Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Ocak '12

 
Kategori
Felsefe
 

Cennet algısı 11

11-]Bu iki alan; nesnel ve öznel alan; kutsal totemi olanın buyurması ile meşru olmuştu. İşte tüm gelecek zamanın insan anlamalı, seçme ayıklama bağıntısı; toplumsa ve sosyal genelin tutum laması olacaklar bu kutsal totemi izah ve buyurmalardan ortaya çıkacaktı. Ezen ezilen ikizleşmesinin, olup bitecek tüm süreçlerinin sindirtilmesi, bu kutsal totemi belirtmelerle olacaktı. İnsanlık bu kabil  medarı (Bir şeyin, bir şeye göre döneceği yer; etrafında hareket edilen nokta) gerekten olmanın inanmaları; giderekten dini sistem olgularına dönüşmek zorundaydılar.

 

Bir yandan cennettin huzur veren yaşanmış anıları, bir yandan kan ter ve zorlukların hemcinsine başat olur egemen eşmesinin cazibesi vardı. Yine diğer yandan da sonraki kuşaklara bunların tasımsa olurla aktarımları vardı. Cennet, eşitsiz yaşamın; insan bağrındaki eşitse özlemi, tutuşması olacaktı. Geçmiş imleşileşmeleriyle, artık yaradancı dinler, bu iki çelişik yaşamın ve şimdiki süren yaşamın açıklamasını yapacak ve şimdiki durumun neden sindirilir olduğunun uzlaşısını ortaya koyacaktı.

 

Yeni olan, bir cennet dışı yaşam demekti. Yepyeni bir düşünme tarzı ve yapılaşmaydı. İnsanın kendi gözünün açılmasıydı. İnsanın yaşamını bilmesiydi. Yasakla ve yasak olmayanların sınırları içinde, insan egemenliğinin belirmesiydi. Düşünmeleriniz de bu yapı ilişkilerine göre (cennet dışı yaşamınıza) doğru veya eğri olacaktı.

 

Saltık doğru düşünce yoktu, nasıl bir üretim ilişkisi içindeyseniz; ahlakınız da dininiz imanınız da öyle olacaktı. Yani saltık bir din iman da yoktu. Sonraki gelişmelerimiz, deneyden önce, bu kabil soyut totemi anlayış; olayları bunlarla kıyaslayıp anlar olmamız; bizde ilk anlama mantık kalıpları yapılmıştı. Erki elinde bulundurmakla, gücü görmüş olmanın samimiyetiyle Napolyon; bu öznel durumları şu güzel sözü ile bizlere çok iyi özetlemektedir.

 

“Devlet sürekli ve sağlam desteği ancak dinden sağlayabilir! Servet eşitsizlikleri olmadan, bir toplum var olamaz. Servet eşitsizliklerini de siz, ancak din ile yapar ve insanlara sindirtirsiniz.

Tıka basa yemekten şişmiş birinin yanında;  aç olarak öleni açıklayıp sindirten:

 - Tanrı böyle istedi, kimin zengin, kimin fakir olacağını Tanrı önceden diledi. Ancak öte dünyada iş başka olacaktır diyen, bir otorite (devlet) olmalıdır” der Napolyon Bonapart.

 

Yalınız şunu da belirteyim dini olgular deyince dini Yahudilikle, Hristiyanlıkla veya Müslümanlıkla veya yeryüzündeki hiçbir inancı tanımlıkla eşitlemeyiniz lütfen. Elbet bunlar da dinden bir yan taşırlar. Ve din olacakla dini hayatımıza katkındırlar. Ama bunlar, özel zamanların donmuş kalmış filim kareleri olma gibi bir zaman zemin belirlenimlerini de içerir olmalarıyla, üzerlerine eklenmedikçe büyümezler.

 

Oysa sizin süreklilik içinde çevresel olan her yeni etkin ilişkiyi girişmek için, seçme ayıklama; ölçme ve değerlendirme yaparsınız. Böylece biriktirmeleriniz içinde tepki tutumlarınız vardır. Biriktirmelerinizin sosyo toplumsa yapı içinde genelleşir tutum olmasının süreçti, sürekliliğiniz vardır. Siz: olan bitenle ve olmakta olanla ve olacak olan iliş kinliklerin alanındaydınız.

 

İliş kinlikler alanı: kendi şebeke ağ tipi iletilmeyle; tutumsa enformasyonlarını; periyodik ya da a periyodik olurla; sürekli bir belirme ve oluşmanın içindeydi. Bunun karşılığı olacak tepki belirmesi de sürekli oluşma içinde olmak zorundaydı. Oysa oluşmalar kutsal totemce önceden takdirle hep olmaktadır. Ama karşı tepkisi sınav edilmeniz nedeniyle, bir katlanmanın sabredişi olurla övülmüştü.

 

Yeryüzüne dek cennet algınız, sosyal ortaklaşa özgeciliğin ekmek elden su gölden oluşuydu. Bu kabil ortaklaşa olanın bir kişi-kişiler sağlayışlarıydı. Bağıl yaşam organizesiyle geride kalmış olanın eşitlikti anlayış özlemiydi. Ama cennet yaşamı hiç gelişme vermeyen, güdük bir yaşamdı. Gelişme verdiğinde de bu gelişmesi içinde her düşüşünüzde, gelişme öncesini özlem edeceğiniz bir fetişti duygunun hep geride kalacak olan bir özlemiydi.

 

Bu fetiş imge, bir kez insan gelişmesinin eşitsiz, haksız oluşlar karşısında; sığınılır bir liman, örnek gösterilir bir hedef olması, insan tahayyülüne yapışmıştı. İnsanın gelecekteki organize girişmelerini de güdüleyecek bir imleç algıydı. Sürer de olan, öznel inanmalarında temeline bu imleç algı konacaktı. Bu cennet imleci, giderek yeni katkılarıyla; insanların insani eşmesinde ve mülkiyetçi ilişkilerin hem kişisel, hem sosyal ve hem de toplumsal vicdanı olmak zorundaydı. Her değişme ve gelişme vicdani kanaatleri (sağduyu, altıncı duyu) yeniden ve yeniden biçimleyişlerle, sorumlulukların bir muhasebesi olan inançların, şekillenip yansıdığı bir doğru zemindi.

 

Her sosyal ve toplumsal gelişme organizesi, kendi altıncı duyu yansımasını bir özellik olacakla ortaya koymaktaydı. Yine sosyal birlikti ortaklaşa yaşam özgeciliğiyle; ittifaklar dönemi sonrasının mülkiyetçi girişen yaşam ilişkileri; tarihi bir kırılma noktasıydı. Bu tarihi kırılma noktası öncesiyle sonrasının bir kıyası kabil olan karşılaştırılmasıydı. Bu karşılaştırma içinde, burası tam bir sıfır nokta ölçmeli, mihenk değer alanıydı. Baştaki ortaklaşa olan sosyal özgeciliğin referanslısından doğmuş bir denetlenme ve devinme zemini oluşun; bize yansıyan inançtı kat kınlıklarıydı.

 

 Zaten başlanışta, kişiye dek mana algıları, sosyal yapıya dek cennetti birlik gücü mana algıları, üzerine bir inşaydı. Şimdiki süren sosyo toplumsa yapının, girişilen mana algıları vardı. Kişilere dek tekil mana algıları; sosyal birlikti mana algıları ve ittifak sonrasının sosyo toplumsa yaşam mana algıları da, birbiri üzerine binmesi ile insani düşünme uygarlığının da temeli, inançsal anlamalarla da denetilir olmuştu. Bağıntı çok yönlü idi. Çünkü yaşam çok yönlüydü.

 

Evet, cennet geride kalmıştı ve hep geride kalacaktı. Daima cennet olacaktı ve cennet hep özlemimizi tutuşturacaktı. Ve cennet; umudun, umutsuzluğa düştüğü yerde, bu yapının bir alternatifliği olacakla var kalacaktı. Hem de insan olmanın, insani yanını tartacaktı.

 

06.10.2011

 
Toplam blog
: 418
: 104
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

26 yıllık sınıf öğretmenliğinden sonra emekli oldu. Şiir çalışmaları ve deneme türü olan, toplum ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara