Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Çerçevelik sözler

Çerçevelik sözler
 

Aysun Kayacı


Sonunda bu da oldu.
Ak Parti' yi eleştirmeye yarayacak her yol mubah sayıldığından, manken Aysun Kayacı'nın sözleri, "kutsal metin" haline getirilerek tartışmaya açıldı. Bunun üzerinden parti hem küçümsendi, hem de eleştirildi.

Manken hanımın sarfettiği cümleleri tam olarak bilmiyorum. Hepsini okumadım, dinlemedim, dinlemek te istemiyorum. Kulağıma gelenlerle idare ediyorum. Galiba, "Ben vergi veriyorum. Benim oyumla, dağdaki çobanın oyu aynı olmamalı, " demiş.

Buraya hiç takılmıyorum. İnsan bazan, haddini aşan sözler söyleyebilir. Bunu çoğumuz yapıyoruz. Çünkü dilin kemiği yoktur. Sıkıntım bu değildir. Beni yazmaya zorlayan; sosyal, ekonomik, bilimsel, geleneksel, oransal, hatta cinsel hiç bir değeri olmayan bu sözlere, "olağanüstü" bir kıymet verilmesidir. Çizmeyi aşan bu ifadelerinden dolayı Kayacı'nın, İbn-i Haldun, Sokrates veya Fukuyama muamelesi görmesidir.

Artık Atatürk'ün, "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözünün üstüne bir çarpı koyup, onun yerine evimizin duvarına, "Benim oyum, dağdaki çobanınkinden değerlidir, " yazısını koyabiliriz. Bu mübarek cümleyi güzelce çerçeveletip meskenimizin, kıblemiz saydığınız istikametine asalım ki, sabahları kalktığımızda karşısına geçip, bir iki şükür secdesi yapabilelim. Bizi çobandan üstün tutan bu kıymetli belgenin sahibini gereği gibi kutsayabilelim. Resmini de asarsak, eminim tapınma şevkimiz bir kat daha artacaktır.

Önceki akşam Kanaltürk'te, Cevizoğlu'nun ve iki konuğunun lafı, döndürüp dolaştırıp buraya getirdiğini gördüm. Şaşırmadım desem yalan olur. Cevizoğlu, fakirliğin bir gerçeklik, yardımın da bir zaruret olduğunu anlatmaya kalkan konuğunu, arada bir hizaya sokuyordu. Çünkü konuk, bazan muhalefet yaptığını unutarak, doğru şeyler söylüyordu.

Gerçek şu ki, Ak Parti'yle, onun temsil ettiği kesime karşı beslenen olumsuz duygular, onların aleyhine olacak en absürt ve en anlamsız görüşleri bile haklı çıkarıyor. Bu da normal insanın sabrını zorluyor, dengesini bozuyor. Artık bu noktadan sonra düşünce ayrılıkları; olağan insan tasavvurları olmaktan çıkıyor, açık ve tehditkar bir düşmanlığa dönüşüyor.

Bir kesim, "anti laik" olarak kabul edilenlere karşı bileniyor ve dolduruluyor. Yandaşlarına, biteviye gerilim yükleyerek onları, zıtlaşmaya yatkın hale getiren öncüler, bir de karşı tarafa, "toplumu germeyin" demiyorlar mı; işte burada iplerimden kopuyorum. Sabrımın çerçevesinin çatladığını görüyorum. Bana bunu yaşatanların kesinlikle normalleşemeyeceklerine artık iyice inanmış bulunuyorum. Eğer bir insan hiç zorlanmadan yalan söyleyebiliyor, sözünün yanlışlığı isbatlandığında da yüzü hiç kızarmıyorsa, onu tuttuğu yoldan çeviremezsiniz.

Ceviz Kabuğu'nun takip ettiğim kısmında, çoğu izleyici mesajları Aysun Kayacı'ya arka çıkıyordu. Çünkü Aysun'un hedef zümresi olan çobanların, AKP'ye oy verdiği varsayılıyordu. Bundan sonra Kayacı'dan, terzilerin, berberlerin, balıkçıların, amelelerin, vasıfsız işçilerle diğer kesimlerin oylarının nasıl değerlendirileceği hakkında da bilgi alınmalıdır. Sonra bu görüşler, yasa haline getirilmelidir ki, bir dahaki seçimlerde, "üstün ırk" zaferini ilan edebilsin.

Kimse kusura bakmasın ve kimse alınmasın. Bu sözün böylesine rağbet görmesi, üstelik savunulması, içinde keramet vehmedilmesi idrak seviyemizin göstergesidir. Bizi birbirimize düşüren saikler işte bu düşük, sakil, değersiz ve çukur anlayışta gizlidir. Çünkü kendimizi ideolojimize kaptırdığımız zaman, akletme ve yargılama yeteneğimizi kaybediyoruz.

Yaşanan hazin bir durumdur ve aklın kullanılamadığının, ulusal erenlerin müridi olunduğunun, beynin başkalarına kiraya verildiğinin açık isbatıdır. Öyle olmasaydı manken hanımın bu sözleri, bilimsel teori gibi itibar görüp, insanları bu kadar meşgul etmezdi. Demokrasinin insana kazandırdığı değerler arasında, " benim oyum üstündür" sözünü sokuşturabileceğimiz ve ona meşruiyet kazandırabileceğimiz bir boşluk yoktur. Ya da ben göremiyorum.

Sığırların kızgınlık mevsiminde boğa, inekten başka hiç bir şeyi görmez olur. Yemeyi içmeyi bırakır. Hatta uçurumun başında eyleme kalktığında, eşiyle birlikte aşağı düşüp, canından olacağını bile farkedecek durumda değildir. Çünkü şehvetten gözü dönmüştür.

İşte hırsları sebebiyle azgın boğaya dönmüş birileri, şimdi böyle bir travma yaşıyorlar. Anayasa, hukuk, demokrasi, ekonomi, sosyal gerçeklik gibi değerleri hiç görmüyorlar. İktidarı alaşağı etmek dışında hiç bir şeye odaklanamıyorlar. Arzularını tatmin için kendileriyle beraber bizi de uçuruma doğru sürüklediklerini farkedemiyorlar. Şu "kızgınlık" dönemi bitse de kurtulsak diyorum.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..