Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cehalet mutluluk mudur?

Cehalet mutluluk mudur?
 

Çılgın bir dünyada yaşıyoruz. Geriye dönüp nereden nereye geldiğimize baktığımızda bilimin geldiği nokta şaşırtıcı. Aslen bir hukukçu olarak gün içerisinde, araştırma amaçlı olarak sayfalarca eski kaynağı okuyorum; 1928 den kalma borçlar hukuku kitaplarından 50 lerin ceza kitaplarına. Bugün milisaniyeler içerisinde dünyanın öbür ucuna binlerce safya evrakı yollayabilirken kitaplar bana telgraftan bahsediyor ya da düşünün İstanbul’dan Ankara’ya bir telefon görüşmesi yapabilmek için sıraya girip saatlerce beklediğimiz günler çokta uzakta değil! 

Benim aklımı asıl kurcalayan soru, bilim/teknoloji bukadar ilerlemişken, biz insanlar toplayıcı/avcı atalarımızdan ne kadar uzaklaşabildik? Belkide sorulması gereken asıl soru hiç ilerleme kaydedebildik mi olmalı. 

Hayatım boyunca "iyi insan/vatandaş" kalıpları içerisinde yaşadım küçüklerimi sevdim büyüklerimi saydım, çimlere basmadım, sokağa çöp atmadım, insanlara karşı saygılı oldum, ortamlar gerilince alttan aldım vs vs, şayet büyük şehirde toplum baskısı altında yaşayan ortalama veya üstü bir eğitime, sabit bir işe sahip bir insan iseniz aslen sizde benden çok farklı değilsiniz. Modern şehir yaşamı, bu sözde gelişmişlik bizi pasif agresifliğe itiyor. Eminim ki hepiniz gün içerisinde bir çok şeyle karşılaşıyorsunuz, çoğu zaman bir şeyler söylemek hatta haykırmak istiyorsunuz ancak olay çıkaran adam olmamak için içinize atıyorsunuz belki de bazılarınız hiç umursamıyor ama aranızda benim gibi içi içini yiyen" sıraya kaynak yapma lan!!!" demek isteyip neyse başım belaya girmesin diyen bir çoklarınız var. 

Biz bu metropol yaşamının daha başındayız, biz giderken geri dönenler var. Örneğin akşam haberlerinde görürsünüz "Amerika’da kafayı yiyen adam işyerine daldı ve çalışma arkadaşlarını tüfekle vurdu" bu aslında insanın içinde biriken öfkenin artık taşıp dışa vurmasından başka Bir şey değil. Biz yurdum insanı olark gelenek ve göreneklerimizin bize dikte ettiği şekilde başka yöne bakmayı tercih ediyoruz ve ancak toplu halde bulunduğumuz taktirde bu seferde çılkını çıkartarak tepki koyuyoruz. Bütün kasabanın bildiği tecavüz olayına herkesin seyirci kalıp en sonunda iş ortaya çıkınca cümbür cemaat linçe gidilmesinin nedeni bu. 

Ortalama bir iyi insan (ki bence ezik demek daha doğru) olan ben, bir aydınlanma yaşadım. Her şey bir devlet dairesinde yaşadığım halde ölüm belgesi istenmesi benzeri bir durumla karşılaşıp tam 35 dakika boyunca yaşadığım için bir ölüm belgesine sahip olamayacağımı anlatmaya çalışmamla başladı. Herkesin bardağı taşıran son damla dediğini duymuşsunuzdur ama benim için gerçekten bardağı taşıran son damlaydı, toplum tarafından ezile ezile yoğrula yoğrula şekillendirilmiş bendeniz yine iyi bir insan tribinde dişlerimi sıkarak, kıpkırmızı bir yüzle ancak kesinlikle memurla kapışmadan olay yerini terk ettim. 

Dışarıda beni bekleyen arkadaşıma 30 saniye içinde kapıdan çıkıyorum dememe rağmen, benim işim çıktı diyerek, beni beklemeden gitmesi ve ben seni 20 dakika sonra gelir alırım demesiyle Pandora’nın kutusu açıldı.Olay, insanın yakınındakilere daha rahat geçirebilmesinden olsa gerek; nereye gidiyorsan git ben kendi arabama yürürüm dememle son buldu.Tabiki beni tanımıyorsunuz, ben aslen 150 kiloluk bir adamım ve obez olan veya hayatının bir köşesinde fazla kilosu olmuş olanların tahmin edebileceği gibi, 150 kiloluk bir adamın sırtında 3.5 Kg lık bir laptop ile 6 km ötedeki aracına yürüyeceğini iddia etmesi cehaletin verdiği cesaretin son noktasıdır. 

Sinir deyin gaz değin inat deyin yola koyuldum. Üç merdiven çıktığında kalp krizinin eşiğine gelen bendeniz aslında fenada ilerlememekteydim. Yavaş ama kararlı adımlarla ilerlerken, karşıdan 40 yaşlarından bir bayan gelmekteydi.3 metre enindeki kaldırımın en sağından ilerlemekte iken, telefonla konuşan ve açık bir şekilde yolun hangi tarafından yürümesi gerektiğini bilmeyen bu şahıs; vitrinleri seyretmekten önüne bakmadığı için bodoslamadan bana çarptı. Bir kez daha belirtmemde fayda var 150 kiloluk bir adam olarak ben bana çarpan nesneleri pek hissetmem ama bana çarpan nesneler beni baya bir hisseder; bu nedenle sırtımda taşıdığım laptopu da feda etmek pahasına elimden geldiğince bu çarpışmanın sorunsuz atlatılması için çabaladım. Ey okur bu benim iyi insan modunda yaptığım son harekettir. Bütün çabalarıma ve herhangi bir kusurum bulunmamasına rağmen hatunun bana pis pis bakıp bir şeyler söylemesiyle, zaten gazı almış bendeniz hayatımda ilk kez birine karşı durup aynı seviyesizlikle cevap verdim. Bu durum benim " karta kaçmışsın hala yolun hangi tarafında yürümen gerektiğini öğrenememişsin" demem ve kadının korku içerisinde bir dükkâna kaçmasıyla son buldu 

Hayatta her şeyin bir ilki vardır ve ben 30 yaşımdan sonra ilk defa bana karşı yapılan açık bir haksızlığa karşı durmayı becerdim. Olayın verdiği adrenalin atağı ile belki de ilk defa kendimi gerçekten hayatta hissettim. Tabi bu olayın bir yan etkisi oldu. Hayatta her güzel şeyin olduğu gibi bununda tatsız bir yanı var, öyle bir tatmin duygusu ile doluyorsunuz ki resmen bunu arar hale geliyorsunuz biranda bütün kötülüklere, haksızlıklara, dallamalıklara karşı duruma ihtiyacı hissediyorsunuz. 

Son derece salakça olan 6 km lik yolculuğum otoparka ulaşmam ile son buldu, arabamı aldım yola çıktım aradan 30 saniye geçmeden, yolda bir minibüs biranda önüme kırdı ve refleks olarak kornaya basmam sonucunda önce camdan elini sonra kafasını çıkartarak Bir şeyler saydırmaya başladı. Diyorum ya zaten gazı almışım vücutta had safhada adrenalin var, her geçen saniye daha da cehaletin verdiği cesaret ile hareket eden benim bu sefer aradan inip minibüsçüye "bugün elimde kalan ne ilk ne son adam olursun" deme ve minibüsçünün affet abi deyip yoluna devam etmesiyle cahil cesaretli ben, hergün rastladığım ama olay çıkmasın diye sineye çektiğin durumlar karşısında bir puan daha kazandım. 

Kazandığım bu yeni ruh haliyle birkaç gün daha geçti bu sefer oturduğum sokakta bulunan 3 aylık bir yavru köpeğe yiyecek bir şeyler çıkartmam ile hayat sahalarında yeni bir maç ile karşılaştım. İnsan doğasını daha anlayamamış yavru köpeğin bulunduğu muhitin açıkça ağır abisi olarak takılan bir şahsın üzerine doğru onu seveceği inancıyla hareketlenmesi , ağır abinin avuç içi kadar hayvandan tırsıp neredeyse yanındaki bayanın kucağına atlaması daha sonra da erkekliğine yediremeyip havana tekme atmaya kalkmasıyla maç başladı. Her hıyarım var diyene tuzla koşan bendenizin arkadaşım ne yapıyorsun demem ile karşı taraftan senin de köpeğinde taaaa ...... şeklinde bir cevap vermesi ile olayın rengi belli oldu.150 kiloluk cüssem ile gel lan buraya narasıyla ağır abinin üstüne koşunca, aslında ağır abinin son derece başarılı bir 100 metre sprinteri olduğunu fark ettim ve hayvanlar aleminde ki cüsse avantajımın varlığından mesut bir şekilde evimin yolunu tuttum. 

Ve son perde, gecenin 11 inde sokakta insanların anneleri ve değişik seks pozisyonları içeren nağralar atarak ilerleyen iki tipin karşısına çıkıp sessiz olmalarını istememle açıldı. Seni burada deşeriz deyip bıçak çekmeleriyle gelişen olay, vücuduma biranda yüklenen adrenalinin ve büyük oranda sonsuz cehaletimin etkisiyle sapla lan diyerek adamların üstüne doğru hareketlenmem ile birlikte bu arkadaşlarında ağır abi ile aynı atletizm ekibine kayıtlı oldukları ortaya çıktı. 

 

Ey okuyucu, benim sonum iyi mi? Bence kesinlikle değil ama o güne kadar örnek vatandaş olup kendimi yiyeceğime cahilce yaşayıp mutlu olmak daha iyi gibi. Amerikalıların dediği gibi cehalet mutluluktur. 

 

 
Toplam blog
: 16
: 635
Kayıt tarihi
: 24.03.10
 
 

Boş Adam;hiçbir şey hakkında her şeyi paylaşan insan. Gündelik yaşamda karşılaştığınız sinir bozucu ..