Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '10

 
Kategori
Futbol
 

Bursa zirveye, Denizli kümeye

Bursa zirveye, Denizli kümeye
 

Bursaspor, Denizlispor engelini de geçti.


Bursaspor'un zirvedeki tüm takipçileri, yeşil-beyazlı takımın sahasında oynadığı iki ardışık maçtan (Manisaspor ve Denizlispor) puan kaybıyla ayrılmasını bekliyor ve nirengi noktası olarak “şampiyonluk stresi” gerekçesini öne sürüyorlardı. Açıkça söylemem gerekirse, bu gerekçeyi kayda değer bulanlardan birisi de bendim. Ve maçın sonucundan bağımsız biçimde söz konusu stresin Bursaspor'un bu yolculuğunda etken değişkenlerden biri olacağını şu anda da aynı şekilde düşünüyorum. Bursaspor'un bu maçlarını izlememizin bir başka faydası da düşme hattındaki iki takımı; Manisaspor ve Denizlispor'u “alıcı gözle” izleme fırsatı bulmamız oldu. Her iki ekibi de izledikten sonra diyebilirim ki, bu takımlar kadro kalitesi bakımından Süper Lig ortalamasının altında yer alıyorlar. Dolayısıyla düşme hattı içerisinde bulunmaları çok yadırganacak bir durum değil.

Manisaspor'un Bursaspor ile oynadığı son maçta; Burak Özsaraç'ın auta doğru gitmekte olan Ali Tandoğan'a paralel biçimde yapması gereken önleyici hamleyi futbolcuya yaparak penaltıya sebebiyet verdiğini izlemiştik. Bu golden sonra maçın gidişatı 180 derece yön değiştirmişti. Denizlispor'da da devre arası takviyelerinden (!) Erkan Sekman topa ters ayağıyla müdahale etmeye kalkıp ıskalayınca Ozan İpek'e 34.dakikadaki muhteşem röveşata golünü atma şansı verdi. Bir futbolsever olarak bu golü izlemiş olmaktan büyük memnuniyet duysak da bu denli basit hataların ve Süper Lig futbolcularında gördüğümüz bariz fundamental eksiklerin “endişe verici” olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Her zaman söylediğimiz gibi, forvet dediğin ayrık otu misali sokak arasında kendiliğinden de yetişir ama “prezantabl” defans oyuncuları için sağlıklı bir altyapı eğitimi şart. Yabancı stoper bolluğu bu konuda ipucu vermiyor mu?

Denizlispor karşısında görüldüğü kadarıyla Ertuğrul Sağlam, ligin sonu yaklaştıkça maçları “step by step” ele almaya başlamış. Yeşil-siyahlı ekibin maçı fizik mücadele zeminine taşıyacağını düşünen Sağlam, Batalla'nın büyük katkısıyla işleyen 4-2-3-1 sisteminden vazgeçerek ileri ucu Sercan – Turgay ikilisiyle şekillendirip 4-4-2 dizilişine geçiş yaptı. Özellikle Turgay'ın ön tarafta yaptığı baskı sayesinde Bursapsor'un orta alanda epey rahatladığını belirtmek gerek.

Skor üstünlüğünün Bursaspor'a geçmesinden sonra son maçlarda sıklıkla izlediğimiz senaryonun tekrarı sahneye kondu. Önde basmaktan başka çaresi kalmayan Denizlispor takımı, 13 deplasman maçında 9 gol atabilmiş olmanın getirdiği psikoloji içinde şuursuzca saldırırken, pusuya yatan timsah da adeta yalancı bir uykuda gibiydi. 68'de beklediği fırsatı yakalayan Bursaspor; İvankov, Volkan, Sercan işbirliğinde yıldırım gibi rakip kaleye aktı ve maçı 2-0 yaptı. Yeşil-beyazlılar açısından her şey tam da istenildiği gibi giderken, Denizlispor'un 74'teki kornerde Roberts'la durumu 2-1'e getiren golü atması maçın tansiyonuna “tavan” yaptırdı. 75.dakikadan itibaren 3. dakikalık uzatmayı da hesaba katacak olursak, Denizlispor'un maça ortak olmak adına 18 dakika gibi uzun bir zamanı vardı ama Hakan Kutlu enteresan bir kararla kalan iki değişiklik hakkını 88 ve 90.dakikalarda kullandı. Bu hareket tarzına getirilebilecek yorumlar kısıtlı. Hakan Kutlu'nun elindeki kadronun kapasitesine inancı olmadığı bunlardan en geçerli olanı.

2-1'lik Bursaspor galibiyeti, yeşil-beyazlıların şampiyonluk yolunu aydınlatırken Denizlispor'un pusulasını Bank Asya'ya doğru çevirmesine yol açtı. Kalan haftalar ve puanlar göz önüne alınınca gidişatın değişmesi hala mümkün görünüyor fakat bir gerçek var ki, o da üç büyük takımın şampiyonluğu altın tepside Bursaspor'a sunmaları. Denizlispor mu? Onlar “borç ödeme” sevdasına düştükleri için ligden de düşüyorlar. Ne acı ki, önümüzdeki sezon yayın gelirleri katlanacak!

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..