Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

21 Nisan '22

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Cebim Kapandı

 
BİR SÜRELİĞİNE TELEFONSUZ KALDIM 
 
ZATEN KULLANMAKTAN BIKMIŞTIM
 
Ezberimden silinmeyen nadir rakamlardan biri de cep telefonu numaramdı. 19 seneyi aşkın zamandır, 
 
dost düşman herkesler de cep telefon numaramı öğrenmişlerdi. Pek çok insan ezbere biliyordu.
 
Zırt pırt gerekli, gereksiz kişilerce aranıyor olsam da değiştirmeyi hiç düşünmemiştim. Sanki benimle özleşmişti. 
 
Cep telefon numaram kolay ve akılda kalıcı rakamların, birbiri ardına sıralanmasından oluşuyordu. 
 
Hiç tanımadıklarım bile bir söylememle sanki akıllarına kazıyordu. Artık maalesef o rakamlarla benim bir ilgim yok.
 
Güzel ülkemin pek çok alandaki sinir bozucu sistemlerinden biri de telefon hatlarında cirit atıyor. 19  yıl evvelinden aldığım bir hattın, 
 
aslında benim olmadığını duyup şaşırıyorum. Seneler sonra o hattın tapusunun başkasına ait olduğunu öğreniyorum.
 
Akşamın geceye yaklaştığı bir vaktinde apansız, korkutucu sesli biri arıyor ve:
 
 "Kullandığınız bu hat benim, şöyle böyle olmazsa numaramı iptal ettireceğim!" diyerek, sert sesle bağırarak konuşuyor. 
 
Gecenin geç vaktinde aramasını da dikkate alarak, o kişiyi telefonla dolandırıcılık yapanlardan biri sanıyorum ve adamı resmen tersliyorum. 
 
Gürlemesini dikkate almıyorum. Zira konuşmalarını hayra yormuyorum.
 
Fakat az sonra hattımın ulaşılmaz olduğunu öğreniyorum. Konuyu uzun uğraşlar sonucu neticelendiriyorum. 
 
Ev telefonumdan ve diğer başka bir numaradan araştırma yapıyorum. Kulağımı tırmalayan bir fon müziği eşliğinde uzun süreli tanıtımlar dinliyorum. 
 
Sonra, bıktırıcı yayın başlıyor. "Falancayı arıyorsanız, şu tuşa, filancayı arıyorsanız bu tuşa basın, yoksa feşmekana bağlayacağız. 
 
Siz müzik dinleyin biz de paraları kapalım" teraneleri sonucu, konuyu bağladıkları ilgililere ilettiğimde, bir de ne öğreneyim. 
 
19 sene önce ki telefon hattı dağıtımı yapan firma, aynı hattı hem bana, hem başkasına satmış. Ama önce o zat benim numaramı tapularcasına kapmış. 
 
Lakin hattını yeniden bayiye mi vermiş, bayi mi bir hattı iki kişiye satmış, bilemedim neymiş de n'olmuş. 
 
Karşı hattan anlatılanları anlamakta zorlandım doğrusu. Burada benim günahım ne, ona kafa yoramadım.
 
Cırıltılar arasındaki hanım sesinin ifade edişine göre; o başkası gelmiş, parası oranında hat hakkını almış, sonra da kullanma yapmamış. 
 
Yani kendisi başka numaralarda aldığından, bana satılan hattı bu güne kadar kullanma ihtiyacı hissetmemiş. Dolayısıyla bayide kullanılmayan hattı tekrardan bana satmış.
 
"Olmaz" demeyin, oldu bile. Hattı benden önce alan adamın aklına esmiş, gecenin karanlığında üşenmemiş, beni aramış. 
 
Adam tutturdu "bu hat benim, kullanma hakkını geri almak istersen şu kadar lira vereceksin" filan falan diyor. Vay fırsatçı vay!
 
Bu zor günlerin geleceğini biliyor gibi, vakti zamanında hatta yatırım yapmış, şimdi yaşantısını benden alacağı paralarla kolaylaştırmak istiyor. 
 
Uyanığa bakın siz! "Paran var mı yok mu," demiyor. "Şu kadar binliği sayarsan numaralar ebediyen senindir" diyor. Ebediyen telefon olurmuş gibi.
 
İstediği para bir yıllık emekli maaşım; haybeden ona vereceğim, ben sonra acıktıkça telefon mu dişleyeceğim?
 
Bu haltı yiyen firmada kendini sağlam yere atmış, konuyu umursamıyor. Yani mani, kılıfı uyduruyor. Yahnisi yanisi şu, cüce devle yatmış. Sırtına sağlamlık kapmış. 
 
Bıktım bu ülkemin haksızlık dolu sistemleriyle ve o sistemlerden faydalanmaya çalışan uyanıklarından.
 
Başıma gelen her şeyde bir ders; düz giden her yolda bir terslik. 
 
Asla sebebi ben değilim. Ben telefon bayine hat alırken istediği fiyatı vermiş, 
 
belgemi ve hattımı teslim alarak, sonrada verdiği hattı telefonuma takıp senelerce kullanmıştım. 
 
O günlerde "Yeni telefon numaram" diyerek herkeslere bildiri yapmıştım. 
 
Şimdi ne olacak, o günlerde 19 sene sonrasında böyle olacağını nereden bilebilirdim?
 
MÜBAREK ZAMAN SÜRECİNDE OLACAK ŞEY Mİ?
 
Bir yandan da emekli olduğum kurum, memleketimin belediyesi yıllar öncesinden bir konudan takmış. Yaşam hakkımı kısıtlarcasına uğraşır durur.
 
Hayır olsun. Bir süredir hayatım bu şekil, ummadığım anda ummadığım vakalar. 
 
Ufak tefek konular bazen en olmadık zamanda canımın bungunluğunu yakalar. 
 
Güzel bak, güzel yaşa demişler. Lakin hep böyle olmuyor, olamıyor, oldurmuyorlar. 
 
Sonunda beni telefondan da soğuttular ya, daha ne diyeyim?
 
İçime bir kurt düştüğü zaman "üstüne düşme, bırak herkes kendi nasibi kadar yesin," diyebilenlerdenim. 
 
Yeri geldiğinde minnet bile ederim ayağıma takılan taşa. Ama artık usandım, fırsatçı kişilerle ve bozuk sistemlerle uğraşmaktan yoruldum. 
 
Alsın başlarına çalsınlar hatlarını, bana haklarımı versinler yeter.
 
Bir süre yeni hat da almayacağım, cep telefonu da kullanmayacağım biline. Dosta düşmana duyurula!
 
Bizim bölgede cep telefonunu ilk kullananlardanım. Ta 1996 senesinin ilk aylarından beri, yarım asra yakın zamandır kullanıyorum, desem abartmış olmam.
 
Cep telefonunun ülkemize ilk giriverdiği günlerde, belediye de görevliyim o vakitler. Başkanın danışmanı ve basın müşaviri sıfatıyla.
 
Başkanla hızlı iletişim kurmak amacıyla edinmiştim. Zira onda vardı. Bende de olmalıydı. İş icabıydı evvelden, sonra vazgeçilmezimiz oldu.
 
Ama her şeyin bir sonu vardır. 26 sene içerisinde bir kaç telefon ve sadece bir numara değişikliği yapmıştım. 
 
Telefon değişikliklerim, kapkaça uğramamdan ve birilerine hediye olarak vermemden oldu. Numaramsa, böyle mecburiyetten; ne yapalım sağlık olsun.
 
Vefalı oluşumu ben her konuda sergilerim, ama ülkemin kemikleşmiş sistemlerine bazen gücüm zayıf kalıyor. İnsan ömrü gereksiz uğraşılarla yoruluyor, mahvoluyor.
 
Görelim bundan sonrası için Mevla'm neyler, neylerse güzel eyler.
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..