Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '08

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Çiçekle güzelleşen bir kent...

Çiçekle güzelleşen bir kent...
 

Aliağa Belediyesi Serasından esintiler...


Yaşadığımız mahalleler semtleri; semtler de bir kenti kucaklar...

Kent de insanı sarmalar...

Eskiden evler, tek katlıyken sıcak ekmek kokuları gelirdi bahçelerinden.

Gül kokuları sarardı bedeninizi, asmalardan sarkan üzümler bile pekmez kokardı...

Komşuda pişen,bize de düşerdi...

Zaten komşunun boğazından geçmezdi ki sıcak çöreklerini paylaşmadan...

Biz,böyle mis gibi bir toplum değil miydik ?..

Şimdi evleri yüksek yaptılar ;üzümler kurudu;güller soldu...Apartman adı verdiler, yüksek beton mezarlara...

Herkes bibirine tepelerden bakar oldu...Kızgın güneşin vurduğu çimentoların gri kokuları çürüttü gülleri...

Köyümüzün ,mahallemizin bekçi amcaları vardı;pos bıyıklarıyla ...Ama cepleri şeker doluydu...Yüzleri gibi şeker...

Muhtar amcalarımız, tüm mahallenin zevk ve keder ortaklarıydı...Ramazan davulcumuz bile bir başka çalardı...

Tüm aşkları yok ettik; köşe başlarındaki çöp varilleri bile kontenjanlı...

Komşular birbirini ,kapı numaralarıyla ''damgaladılar !..''

Tüm bahçeleri kuruttuk; çocuklar komşu tarladan karpuz ''aşırma''; yan bahçeden ''çağla yolma ''zevkinden mahrum kaldılar...
.....

Aliağa'da bir köy yolunda yine çocuklar ölmüş; cenazeleri kalkıyor...Yine servis ve seyahat cinayetleri devam ediyor...

Aliağa,kan ağlıyor !.. Çocuklar,daha çiçekken soldurulmuşlar !..

Aptala tarih, tekerrür etmekten yıldı, bıktı ;ama şaşkalozlar bıkmadı...

Halbuki geçen yıl bu zamanlar yazmış ve uyarmıştık. Servis araçları kontrol edilsin; bakımları tam yapılsın diye !..

Çocuklara kıymaya devam ediyorlar,şehir canavarları...
........

Güzel şeyler düşünmek ve yazmak istiyorum...''

Okul bahçelerinden çocuk şarkıları geliyor...Minik dudaklardan...

Yaşadığım kentte tozlu yollar onarılıyor...Sinekli bahçeleri, güller kaplamış şimdi...Kaldırımlar artık pembe renkli...

Çocuklar, boyalı salıncaklarda uçarcasına sallanıyorlar...Renkli bayraklar gibiler...

Yollarda palmiyeler bizleri selamlıyor...Saf saf dizilmiş selvi boylu güzeller gibi..

Meydanlarında yaseminler şarkıcılarla kucaklaşmış ;yaseminler ıslak gözyaşları gibi...Çok romantik bakıyorlar...

Seralar kurulmuş;boy boy ağaçlar yetişiyor...Çamlar,sedirler,ardıç yavruları, akasyalarla kol kola...

Artık ''çimlere basmak yasak kardeşim '' levhaları çöplüklerde...Çocuklar doyasıya çiğniyorlar yeni çayırları...

Kentin belediye reisi henüz çok genç...Oğlum yaşında...Gözlerinin bakışında şehir ışıldıyor...

Genç bir peysaj mimarı davet ediyor...

Güzel şeyler de oluyor ülkemde,sessiz sedasız...

Davete icabet ediyorum...

Mahcubiyetim sonsuz...

Daha önce ıskalamışım bu güzel serayı... Halbuki daha dün şehir içinde değil miydi bu bahçeler ?..

Havuzda,renkli minik balıklar;kapıda şirin bir köpek heyecanlanıyor...Konuklarını karşılıyorlar gülerek ...

Çocuklar,serayı süslemişler elleriyle yaptıkları kağnılarla...Mimar Betin ablaları, adı gibi bir ilki gerçekleştirmiş...

Peysaj mimarının gözleri gibi her yer yeşil...Ve her taraf gülümsüyor yüzü gibi...

Bir bayan eli değmiş belli heryerde çiçekli sarkaçlar...

Çok gönençli gördüklerim...Kaybettiklerimiz,ağaçlarımız, güllerimiz burada yavruluyor...

Çabuk büyüyor nergisler; geçtiğimiz yolları taçlandıracaklar kış gelmeden,coşkuyla...

Ve ilk kez burada tanık oluyor ; öğreniyorum...Atık bitkilerin gübre oluşlarına...

Seviniyorum ve hizmet aşkıyla çalışan bu gençleri kutluyorum...

Çıkarsızca, siyasi kaygulardan arınmış olarak;çalışanı takdir etme duygularım ağır basıyor...

Bir an dalıp gidiyorum ve Şemsi Belli Usta gibi düşünüyorum ve O'ndan dizeler mırıldanıyorum...

Bu Şehrin Işıkları

Şehrin bütün pencereleri yandı
Sofralar kurulmuştur her evde şimdi.
Sofralar ki,insanlar oturur yığın yığın
Sofralar ki, çatal-kaşık sesleri dolu...

Şehrin bütün pencereleri yandı
Herkes kendi kaderini yaşar yeniden.
Ben de kendi kaderimi yazarım...
Işığı sönük küçük odamda...

Anne diyebilen insanlar vardır.
Yavrum diyebilen kadınlar dolaşır bu odalarda.
Karanlıklar annem benim...
Yavrusuyum gecelerin...

Şehrin bütün pencereleri yandı...
Kimi örgü örer, kimi fal bakar
Benim fakir evimin penceresinden
Tanımadığım bir hayal bakar...

Anneler! okşamayın çocuğunuzu...
Benim annem çok uzaklarda.
İçimde bir damar koptu sanırım.
Kapayın pencerelerinizi kardeş insanlar
Neş´enizi kıskanırım...

Şemsi Belli
........

Sofralardan,çatal-bıçak sesleri geliyor kulaklarıma...

Şehri kucaklamak için ayrılıyorum,çiçek bahçelerinden...''Gönlümde gurbeti duya ,duya...''

''İşte gidiyorum çeşm-i siyahım..'' şarkısını mırıldanıyorum...

Bize ,''yolun sonu görünüyor '';ama çocuklara yeşil bir dünya bırakmak gerek...

Olmasa da şu kavgalar ; insanımız gençlerin başarılarını ayakta alkışlasa...Siyasi kaygılardan uzak...

Ah,çocukları öldürmeseler !..Seradaki çimlenen çiçekler gibi insanı çimlendirmek mümkün mü ?..

Kutluyorum gençlerin başarılarını...Kendim için,ülkem için...

Şehirde güneş batıyor...Güneşi tutmak istiyorum...



 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..