Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '11

 
Kategori
Anılar
 

Büyükada anıları

Büyükada anıları
 

19 Haziran Pazar günü ben de Büyükada’da dost meclisindeydim. Milliyet Blog yazarları toplantısı varmış diye haberini aldım ve aralarında olmak istedim. En azından günü birlik de olsa adada olmak ve o ortamı solumak arzusundaydım. Ne güzel insanlar tanıdım orada, ne mutlu oldum. İyi ki gitmişim. Tanıdığım ve sevdiğim birkaç dost dışında tanımak istediğim bir sürü isim vardı gelecekler arasında. En başta ev sahibi rolünü üstlenen Sema hanımın sıcacık güler yüzü ve içtenliği kendimi arkadaşlar arasında bir dost meclisi içinde hissetmeme sebep oldu. Ve diğer dostlar. 

Ancak, her zaman karşıdan gördüğüm, gece ışıklarını seyrettiğim, kendi kıyımdan manzarasına bakmakla doyamadığım Büyükada’ya vapurdan ayak basar basmaz bir insan seli ile karşılaştım. Adaya gelmek için sebep arayan, öylece gezen ya da kıyılardaki kafelerde oturan bir sürü insan hafta sonu gezisi yapıyorlardı, anlıyorum fakat kalabalık bir süre sonra bezdiriyor insanı. Ne yana baksan insan, vapur bekleyen ya da gelmeye devam eden insan toplulukları arasında ne yürümeye, ne de etrafı seyretmeye dermanı kalmıyor insanın. Oturacak ve bir çay içimlik dinlenebilecek tek bir masa bile yoktu iskele tarafında. Onun için hafta sonları hele de pazar günleri ada vapurlarını bildiğim için gelmemeye çalışırım. 

İşin içinde böyle bir toplantı vardı, arkadaşlarımı görecektim, benim için bu daha önemliydi, o bildiğim kalabalığı önemsemedim. İyi ki gitmişim. Bu farklı bir duygu. Hem sevdiğim adadayım, hem de ada sahillerinde bulunmanın keyfini tekrar yaşamış oldum. İstanbul’u adadan seyretmek, Marmara’nın rüzgarını arkana alarak diğer adaların o muhteşem görüntüsünü tekrar solumak ve seyretmek ne bulunmaz keyif. 

Bulunduğumuz yer adanın diğer yüzünde Yörükalı Plajı tesisleri idi. Bizleri iskeleden alıp adanın arkasına tesislere götürmeleri büyük jest aslında. Küçük teknemizden iner inmez sallanan elleri gördük ve karşılayıcılarımızın sıcaklığından anladık ki güzel bir gün olacak. Tabii ki denizin kirliliğini, tesisin bakımsızlığını, servisin inanılmaz gevşek ve kötü olduğunu görmemek mümkün değil. Bu adalar İstanbul’un en gözde mesire yerleri ve en değerli topraklarından biri. Hele Yörükalı Plajı Büyükada’nın uzun yıllardır gurur kaynağı olması gereken tek tesisi. Son yıllarda başta tesisler de açılmış olabilir ama Yörükali denince, Büyükada akla gelmesi başka bir değer. Bu kadar bakımsız beklemiyordum doğrusu. Bu kadar talep olan yer ve herkesin deniz deyince aklına gelen tek yer ve pis bir deniz. Bozuk işletme mantığı. 

Yoksa defalarca adada bulundum, faytonları ile turladım, dil gezintisi yaptım. Dil dediğim adanın arka tarafındaki ağaçlık güzel mi güzel taraf. Kendini bir şarkının içinde bulurmuş gibi hissedersin orada gezinirken. Nasıl severim anlatamam. Çok talep gören yerler çabuk bozuluyor işte. 

Bunlar güzel ülkemin çelişkili mantığının her zamanki durumları. Yine de kabullenemiyor insan. Ancak insan ilişkileri açısından bakılınca insanlarımızın sıcaklığını hiç bir şeye değişmem. 

 

Şükran Demirtaş 

 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..