Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Ağustos '10

 
Kategori
Deneme
 

Bunalım kapıyı çalınca

Bunalım kapıyı çalınca
 

Hezeyanların götürdüğü yere...


(Birkaç hezeyan…)

Kimsesizlerin çeşmesinden avuç avuç suyu, kana kana içerken hiç düşündün mü ruhunun derinliklerinde durmadan kanayan; yaşamın doğal bir parçası olmuş o derin yarayı, o onulmaz ıstırabı? Hiç düşündün mü başlangıç noktasının bir bitiş, bitişin de bir başlangıç olabileceğini? Hiç aklına gelir miydi umutsuzların, yitiklerin bağından üzüm koparacağın? Salkım salkım, ışıl ışıl, yemyeşil… Ağzına tat veren, ciğerlerini ise dağlayan üzümler...

**

Var olmak ne ki... İş yok olabilmekte... Hissetmek ne ki, iş hissetmemekte... Ağlayan bir çiçek bahşediyor sana en nefis kokuyu, duyabiliyor musun, yoksa içinde bulunduğun dar çemberi kıramamaktan mı yakınıyorsun?

**

İnek gibi sarıldılar birbirlerine, koca gövdeleri debeleniyordu. Sonra ne mi oldu? Ne olacak, inek öldü; ”yalnız seni” palavraları arasında... İnekçe bön bir bakış, artık o nedenle mi moda oldu dersin?

 
Toplam blog
: 1081
: 980
Kayıt tarihi
: 30.07.10
 
 

Uzun yıllar çeşitli sitelerde Oruç Yıldırım adı ile yazı yazdım. Dört tane romanım ve çokca da de..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara