- Kategori
- Deneme
Cahit Külebi'yi anarken...
Bugün 20 Haziran 2008… Her günün bir anlamı, bir özelliği, yaşanmışlığı, anıları, anlatıları vardır. Bugün Türk şiirinin unutulmaz adlarından şair Cahit Külebi’nin aramızdan ayrılışının on birinci yılı. Atatürk Krtuluş Savaşı’nda, Hikâye, Cebeci Köprüsü, Yeşeren Otlar, Rüzgâr, İstanbul…gibi çok sayıda şiiri dilimize, gönlümüze yerleşmiş şairimizi bir merhabayla anmak, duygularımı süzlerle paylaşmak istedim.
Önce yaşam öyküsünü kısaca anımsayalım mı? Külebi, 20 Aralık 1917'de Tokat’ta doğmuş. Sivas Lisesi'nden mezun olduktan sonra, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirir. Antalya lisesi'nde, Ankara Devlet Konservatuvarı'nda, Ankara Gazi Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Milli Eğitim müfettişi oldu. İsviçre’ye kültür ataşesi ve öğrenci müfettişi olarak atandı. Yurda dönünce Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliği ve Kültür müsteşar yardımcılığı görevlerinde bulundu.
Burada hemen araya girmek istiyorum. Benim Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalıştığım o yıllarda Külebi Kültür Müsteşar Yardımcısıydı. Kültür Müsteşarı da Mehmet Önder’di. Daha sanat, edebiyat dünyasına yeni girmiş, adı sanı duyulmayan biri olarak, ona hiç yaklaşamadım. Ama ne zaman görsem saygılı biçimde selam veriridim.Gözlerindeki sıcak, güleç görüntüyü hep bulurdum. Ne ki tıfıl bir devlet memurunun koskoca müsteşar yardımcısıyla konuşması ne mümkün! Biraz da çekingen, içe kapanık bir kişi olmamın bunda etkisi vardı elbette. Bir şairin bir şiir severe yaklaşımı kuşkusuz katı, sert olmayacaktı mutlaka. Deim ya gençlik, deneyimsizlik, küşümlü yapı…Şimdi gülüyorum halime.
Neyse devam edelim. 1972'de emekliye ayrılır Cahit Külebi. 1983 yılına değin Türk Dil Kurumu'nda çalıştı. 1976'dan sonraki dönemde Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı’ydı.
İlk şiirleri "Nazmi Cahit" takma adıyla 1938'de Gençlik dergisinde yayımlanır. Daha sonra Varlık Dergisi'nde yayınlanan şiirlerinde de aynı imzayı kullanır. 1950-1954 arasında Sokak, İnsan, Türk Dili, Yaratış, Kültür Dünyası gibi dergilerde çıkan şiirleriyle ünlenir. İlk şiir kitabı "Adamın Biri" 1946'da yayımlanmış. Yani benim de doğduğum yılda, ne rastlantı! 1949'da çıkan ikinci kitabı "Rüzgâr"da Orhan Veli şiirine yaklaştığı dikkat çekse de, gelecek zamanlarda kendi tarzını, biçemini, anlatımını yakalar, kendine özgü şiirlerini yayımlar.
Külebi’nin Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda adlı yapıtı, Nevit Kodallı'nın "Atatürk Oratoryosu"na temel oluşturur. Özellikle 1940 sonrasında başlayan şiirimizin yenileşmesi hareketinde, kendine özgü bir yer bulur. Rahat anlatımı, içtenlik ve duyarlılığıyla ilgi çeken titiz bir şiir emekçisi olarak şiir dünyamıza adını yazdırır. Külebi’nin 12 şiir kitabı, ikisi anı ve düz yazı olmak üzere 14 kitabı yayımlanır sağlığında. Şiir kitapları: Adamın Biri (1946), Rüzgâr (1949) , Atatürk Kurtuluş Savaşında (1952), Yeşeren Otlar (1955) , Süt (1965) , Şiirler (1969), Türk Mavisi (1973) , Sıkıntı ve, Umut (1977) , Yangın (1980) , Bütün Şiirleri (1982) , Güz Türküleri (1991) , Bütün Şiirleri (1997) Anılarını 1986’da İçi Sevda Dolu Yolculuk’ta toplar. Şiir Her Zaman adlı düzyazı çalışması da 1985’te kitaplaşır. Cahit Külebi’ye Yeşeren Otlar adlı şiir kitabına 1955 yılında Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü verilir. 1981 Yeditepe Şiir Armağanını ise Yangın kitabıyla alır.
Cahit Külebi 20 Haziran 1997 yılında 80 yaşında aramızdan ayrılır. Ancak şiirleriyle yaşamaya, sanat ve edebiyat dünyamıza ışık saçmaya devam eder. Anısı önünde saygıyla eğiliyor, çok sevilen HİKÂYE şiiriyle onu anmak istiyorum. Işıklar içinde uyusun.
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!
Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı.
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!
Benim doğduğum köylerde
Kuzey rüzgârları eserdi,
Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
Öp biraz!
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de güzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!