Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '22

 
Kategori
Kitap
 

Camdaki Kız

 

 

Kaç gündür bu diziye daldım çıkamıyorum. Gülseren Budayıcıoğlu hikayeleri çok fazla konuşulduğu için önceden tercih etmediğim yapımlar olsa da, psikolojik analizleri izleyebilmek ve oradan aldıklarımla kendime merak duygumu besleyecek sebepler aramak adına izlemeye başladım yalan yok. Bir de Camdaki Kız hikayesinde Hayri karakteri, ciddi derecede dikkatimi çekti.

Cihangir Ceyhan. Daha önce kendisinin olduğu yapımları izlemedim. Hayri karakteri dikkatimi çekti dizide. Hatta dönen videolar ya da yapılan paylaşımlar nasıl bir karakter bu demem sebep oldu. Bir de Gülseren Budayıcıoğlu hikayesinde, Hayri karakterinin ne etkisi var diye düşündüm. O yüzden, gecede çalışıyorum zaten, bölümleri parça parça izlemeye ve araştırmaya başladım. Asıl hikayede Hayri’nin kim olduğunu görünce de ve hatta hikayeyi tetikleyenin Hayri olduğunu öğrenince de, iyice izleyen oldum. 

Bilmeyenler için bir özet. Hayri “Camdaki Kız” Nalan’ın şöförü. Sonradan aşık olacağı adam. Ve hikayede parçalanan Nalan’ı toparlasın diye Gülseren hanıma getiren kişi. Kitapta öyle anlatıyor. Yakında Psikolog Manolya karakteri Camdaki Kız hikayesinde görünürse şaşırmayın o nedenle.

Evet bu bir spoiler.

Aşk dediğimiz şey, davul bile dengi dengine hikayesi, klişesine siz de inanır mısınız? Bu hikayede Nalan’a aşık Hayri, sonradan Nalan’ın hayatının parçası Hayri olunca, hep beraber ne düşüneceğiz bilmiyorum. Gerçek hayatta da olmuş bu. Şoförü Hayri’ye aşık olan mükemmel genç kadın, sosyetenin gözdesi, ailenin bir tür tutkalı ve annesinin en büyük sırrı Nalan’ın yolculuğu neden etkiledi ekrana çıkınca bizi?

Biliyor musunuz, kadınların sorunları statü ne olursa olsun değişmiyor.

Popüler dedikoduyu ve hikayenin kime ait olabileceğini söyleyenleri de okudum. Doğru ise, şu an gelinen noktada bu kadar açıklıkla kendi hikayesini ekranda izleyen Nalan ne hissediyor acaba. Travma herkes için farklı bir etki bırakıyor ne de olsa.

Nalan’ın sırrı da büyük bir şok etkisi yarattı bende.

Hayri’ye gelince. Kitaptan öğrendiğime göre, evli, iki çocuk babası, hatta iki kız, İstanbul’a çalışmaya gelmiş bir adam, çok çirkin olduğunu yazanlar da olmuş, Nalan’a aşık oluyor. Aşkını öyle benimsiyor ki, Nalan’ın evli olması da kendi evliliği de geri planda kalıyor. Hikayenin sonunda rolü “zorunlu” bir sebepten tamamlanıyor ama, hakkında yapılan tartışmalar beni sorgulamaya itti aslında.

Evli adam, evli kadına neden aşık en çok sorulan soru. Toplumsal olarak en çok sorgulanan sebep. Ama bir şey var. Bu kitap gerçek bir hikayeden uyarlama. Yaşanmış ve bitmiş bir hikayeden. Toplumsal statüde yükseklerde olan bir kadının, sevgiye ve ilgiye açlığının, şoförü ile tanıştıktan sonra, bambaşka bir hikayeye evrilmesi gerçeği de var. 

Yani ne kadar kızsak da Hayri var.

Peki, neden Feride’den başlayarak hikayeyi anlamaya çalışmıyoruz da, hikayeye bomba gibi düşmüş Hayri hakkında atıp tutuyoruz?

Feride kendi kızını istismar sebebiyle anne olurken kaybetmiş bir kadın. Bu travmayı iyileştirmek yerine Nalan’ın hayatını zehir etmiş. Nalan suçluluk duygusu ve eksiklik hissiyle büyümüş. Yetmemiş, annesi istedi diye, Sedat Koroğlu ile evlenmiş ve sonra hayatı Hayri ile tanışana kadar fazlası ile altüst olmuş. Hayri de yanlış belki ama, bir sır yüzünden, bir kadının hayatını altüst eden ailenin yanlışı ile başlayan süreci sorgulamak, aile içinde yanlışların nedenini araştırıp, annelerinin kaderini kızları yaşamasın düşüncesi ile, genç insanların hayatlarını karartmak ne kadar doğru onu sorgulamak gerekiyor.

Travma üzerine daha çok konuşabilmeliyiz artık.

Atasözlerinde, kol kırılır yen içinde kalır, diye bir söz olan bir toplumda, kadınların hikayelerini anlatırken, yanlışlar üzerine yürümek değil de, onlara bu yanlışları yaptıran ne onu konuşmak gerekiyor.

Hadi bir spoiler daha vereyim. Aile içinde ensest gibi bir gerçek var. Ensesti artık daha açık konuşabilmemiz ve buna giden yolları da görebilmemiz gerekiyor.

Ben bağımlılık danışmanıyım. Travmaların insan hayatına etkilerini sıklıkla dinliyorum. O yüzden Feride hanımın travmasını iyileştirmek yerine Nalan’ı hırpalamasını hem kabul edemiyor, hem de anlamaya çalışıyorum. Biz toplumca bazı şeyleri konuşmaya başladığımız da, kolun kırılıp yenin de içinde kalmaması gerektiğini birbirimize söyleyebiliyor olduğumuz zamanlar geldiğinde Nalan’lar olmayacak ve Hayri hayranlık duysa bile, yanlıştan yanlış doğuracak adımlar atmayacak belki de. Hayri’nin suçu aşık olmak tamam. Ama Nalan’dan daha fazlası da var. Onun durumu da sağlıklı değil. Ve biz travmayı iyileştiren konuşmalar yapmadıkça, aşk hep bahane olacak ve insanlar hata yapsalar bile, bu hatalardan çıkarılacak dersleri alamayıp, sevginin iyileştiren gücünü daha çok kaybettirecekler.

Hayri’ye yüklenmiyorum. Onun durumunu da anlıyorum. Güzellik göz kamaştırıyor belki. Kırılgan bir kadına sahip çıkma duygusu da. Samimiyeti güzel. Ama sorgulamak da gerekiyor onu. Şimdi Nalan’da ona bir şeyler hissetmeye başladı. Yeni bölümler ne getirir bilmiyorum ama, iyi şeyler izlenmeyeceği garanti. Bakalım neler konuşulacak haklarında. Uzun bir maraton bekliyor izleyenleri. 

Gülseren hanıma haksızlık ettiğimi biliyorum. Yazdığı hikayeler yaşadıklarından çıkma. Bazen şunu da merak ettiriyor bana. Acaba o hikayeleri kurgularken yazmalı mıyım diye düşündü mü daha önce.

Bu arada Cihangir Ceyhan ile böyle bir hikayede karşıma çıkmış olsa da, takdir ettiğimi ve o iyi niyetli adam karakterini çok iyi yansıttığını söylemeliyim ayrıca.

Günlerdir Hayri üzerinden bu hikayeyi merak edip izlemem sebep o sonuçta. Ve yalan yok, güzel gülümsüyor.

Sevenleri neden böyle dediğimi anlayacaktır.

Bu arada bu hikayeden yola çıkarak bir kitabı okumaya karar verdim. Ensest ile ilgili. Okuma yapabilirsem, hakkında yazarım.

 

Yazıyla ilgili fikirlerinizi bekliyorum.

Sevgi ve selamlarımla. 

 

 
Toplam blog
: 48
: 89
Kayıt tarihi
: 11.01.21
 
 

Profesyonel Koç Bağımlılık Danışmanı Sosyolog Yazar Latin Amerika Çalışmaları Uzmanı Analog Fotoğ..