Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bürokratik oligarşi sultasının yontmaları

Bürokratik oligarşi sultasının yontmaları
 

“İnsanlara kıymayın efendiler” dedik.
Diyoruz ve demeye devam edeceğiz. İnsan Hakları ve Demokrasi demeye devam edeceğiz. Etmek zorundayız. Az buçuk vicdan sahibi olan herkesin istemesi gereken biricik taleplerden ikisidir insan hakları ve demokrasi.
Bu ülkenin alnının ortasına kazınan kara lekeler, vicdanımızın en müstesna noktasında yerini almıştır ve bir utancın, bir yüz kızarmasının resmi olmuştur.

İnsanlar cezaevlerinde katlolurken seyirci kalmak hangi vicdan ve yürek sahibi insanın ruhunu derinden yaralamaz? Ben insanım diyen hangi insan, cezaevinde hastalıktan dolayı ölüme adım adım giden insanların yaşamış olduğu drama, trajediye gözünü kapatabilir?
İşte hukuk sistemi, işte adalet mekanizması.
Nasıl işlediği, kimin için işlediği alenen ortada değil mi? Alenen kimleri hedefe oturttuğu gözlerimizin içerisine batmıyor mu?
Her türlü kire, pasa bulaşmış insanları birkaç uyduruk raporla salıveren bu hukuk düzeni, cezaevindeki kanserli hastaların dışarıda tedavilerini sürdürmelerinin önünde bin bir takla atarak engeller çıkarıyor ve iğreti bir bürokratik süreci insanlara en zaliminden yana dayatıyor.
Hukuka güvenelim!
Hukuk herkese lazım. Doğru. Lazım. Adalet herkese lazım. Doğru. Ama hukukun işlemesine neden olanlar ve adalet dağıtanların ruhundaki vicdanın ölçülmesi şarttır. Ruhunda vicdan taşımayanlara hukuku ve adaleti teslim ederseniz, o hukuk, o adalet toplumun yüreğinde sağalmayacak yaralar açar, açmaktadır.
Bu ülkenin hukuku da, adaleti de vicdani arızalara sahip beyinlerin tekelindedir. Ve salt düzeni korumak, müesses nizamın devamını sürdürmek adına o vicdan eksiği beyinler hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları gibi kavramları kendisine yontarak eline ve diline doluyor. Ortaya çıkan ise malumunuz, sağalmayacak vicdani yaralar.

Artık bir gerçek kendisini iyiden iyiye göstermiştir.
O gerçek bellidir “İnsanı insan olarak ele almak”. Gerçek budur, gerisi masaldır.
Lakin bu ülkenin düzen savunucuları ve düzen koruyucuları bu somut, bu en yalın gerçeğin sürekli ama sürekli aksine riayet ettiler. O aksine uygulamaları başımızın tacı yaptılar. O uygulamalarla insanların ölmesine çanak tuttular. İşte İsmet Ablak, işte Güler Zere. Daha niceleri. Saymakla bitmez.

İşte Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu’nun başına gelenler. “Alın size hukuk” dedirten bir uygulama. Kendilerine sövenleri dava ediyorlar ve dava konusu olan her şey yazılı, belgeli sövmeler. Sonuç tam bir rezillik. Tek bir tane sövgü dahi mahkumiyetle sonuçlanmıyor. Bu utanç değil de nedir? E hadi buyrun savunalım hep beraber bu düzeni. Bu düzeni savunalım da Allah aşkına bu düzenin neresini savunalım. Kendi düzenleri olan liberal ekonomik düzenin bile gerekleri olan demokrasinin uygulaması söz konusu değil.
İmtiyazlarını kaybetmekten korkan bir bürokratik oligarşi sultası var olduğu sürece, biz demokrasi adına birkaç adımlık yol almakta dahi büyük çabalar, büyük zahmetler vermek durumunda kalacağız.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..