM!! dedim ve oh be nidaları arasında evden çıktık :))))

Milliyet binasından giriş yapar yapmaz hemen o cici yaka kartlarımızı aldık. E tabii kimler gelecek diye incelemeyi atlamadık. Tam turnikeye yöneldiğim sırada editörlerimizden sevgili Füsun Karaman' a rastladım. Heheheee! Durur muyum kocamaaaan sarıldım tabe:))) Ne o öyle, yaz yaz sonra da uzat elini Füsun Hanımmjjığıım, ah nasılsınızjjj... Uymaz banaaaa, yapacağım dediysem yaparım. Sarıldım işte ben de, hehe...

Her ne kadar turnike benden tırsmak suretiyle önce beni içeri almamaya çalışsa da ben tabii ki onunla olan savaşımı kazandım ve içeri girdim. Tabii ki ikinci hedef editör Başak Hanım! Valla evren bir bütünlük içinde hedeflerim için çalışıyor olduğu için tıpkı Füsun Hanım gibi Başak Hanım da kendiliğinden çıktı karşıma. Ona da kocamaaan bir sarılma faslını bitirdikten sonra yazarlar arasına daldım. İlk olarak Akdenizli ile tanıştık. Zaten sevdiğim bir kişiydi, daha da sevdim.

Çok komiktik sahiden de. Bana elini uzatanların elini havada bırakmamak için önce tokalaşıp ardından yaka kartındaki ismi görünce aaaaaa! çığlıklarıyla sarılıyordum. :))) Hele Pirmete ile karşılaşmamızı görecektiniz. Hem sarılıp hem zıplıyordum :))))) Yeaaaahhh!!! naramızı attık tabii hemen.

Deniz' im... Canım... Onu görür görmez öyle bir koşturdum ki onun bana yaptığı sarılma atağıyla durabildim, düşecektik az kalsın. Sarıldık sarılmasına da kaldık öyle yahu, bırakamıyoruz birbirimizi. Sevgili Başak ilk kez blogtan mı tanışıyorsunuz sahiden de diye şaşkınlıkla sordu :))) Aldığı evet cevabıyla da yüzüne haklı bir gururla geniş ve sevgi dolu bir gülümseme yayıldı.

Sahnedeki müzik tabii ki beni büyüledi. Solist kızımızın sesi, orkestra elemanlarının enstrümanlarıyla muhteşem dansları ve bir kategoriye alamadığım ama grubun lideri olduğunu düşündüğüm kişi. ( Adını bile bilmiyorum yaw :)) ) Neden bir kategoriye alamadığıma da gelince; herşeyi çalabiliyor, kadın sesinde şarkı söyleyebiliyor... Süperdi valla...

Bu arada inanılmaz eğlendiğimi ve kıpırdak halimi arkadaşlarım zaten anlatmış, teşekkür ediyorum hepsine. Zaten bütün bloglardaki ortak nokta KIPIR KIPIR MELDA, ÇILGIN MELDA... :)))) Ama en çok YILDIZ yorumlarına mest oldum. Hay Allah ya, kızardım mı ne? :)

Bu arada, ben sahneden indikten sonra Seydi bana evlenme teklifi etti :)))))))))))))))

Hiiiç kıvırma Seydi, daha sarhoş değildin o zaman hehehehe... Büyüleyici yönümün seni de etkilemiş olması doğal tabii. ( Ay yok yok, bu kadar sık okumayacağım Leyla' yı... Bana da bulaştı megalomanlık görüyor musunuz! :)) )

Sizlerden aldığım alkışlar muhteşemdi. Çıt çıkarmadan beni dinleyişiniz de beni büyüledi. Çooook teşekkür ederim tekrar tekrar...

Bir ara ortada zıp zıp zıplayarak çılgınlık ünvanımı elimden almaya çalışan bir kız belirdi. Yaşasın yaşasın, nabey nabeeey diye koşuşturan bir kız :))) E Pelin' di elbette. Seda' yla geldiler ve Pelin' i es geçip Seday'la zıpzıp sarılmalarımızdan birini yaşadık. Pelin de ilgilenmedi benle zaten :))))

Yazar arkadaşlarımızla müziği dinlerken Seda koluma yapıştı, beni görmek isteyen birinin olduğunu söyledi ve sürükllemeye başladı deli kız. Bak bakalım kimmiş dedi ve bana en güzel yorumları yazan, her yazdığı yorumda beni yücelten çok ama çok sevdiğim değerli öğretmenimiz sevgili Cemal Hüseyin Çağlar' ı karşımda buldum. E tabii yine bir aaaaaa! Ama yakasına bakmadan... Hemen ardından yine çok değer verdiğim bir büyüğüm olan sevgili Ahmet Yılmaz. Her ikisini de gördüğümde nedenini bilmiyorum ama sanki okulda en sevdiğim öğretmenimi görmüş gibi bir duyguya kapıldım.

Ya, isim vermeyi durdurmak istiyorum. Çünkü malum çılgınınızın tanışmadığı ve kaynaşmadığı kimsecikler kalmadı orada. Haksızlık olacak şimdi. Çiçeklerimin her biri ayrı ayrı değerli çünkü.

Ama şu kadarını söyleyebilirim ki MB bize muhteşem dostlar kazandırdı. Pelin Seda' da kaldı, ben şimdi Açelya' da kalıyor ve onun bilgisayarı aracılığıyla szlere ulaşıyorum. İyi ki varsınız canım çiçeklerim. Eskiden hayalden ibaret tohumlardınız, o akşam filizlendiniz ve gün geçtikçe yeşeriyorsunuz. Sizleri çok sevmekte ne kadar haklı olduğumu gördüm o akşam. Aklıma gelenleri yazmaya devam edeceğim. Öpüldünüz canlarrrr!

NOT: Pişşşt, Feyhan! Yarın sendeyiz ona göre... :)

 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..