- Kategori
- Yurtiçi Tatil
Çengeller Köyü (1)

köyümüzün uzaktan görünümü
Çengeller Köyü; sıradan bir Anadolu köyüdür. Bana göre ise, cennet Anadolu'nun milyonlarca düş bahçesinden yalnızca birisidir.
Bilecik ilinin Gölpazarı ilçesine bağlı, bu küçük ve sıradan Anadolu köyü; kurtuluş savaşlarına bile boyun eğmemiş olmasına rağmen göç denen illet onun da boynunu bükmeye yetmiştir. Çocukluğumda 40-50 öğrencinin okuduğu, bahçesinde keyifle oyunların oynandığı okul, öğrenci yokluğu nedeni ile kapanmıştır.
Köyümüz eski canlılığını yitirmiş olsa da güzelliği her geçen gün katlanarak artmaktadır. İçinde yaşayan insanların şehre göç etmesi ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin azalması ormanlık alanlarının artmasına neden olmuştur. İşte düşlerin başladığı nokta da tam burasıdır.
Düş bahçesine ilk adımı attığınızda ayağınız toprağa değer. Yürürken toprak zeminde yürürsünüz. Oturmak isterseniz çimenlerin üzerine oturursunuz. Güneşten bunaldınız diyelim, bir ağacın gölgesine seriliverirsiniz.
Duyacağınız yegâne gürültünün nedeni kuşlar ve rüzgârdır. İlkbaharda yavruları yumurtadan çıkan kuşlar, ahenkle cıvıldaşır ve siz ancak bunu duyabilirsiniz. Ya da köye doğru hızla esen rüzgâr, dağın yamacındaki ağaçlara çarptığında çıkan sesi duyabilirsiniz.
İlkbaharda kokusu harman olan yüzlerce çeşit çiçek, bahçelere doğru yürürken içinize dolan ve kokusuna doyamayacağınız kekik otu ve gelincik çiçeği, yağmur yağdığında bir başka kokan toprak ve kışın da kokusuyla köyü saran dağların yamaçlarındaki çam ağaçları bağımlılık yapar insanda.
Güneşin gülüşü içinize iyice işlediğinde çeşmesine yanaşıp içtiğiniz buz gibi suyu, yemişleri olunca dalından koparacağınız bal kokulu yemişi ve bağında sallanan salkım salkım beylercesi düşlerin gerçeğe dönüşünden başka bir şey değildir.
Terleyen bedeninize sarılan rüzgârın sizi bırakıp da ağaçlarla kucaklaşarak ilerlemesini izlemek ve ardında bıraktığını dinlemekse başka keyiftir.
Burası Anadolu’dur. Zaman zaman kırgınlıkları olsa da büyük şehirlerdeki yozlaşma ve kirlenme henüz bu düş bahçesine girememiştir.
Düş bahçesinin insanları hâla büyük emeklerle toprağı işler ve onun vefası ile ödüllerini alırlar. Bazen toprak bir lokmayı esirgese bile onlar toprağı severler. Yaprakları kuruyup meyvesi dökülse de hatta meyve vermese de onlar ağacı da severler. Sel olup yollara dolsa bile yağmuru da severler. Kar yağdığında yolları kapanıp günlerce açılmasa da kış mevsiminin nimet demek olduğunu da bilir ve asla nankörlük etmezler.
Elleri nasırlı bu insanlar yani Atatürk’ün ifadesiyle “bu milletin efendileri” düş bahçesinin neferleridir.
Sıradan bir köy, işte böyle düş bahçesi oluveriyor.
Anadolu kültürü ve köy lezzetine uzanan diğer yazılarımda görüşmek üzere.