Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '17

 
Kategori
Kültürler
 

Çağın Hastalığı Fitne... Fitne Nedir, Fitneden Nasıl Kurtuluruz?

Çağın Hastalığı Fitne... Fitne Nedir, Fitneden Nasıl Kurtuluruz?
 

Fitne ahir zamanın en büyük delillerindendir. Fitnenin sözlük anlamı “karışıklık, kaos, karmaşa” gibi ifade edilebilir. Çağımızda ise “her kafadan bir ses çıkması” ve tüm seslerin rahatlıkla duyulabilir olması sebebi ile insanların kafalarında ve ruhlarında yaşadıkları karmaşa olarak ifade edilebilir.

Evet, çağımız insanı eski insanlara göre çok daha konforlu bir hayat sürmektedir. Örneğin sakalını kesmek için balta kullanmak zorunda değildir. Ya da çamaşır yıkamak için karda kışta dere kenarlarına gitmek zorunda değildir. Bir çok insanın yediği önünde, yemediği arkasında. Teknik ve maddi anlamda eski çağ insanlarına göre her şeyimiz tıkırında. Ancak Allah adalet sahibidir; eski insanlar ekseri savaşlar, açlıklar, maddi zorluklar içinde imtihan olmuş iken bu devrin insanı ekseri manevi ve fikri sahada imtihan olmaktadır. Hani diyoruz ya “bilgi çağındayız” diye. İşte aynen öyle. Bizim imtihanımız da ağırlıklı olarak bilgi, fikir, felsefe, akıl gibi alanlarda cereyan ediyor.

O kadar çok bilgi ve fikir ve felsefe bombardımanı altındayız ki, insan neye inanacağını, nasıl yaşayacağını, neyi nasıl yapacağını şaşırıyor. En basit bir örnek ile kimi diyor kahve kalp krizini tetikler; kimi diyor kahve kalp sağlığına iyi gelir… Gündelik meselelerin yanında hayati derecedeki meselelerde de çok acayip fikir ayrımları, değişik değişik felsefeler cirit atıyor. Müslümanım diyen A kişisi bir konuda şöyle diyor, B kişisi böyle diyor, öbürü bambaşka diyor. Bir kısmı Müslümanlığından şüphe duyuyor. TV’yi açıyorsun her türlü fikir var. Internet’i açıyorsun neler neler var…

Bu devirde savaş, savaş meydanlarından ziyade fikir meydanlarında veriliyor. Silahlardan çok kalemler kullanılıyor. Batıl ideolojiler ve batıl fikirler kalemle, muzır felsefe ile saldırıyorlar. Bizim bu saldırılara karşı koymamız da ancak fikir ile bilgi ile olur. Saldırı bilgi düzeyinde yapılırken başka yolla savunma yapamazsınız. Adamlar lazer silahı ile saldırırken karşılarına tüfek ile çıkılmaz. Biz de lazer silahı ve lazer kalkanı edineceğiz ve aynı şekilde mukabele edeceğiz.

Bizim ise bu karışıklık içinde sarılabileceğimiz en doğru ve sarsılmaz kaynağımız elbette Kur’an-ı Hakim’dir. Biz Allah’a sığınacağız, O’ndan yardım dileyeceğiz ve hakikati kaynağından öğrenmeye gayret edeceğiz. Devir Kur’an-ı Kerim’i duvara asma devri değildir. Zira mücadele bilgi ve fikir sahasında yapılıyor. Biz de Hakikat Kitabı’mızı okumalı ve kendimizi en mükemmel bilgi ile donatmalıyız ki gelen fitne rüzgarlarına karşı sarsılmadan ayakta kalabilelim.

Peki Kur’an-ı Kerim’i okumak nasıl olacak, nasıl olmalı? Bu konuda aşağıda linkini paylaştığım makaleyi okumanızı önemle tavsiye ederim. Zira Kur’an-ı Kerim’i okumak eline bir meal alıp okumak değildir… Kur'an-ı Kerim'i bütünsel olarak anlamak ve sindirmek ancak ve ancak Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) Sünnet-i Seniyye'sini de anlamayı, tanımayı ve tatbik etmeyi gerektirir.

http://blog.milliyet.com.tr/kur-an-i-kerim-nasil-okunmali-/Blog/?BlogNo=568813

 
Toplam blog
: 37
: 1204
Kayıt tarihi
: 31.03.17
 
 

Hakikati salt aklına ve ilmine güvenerek aramak, karanlık bir gecede, ıssız bir çölde kafa feneri..