Burak Reis

Gözleri kısılmış,

Yüz hatları gerilmiş,

Alnına dökülen siyah saçları, sert esen poyrazın etkisiyle kıpraşıyordu.

O anda tek bir hedefe kilitlenmiş, adeta burnundan soluyordu.

Ufku gözlüyordu! Umudu ise,

Azgın dalgaların içinden kendini gösterecek, Burak Reis teknesiydi.

Her geçen dakika, biraz daha gerilmesine neden oluyordu.

Bir yandan da hayıflanıyordu, teknede olmadığına!

Burak Reis sabah erkenden çıkmıştı, açık denizlere, nasibini aramaya!

Bir sıkıntı vardı yüreğinde!

Nedense, kıyamamıştı mışıl, mışıl uyuyan oğluna,

Halbuki tembih etmişti oğul, Burak Reis'le gideceklerdi balığa.

Hayıflanması ondandı!

Burak Reis'le, aynı kaderi paylaşmadığına, onun yanında olmadığına kızıyor,

çelik gibi gerilmiş yüz hatlarıyla ufku tarıyor, gözleri Burak Reis teknesini arıyordu.

Oğul sahilde, buğulu gözlerle, Burak Reis'in dönmesini beklerken,

Teknede azgın dalgalarla boğuşan Burak Reis ise, Allaha şükrediyordu!

Oğlunu evde bıraktığı için.

Burak Reis, fırtınadan kurtulup limana dönmüşmüdür?

Doğrusu bende bilmiyorum!

Siz bir haber alırsanız, Lütfen banada bildirin!