Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Büyümek eksilmektir

Büyümek eksilmektir
 

Kabuğum çatladığında fısıldadılar “büyü/serpil/kocaman ol!”… Herkes beni seviyor, şu havada uçan kuşlar bile. Etrafımdaki o köklü büyük ağaçlar kollarını uzatıp duruyor “gel” der gibi… İlkbahar, yüzü güneşli bir gökyüzü durmadan gülümsüyor. Işık dokundukça filiz veriyorum, artan parmaklarım var sanki. Kucaklayacak/kucaklanacak, dokunacak/dokunulacak… Karanlık çöküyor bazen, ama korkmuyorum. Bana dönük ateş böceği gibi parlayan gözler var etrafımda, “yarın”’ ı işaret eden sesler… Toprağımı karıştırıyorlar, özenle, dikkatlice. Oksijen, nefes almak çok güzel. Sonra o tertemiz bir avuç su, kandıkça çoğalıyorum sanki… 

Boyum uzadı. Rüzgâr estikçe kollarımı sallıyorum, güzel kokular yayılıyor yapraklarımdan… Renkli kurdeleler var her yanımda. Sordum onlar umutlarımmış, ne kadar çoklar… 

Yüreğimin yerini öğrendim bugün. Gövdemin tam ortasında işaretli. Öyle cıvıl cıvıl ki etrafım, attığını hissetmiyorum… 

Canım çok yanıyor… Bana ait olmayan bir bahçeye uzanan dalımı kestiler. Oysa ki “büyü” derken sınırların olduğunu söylememişlerdi. Eksildi renkli kurdelelerim. Ama olsun, var olanlar hâlâ çok güzel… Üstelik ne zaman belirdi bilmiyorum, al bir gelincik büyüdü yanı başımda. Yüreğim, tam da ona doğru atıyor… Kırmızı, en parlak kurdeleyi ona verdim. Bedenine sardı, şimdi bir başka güzel… 

Çok mutluyum. Dalımda bir kırlangıç ailesi var. Onlarla zaman geçirmek çok eğlenceli. Dostlarımı çok seviyorum. Bugün kısa süreli yağmur yağdı. Yapraklarımla korudum küçük kırlangıçları. Al gelinciğim başını yasladı bana. Başka konuklarım da vardı. Yeni yüzler tanıdıkça yaşamak daha bir keyif veriyor… 

Hava çok sıcak. Hepimizde bir susuzluk hali. İki adım ötede akan ırmağın bizden yana olan bölümündeki taşlar fena halde canımı sıkıyor. Diyorum ki bazen; uzun kollarımla söküp atsam o taşları. Yaşamak için en önemli ihtiyacını bile karşılayamadıktan sonra ne anlamı var bu uzun kolların? Evet iyice bir gerinip denemeliyim… Olmadı, yetişemedim… Üstelik birkaç renkli kurdelem ırmağın suyuna karışıp uzaklaştı… Beklemekten başka çaremiz yok… 

Gövdemi hızla saran bu şey de ne? Mor borazan çiçekleri var üzerinde. İnce dallarımı hareket ettiremiyorum, ya da zarar görsün istemiyorum belki de… Çok çabuk büyüyor, bir anda yok olsam ve yer çekimi olmasa sanki benim siluetimde kalacak. Bu iyi mi, kötü mü karar veremedim. Bağlayıcılık duygusu, o biraz ürkütücü… Onun kıvrımlarını yol olarak kullanan farklı canlılar var ve kimi zaman yapraklarım köprü oluyor. En kötüsü de al gelinciğimi görmem zorlaşıyor… 

Adı sarmaşıkmış. Mavi kurdelemin en canlı olanını da alıp bilmediğim yerlere doğru uzanıp gitti. Başını ve sonunu göremediğim bu şey sıkıntı vermeye başladı… 

Dostlarım gitti. Nereye gittiklerini sorduğum da “Güneşe” dediler. Köklerim o denli güçlü ki, ben gidemedim. Bir çift kanat çok daha önemliymiş yaşamda. Kökler sadece aitlik duygusunu besliyor. Oysa özgürlük bütün bir evrenin senin olması demek. Özlemek, çok zormuş. Boşalan saman çöpünden yuvaları hızla yere düştü, üstelik yeşil kurdelemi de peşine takarak… 

Çok yağmur… Önce kurumuş toprağıma karıştıkça mutlu olmuştum ama arttıkça peşinden gelen fırtına her şeyi bir anda dağıttı… Al gelinciğim solmaya başladı. Keşke onu sarıp koruyacak kadar narin ve kısa kollarım olsaydı. Güç bazen işe yaramıyor. Sevmek acı veriyor mesafeler ve imkânsızlıkların koynunda. Güneş renkli kurdelelerim boşlukta uçuşmaya başladı. Ve o güçlü rüzgâr çiçeğimi kopardı benden… Kalbim acıyor… 

Sarmaşık bedenimde çürüyüp, tel bir kafese dönüştü. Sonra gürültüyle bıraktı kendini… Son birkaç yaprağım da öylece kayıp gitti… Grilik zaman zaman o simsiyah karanlık. Korkmuyorum ama ateşböceği gibi parlayan gözleri özlüyorum, kırlangıçlarımı, gövdeme yaslanınca sıcaklığıyla beni büyüleyen al gelinciğimi, her birine farklı umutlar yüklediğim renkli kurdelelerimi… 

Bahar yine gelecekmiş… Tekrar yitireceğimi bildiğim bütün o güzelliklere nasıl bakarım yeniden, çocuk gözlerimdeki şaşkınlık ve mutluluk olmadan? 

özlem özkaya

onsekiznisanikibinonbir 

 
Toplam blog
: 39
: 229
Kayıt tarihi
: 04.03.11
 
 

Gerçekler düşleri sevmiyor... ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara