Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

26 Ağustos '07

 
Kategori
Anılar
 

Canavarın Çığlıkları

Canavarın Çığlıkları
 

Güzel bir yaz günü, güneş pırıl pırıl, deniz hafif kıpırtılı ve ben malum sandalımla denizdeyim. Bu sefer nüfus kalabalık, yanımda beş ( Zekai - Zeki - Yalçın - Ömer - İskender ) mahalle arkadaşım var. Bugün balık tutmak yok, sadece yüzüyoruz birde motorsuz olduğumuzdan iman gücüyle, kürek çekip geziyoruz.

Beykoz - Yalıköy arası turlarken oralar bize dar gelmiş olmalı ki " haydi karşıya geçelim " dedik. Gemi trafiğini kontrol ederek start aldık ve salimen karşı yakaya ulaştık. Laf aramızda ve övünmek gibi olmasın, iyi kürek çekerim. Neysee artık Tarabya kıyılarındaydık. Sahile yanaştım, üç arkadaş çıkıp içecek birşeyler almaya gittiler. Bu arada bir yunus balığı gördük ileride. Yanına çektim kürekleri ama artık yaşamadığını gördük. Az sonra arkadaşlarda dönüş yaptılar. Zaten oralara yabancıydılar, iltica etmeleri mümkün değildi. Bence vakit tamamdı " yavaş yavaş dönelim artık " dedim.

Az ileride su üzerinde, yüzen bir cisim gördü Zekai ve yanaşıp aldık. Bildiğimiz limon kasasının, kare şeklinde kenar parçasıydı bulunan. Denizde bulunduyaa ganimet oldu birden ve o Zekai' nindi. Ama ne ganimetti birader, alt tarafı ve dahi üst tarafı bildiğimiz dördüncü element tahtaydı işte. İskender tutturdu " bunu ne yapacaksın, atalım gitsin " diye. Zekai inat etti " hayır dursun, hadi atta göreyim " diye. Atarım, atamazsın muhabbetine bizde İskender' e gaz vererek katıldık. " At lan att birşey olmaz " dememizle gazı alan İskender, ganimeti deniz ortasında attı. Zekai tutturdu " attığın gibi alacaksın şimdi " diye, İskender inat etti " alamam denizin ortasındayız " diye. Biz gazcılar hemen devreye girdik, İskender' e " adamın malı kardeşim, istiyor madem alacaksın " dedik.

İskender çaresiz denize atladığında tahta, 10 metre gerimizde kalmıştı bile. Yüzerek gitti, ganimeti aldı, aramızda üç metre mesafe kalmıştı ki bende hareket etmeye başladım. O geldikçe ben de usul usul kürek çekiyor, aramızdaki mesafeyi koruyordum.

Biz böyle çocukça eğlenirken ( tabi birimiz hariç, zira onun pek eğlendiği söylenemez ), bir canavar ( gemi düdüğü ) sesiyle irkildik ve denizin ortasında olduğumuzu hatırladık. Kafamı çevirdiğimde 100 m. kadar uzağımızda bir şilebin süratle üzerimize geldiğini gördüm. Üstelik geminin tam da yolunun üzerinde duruyorduk. Biz saf saf oynaşırken, boş olan deniz yolunda bu şilep atağa kalkmış, son düzlüğede girmiş, artık bizi göğüslemeye geliyordu. Kaçamazdık, İskender sudaydı. Hemen kürekleri sia - geri yaptım. En büyük avantajımız benim sağlam kürekçi olmam ve sandalımında 5.60 metre olmasına rağmen tam bir kürek sandalı olmasıydı.

İskender' e yaklaşırken direktif vermeye başlamıştım bile. " İki kişi en kısa sürede çekip içeri alacaksınız İskender' i " dedim. Zira yüzen araçta suya temas eden her şey fren gibi hız keserdi. Diğer iki arkadaşada " benim önüme geçin, ben çekerken her biriniz bir küreğe takviye yapacaksınız " dedim. İskender' e beş saniyede ulaştım ama yorulmuştu, fazla gücü yoktu. Kahretsin ki bizde en kilolu adamı denize atma gafletinde bulunmuştuk. Arkadaşlar bir türlü alamıyorlardı İskender' i sudan. Biz bu denizden neler çekmiştik fakat şimdi bir İskender' i çekip çıkaramıyorduk. Bu esnada şileple mesafe 50 metreye düşmüştü ve canavarın çığlıkları olabildiğince sıklaşmıştı. Ben küreklere asılıyorum, iki kişi önümde küreklere dayanıyor ama İskender sudan çıkamadığından takoz oluyor, yol alamıyorduk. Nihayet arkadaşlar sudaki saframızı içeri aldılar ve benim sandal, buz üzerindeki patenci gibi denizde kaymaya başladı. Mesafe daraldı ama bizde yol almaya başlamıştık artık. Şilebin burun hizasını kurtardık lakin bu geminin genişliği var, pervane çekim sahası var, iyice asıldık küreklere üç kişi.

Ben ve beş arkadaşım birde yusuflar, hep beraber derin bir ohh çektiğimizde şilep, 5 - 6 metre arkamızdan, renkli bir yüzen duvar edasıyla, suları yardırarak geçiyordu. Kaptan son ve uzun bir canavar daha asıldı...Voooooottt! Anlamıştık demek istediğini ve yapıştırdık cevabını: Bizdee seniiiiiiinnn.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..