Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '08

 
Kategori
Sinema
 

Can Dündar ve Mustafa Filmi

Can Dündar ve Mustafa Filmi
 

BİR ATATÜRK BELGESELİ


Can Dündar’ın Mustafa Adlı filmini izledik.

Değişik çevrelerden birçok övgü dinledik bu belgesel üzerine.

Özellikle TV kanalları hiç durmadı.

Filmi izleyenlere mikrofonlar uzatıldı, söyleşiler yapıldı.

Mustafa’yı izleyen hemen herkes çok duygulanmış. Gözyaşlarını tutamamışlar.

İnsan Atatürk herkesi ağlatmış. Öyle bir Atatürk anlatılmış ki filmde… Atatürk de böyle mi anlatılırmış… İnanılmaz!

Siz hala filmi görmediniz mi? Mutlaka görmelisiniz. Hadi sinemaya…

Bir bilet de siz alın Atatürk filmi için…

Filmin yapımcıları bu belgesel için çok para harcadı. Üstelik konu Atatürk…

Atatürkümüz… Hepimiz Atatürk ü seviyoruz.

Hele de bu dönemde…

Atatürk’e ne çok ihtiyacımız var.

Haydi Atatürkçüler! Durmayın! Çocuklarınızla birlikte sinemanın yolunu tutun.

Bakın, Sayın Dündar ne kadar güzel, ne kadar şahane bir Atatürk belgeseli çekmiş.

Sayın Dündar’ı seviyoruz. Şair adamdır. Şiir gibi yazar, şiir gibi konuşur. Yumuşak yüzlüdür. Yaptığı belgeselleri biliyoruz. TV’lerde izledik. Evet, Can Dündar belgesel yaparsa güzel yapar.

Yine bir belgesel yapmış. Bu kez TV de değil, sinemalarda gösterilecek bu belgesel.

Artık o da uyandı.

Bir TV kanalında, herkese bedava belgesel… Var mı öyle… O devirler kapandı.

Artık bireyin, sınırsız sömürüldüğü bir çağda yaşıyoruz.

Vahşice sömürüldüğümüz, kandırıldığımız bir çağ bu…

Medya, sömürü odaklarının elinde şekilleniyor. Her neyse…

Belgeseli izledik.

Karşımızda zavallı bir Atatürk var.

Çocukluğunda mutsuz, gençliğinde mutsuz. Savaş yapıyor, ülke kuruyor yine mutsuz. Dolma Bahçeye yerleşiyor yine mutsuz, yat alıyorlar, kat alıyorlar yine mutsuz. Bari içeyim de vakit geçsin diyor. İçiyor, yine mutsuz.

Yani hep mutsuz, hep sıkılan bir Atatürk.

Ebetteki Atatürk de insandı ve acılar yaşamıştı.

Hayat bu konuda kimseye torpil geçmez. Hepimizin hayatında acılar vardır.

Sadece acılarını ele alırsanız, insanı iyi tarif etmiş olmazsınız.

Atatürk de bu belgeselde çok iyi tarif edilmemiş.

Üstelik de bir sürü tarihsel hata yapılmış. Turgut Özakman bu hataları çok güzel anlattı.

Atatürk’le ilgili bir film çekilmiş ve Turgut Özakman’a bir şey danışılmamış.

Bu da gerçekten çok ilginç…

Atatürk’ün manevi kızına bile Atatürk sorulmamış.

Şimdi diyelim ki Fidel Kastro ile ilgili bir film yapacağız.

Fidel amcamızın bir sürü yalnızlıkları vardır. Bütün kameraları buraya odaklarsanız Fidel Kasro’yu anlatmış olmazsınız.

Yine ortada bir Kastro olur, ancak bu Kastro’nun kimseye bir faydası olmaz.

Adamın kendine faydası yok ki başkasına olsun.

Böyle bir filme bakan gençler ne düşünecek?

Bakın işte, Atatürk’ün haleni görüyorsunuz.

Onca savaş yaptı, ülke kurdu da ne oldu?

Yalnızlıktan geberiyor.

Sakın siz yalnız kalmayın, büyük davalar peşinde koşmayın.

Yiyin için, yaşamanıza bakın!

Atatürk’ün hayatı size ders olsun!

Atatürk böyle anlatılmamalıdır.

Hele de böyle bir dönemde böyle bir Atatürk’e bu ülkenin ihtiyacı yok.

Haksızlığa direnen güçlü bir Atatürk’e ihtiyacımız var bizim.

Özellikle de gençlerimizin.

Gençlerimize Atatürk’ün mücadeleci kişiliği anlatılmalı ve bu kişilik gençlerimize rehber olmalı.

Yatağında yalnız, çürüyen bir Atatürk değil, haksız dünyaya ve haksız yöneticilere kafa tutan, dirençli bir Atatürk lazım bize.

Çünkü gerçek Atatürk böyle biridir.

 
Toplam blog
: 9
: 1288
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Yusuf Solmaz, 1964 yılında Yozgat'ta doğdu. İlk,orta ve lise eğitimini burada tamamladı. 1984 yılınd..