- Kategori
- Gündelik Yaşam
Çağdışı Bankanın Çağdışı Zihniyeti

Temsili bir banka şubesi.
Duvarları rutubetle kabarmış olan banka şubesindeyim yine.
Her ay düzenli olarak devletle olan bürokratik alakanın gerektirdiği kadar görüyorum burayı.
Kırmızı bakımsız tabelası ile yaşadığım şehrin bakımlı olmakla övünen semtinde tezat bir birliktelik yaşıyor burası. Her ne kadar son dönemde bir yenilenme telaşına girişse de kafalarımızdaki bakış açısının yenilenmesi uzun sürecek gibi.
Nuh Nebi’den kalma sıra alma otomatının o iri butonuna basıp beklemeye çalışıyorum her zamanki gibi. İğrenç mobilya renkleriyle bezeli bankoların ardındaki gençten memurlar zihniyetin ve müşteri kitlesinin hantallığına yenik düşmüş. İşleri ağırdan alıp, ağır ağır konuşuyorlar. Yaşlıyla uğraşmak zor bıkmışlar ama işleri bu.
Yıllara meydan okuyan kel ve göbekli güvenlik görevlisi güvenlik görevini ifa etmekten başka her şeyi yapıyor. Kapının dışına çıkıp sigara içiyor, elinde bir bardak çayla sağı solu geziyor, canı sıkılınca bankonun önüne geçip genç memura laf atıyor, sırasını kaçıranlara sıra numarasıyla bağırıp hizaya getiriyor. Yılların verdiği bıkkınlık onda da var. Pırıl pırıl güzel giyimli güvenlik görevlilerine alışınca “amca emekli ol” diyesim geliyor.
Bankoların arkasında çay servisi yapan hanımefendinin kırışık yüzü, bir o kadar çıkan cılız sesi ile inlettiği ortamda şubedeki homurtular kesiliyor bir anda. Sırası gelmeyen ve dakikalardır bekleyen müşteriler “devlet işi değil mi, illa eziyet ederler” “şuna bak yedi bankodan ikisi çalışıyor” diyorlar.
Çay servisi yapan hanımefendi “Mustafa Bey” diye bağırıyor.
Bir başka banka çalışanı ile doğalgaz dönüşümlü ocaklar üzerine sohbet eden güvenlik görevlisi Mustafa Bey elindeki kalem ile gelir gider hesabı yaparken “doğalgazın şakası olmaz iyisinden almak gerek” diyor arkadaşına. Çok bilen banka memuru “biz de öyle aldıydık” diye tamamlıyor Mustafa Bey’i.
Çayı bankonun ortasında içilmeyi bekleyen Mustafa Bey adını bir kez daha duyunca “tamam” diyerek bekle komutunu veriyor kendince çay görevlisi hanımefendiye.
Duvarlara gelişigüzel yapıştırılan gençlik kredi kartı reklamları bu yaşlı bankanın her şeyiyle yaşlı görüntüsüyle gençlere neden hitap etmeyi başaramadığının en büyük göstergesi oluyor gözümde.
Beklemeye devam ediyorum homurtular arasında. İlaç torbasının içine sekiz kat sardığı kırmızı hesap cüzdanları ile güvenlik zafiyeti yaşamak istemeyen emeklilerimiz başka banka bilmediklerin olsa gerek tüm birikimlerini burada tutuyorlar. Vadeden vadeye geldikleri banka şubesi küf kokmaya devam ediyor, onlar hayatlarından memnun.
Msutafa Bey belinde silahı, arka cebinde koskoca cüzdanı, elinde çay bardağıyla banka içinde hareket ettikçe bir bankanın imajını yerden yere vuran bir eleman hayal ediyorum gözümde.
Bekleme sürem devam ederken havanın güzel olmasına rağmen neden bu kadar kuvvetli bir biçimde klima çalıştırıldığını zihnimdeki şifrelerle çözmeye çalışıyorum. Birkaç dakikalık akıl yürütmenin ardından yaşlıların üşümeye yatkın oldukları sonucuna varıyorum.
İstemeye istemeye, zorunluluktan gittiğim bu banka şubesi dilerim içindeki çağdışı elemanlarıyla beraber yenilenme sürecinde günümüz koşullarına uygun bir hal alır. Yoksa ben bu duyguları ayda bir de olsa yaşamaya devam edeceğim her defasında.
A.Buğra TOKMAKOĞLU