Çift başlı Kanka

“Kanka” ismi özel ve kullanıldığı yer, zemin, ahenk, muhatap, şekil ve şemalin uygun olduğu hal ve durumlarda yakışıklı bir terim’dir.

Bu “KANKA’nın enflasyonunu, dejenerasyonunu, yaratmamak yaşatmamak gerek.

Ne haber...? “KANKA” denilemeyecek kadar ciddi bir versiyondur, bu hitap, bu isim...

Kanka isen eğer “ne haber” sorgusuna başvurmayacak kadar, “KANKA” n’dan haberdar olacaksın...!

Ucuz değildir... Ciddiyet ister. Gönül ister... Sevgi ister... Karşılıksız ve biteviye dostluk ister...

Bu yeni türev “KANKA” terimi, Erzurum’da 2011 yılında 25.si düzenlenecek olan Dünya üniversiteler Kış Oyunlarının maskotuna isim olmuş, çift başlı cismi cemali ile.!

“KANKA” ya, şöyle bir baktım...? Ne kartala benziyor… ne de üzerinde durulduğu gibi ördeğe...

Şımarık bir çocuğu çağrıştırdı. Ciddi bulmadım, bu karakterli, Vakur, yükseklerin efendisi Kartal’a çift başlılığı yakıştıramadım.

Baştan bir gönül kırgınlığım oluştu zaten.

Gerçi öyledir. Maskotlarda bir samimiyet, çocuksu bir sevimlilik aranır, katılabilirim...

Lakin, karlar erimeden, oyunlar başlamadan bir sulu ortam oluşturulmuş sanki.

Maskotun, Erzurum şehri ile içselleşmesi, onunla entegre olabilmesi de gerekirdi.

Kanka’nın lügatımızdaki, sosyal paylaşımdaki yeri, yurdu. Kan, can, sır, dost, kadim, kardeşlik, arkadaşlık olarak dilleniyor.

Kartal maskotunun iki başlı hale getirilmesi; amacını ve verilmesi gereken imajı bertaraf etmiş görünüyor.

Bu maskot “KANKA”...

Danışılmamış, araştırılmamış olduğundan, 25.Dünya Üniversiteler Kış Oyunlarına, dolayısıyla Erzurum’u huzursuz edeceği gözüküyor.

Çok haklı eleştiriler var. Farklı yorumlar birbirini takip ediyor.

Ama ne fayda...

“Bunlar hikaye kardeşim... Ben yaptım oldu. Ben yakıştırdım, maskotum “kanka” anlayışım da bu, hayata bakışım da bu”.

Bu işine gelirse zihniyetinden kurtulmak lazım.!

Hala anlamıyor musunuz...! Türkiye değişiyor. Konuşuyor, her kesimden vatandaşını, bu topraklarda yaşayanını ciddiye alıyor.

Korkum o ki... Kanka terimine farklı bir yorum inşa edilebilir.

“KANKA” dillerden düşebilir, çift başlılar kanka olmaya özenir ki...

Tehlikeli bir durum arz eder, ortalık ”Kanka” dan geçilmez olur.

Ördekler, paytak kazlar, çift başlı bütün varlıklar bu özenti “KANKA” sevdasına gark olur.

Modern bir anlayış, çağdaş bir yorum, sevimli bir enstantane olarak algılanıp, dizayn edilen bu çift başlılık, kültürümüzde yok. Kartal ailesinde hiç yok.

Ha... Bu maskotun yaratılış hikayesi var olsa da, haklı bir nedene tutturulmaya çalışılsa bile...

Bu hikayeyi yemezler...

Zaten her şey bu saçla, başla oynamaktan, onu dizayn etmek alışkanlığımızdan geliyor galiba...

Toplumun, yörenin, kültürün, yerelin içselleşmiş kimliğine dikkat eden yok.

Çağdaş, modern bir maskot yarattık savunması karşısında, Erzurum’un da söyleyeceği çok şey olacaktır elbet.

Artık söylemeye, cesaretle eleştirmeye muktedir bir toplum olmaya... Bunları kabullenmeye, dikkate almaya razı bir sosyal bir yapıya, kültüre doğru hızla yol alıyoruz.

Ben daha çok ve sadece maskotun çift başlı olmasına takıldım.

Yoksa saç’la, baş’la ilgili takıntılarım asla olmaz.

Kartal’a iliştirilen ikinci bir başa takıldım velhasıl.

Yoksa onun çocuksu, sevimli, sarı gagası çok umurumda değil.

Dayatmalı bir kimlik yaratmanın kimseye yararı olmadığını düşünüyor, “KANKA” ların “KANKA” gibi kalmasını düşünüyorum.

Modernize edelim derken, üslubu bozmamak, değerleri yerinde tutmak, saygıyı öne çıkarmak lazım.

Üzüntüm “KANKA” lar adına...”KARTAL” lar adına...

Bu şekilsel zoraki, dayatmalı deformasyonlara karşıyım.

Bu ister mimari, ister fiziki, ister sosyal, isterse ahlaki olsun...

Ama uygulamalar toplumu da içine alan, danışılmış, önüne arkasına bakılmış adam gibi projeler olsun.

Çarkıfelek’te Mehmet Ali soruyor “Bu bir Atasözü”.!.

Harfler tek tek kutularda beliriyor. Sesli sessiz harfler sökün ediyor.

Çorap söküğü gibi geliyor arkası.

“Baz bazla kaz kazla, kel tavuk topal horozla”

“KANKA” lık da işte böyle bir şey olmalı...!!