Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

Cehaletin sonu

Cehaletin sonu
 

Bir insanın değeri ürettiği değerler toplamı kadardır. İçimden gelip yazdığım bu cümle bir başkasının olabilir. Okuduğum bir yerden aklımda kalmış olabilir. Veya tamamen bana ait de olabilir. Tam olarak bilemiyorum. Bildiğim şey ise insanın insan olması için bilmesi gerektiğidir. Az bilmek az değer üretebilmek anlamına gelir ki, teknolojik yaşamın dünyaya egemen olduğu şu devirde suyun üzerinde kalabilmek için yetmez. Hangi işi yapıyorsak yapalım, ne tür bir değer üretiyorsak üretelim, en iyisini yapmak için çalışmak öğrenmek zorundayız. 

Çağımızda cahillik affedilmeyen bir suç durumuna gelmiştir. Senin cahil olduğunu gören herkes, her kurum kullanmaya çalışır ve kullanırda. Başta, yönetimini seçemezsin. Nietzsche’nin dediği gibi “Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır.” Cehalet, yeterince üretememek, insanın kendinde öz güven oluşmasını da engeller. O zaman hiçbir şeyi sorgulayamaz. Bu konuyu kendi ülkemizden bir örnekle açalım. 

Seçimde oyların %47 sini almış bir parti, meclis çoğunluğunun %65 ini elde ediyor. Bu son derece çarpık bir sistemdir. Az bir kesimin dışında bu sistemi kimsenin sorguladığı da görülmemiştir. Hal böyle olunca da, iktidarı ele geçirenler tamamen keyfi bir yönetimi sergileyebilirler. İktidarda hangi partinin olduğu hiç önemli değildir. Sonuçta sistem çarpıktır ve düzeltmeye de kimsenin niyeti yoktur. 

Bir başka garabet de “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” cümlesindedir. Başını dik tutacak kadar değer üretemeyen cahil insan dört veya beş yılda bir sandık başına gidip oy kullanınca egemenliğin kendine ait olduğunu sanır. Oysa durum hiçde onun düşündüğü gibi değildir. Hatta bırakın kendini, egemenlik onun seçtiğini sandığı parlamentoda bile değildir. Şurası gerçektir ki birçok değersiz bir araya gelince seçecekleri de değerli olmayacaktır. İşte bu yeterli değere sahip olmayan insan gurubunun oluşturduğu parlamentoda lider sultası egemen olur. O lider de iç veya dış, kimden veya kimlerden etkileniyorsa onların yoluna girer. Kendini seçenler umurunda bile değildir. 

Yine bizden bir örnek verelim. Hatırlanacaktır, 2002 seçimlerinin propoganda konuşmalarında Sayın Erdoğan’ın dilinden düşmeyen bir vaat “İktidar olduğumuz an dokunulmazlıkları kaldıracağız” idi. Seçim sonucunda %34 ile iktidar oldular. Muhalefetin sürekli uyarılarına rağmen seçmene verdikleri sözü tutmadılar. Tam tersi bir anlamda da dokunulmazlık zırhlarını kalınlaştırmak için ne gerekirse yaptılar. 

Bu durumda cehaletin pençesinde olmayan akıllı, değer üreten ve başını dik tutan seçmenin yapacağı iş bir dahaki seçimlerde oy vermeyerek cezalandırmaktı. Oysa hep biliyoruz ki seçimlerden oyunu ciddi biçimde arttırarak çıktı AKP. 

Bu şu anlama geliyordu. AKP ye oy verenler kendilerine verdiği sözü yerine getirmeyenleri yani kendilerini aldatanları seviyordu. Eh artık ilişkileri okyanus ötesinde aramak AKP için son derece normal olmuştu. Hatta onların ülkemiz üzerindeki planlarını tatbik etmelerine ses çıkarmayabilirdi de. 

Referandumdaki oy dağılımı da bize aynı sonucu veriyor. 

Eğitim durumuna göre referandum tercihi: 

% Evet Hayır 

Üniversite 41, 7 58, 3 

Yüksek okul 41, 4 58, 6 

Lise 47, 9 52, 1 

İlköğretim mezunu 47, 9 52, 1 

İlkokul 62, 0 38, 0 

Mezuniyeti yok 65, 1 34, 9 

Yazımızı Kuranın ilk ayeti ile bitirelim. “Allahın emri ile oku” 

İzmir, 2011-01-10 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..