Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '14

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Çılgın

Çılgın
 

Solda, Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı ile Ahmet Eler


Söyleyecek sözü olanlar, her hafta KEYİAD'a konuk oluyor.Sevgili Ahmet Eler kardeşimiz. Tek Rumeli TV'de "Ekonomide Ufuk Turu" programında, geçtiğimiz cumartesi Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı'yı konuk etti.

Prof. Kantarcı, Türkiye’nin yakından tanıdığı bir bilim insanı. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalında 1966-2006 yılları arasında tam kırk yıl görev yaptı.

İstanbul’da ve özellikle Çatalca’da açılan taş ocaklarının, doğaya yapacağı çevreyle ilgili etkiler üzerine değerlendirmelerde bulunan Prof. Kantarcı’nın yanı sıra Ahmet Eler de aynı üniversitenin Orman Fakültesinden mezundur. 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği bölümünü bitiren Eler, 1999 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme İktisadı Enstitüsü, İşletme (İngilizce) programını  tamamladı, 2001 yılında da FMV. Işık Üniversitesi Executive MBA yüksek lisans programından mezun oldu.

Yaygınlaşan taş ve kum ocakları İstanbul çevresindeki köyler için bir “Yok olma” veya “Göç etme” sürecini işaret ettiğini söyleyen Eler ve Kantarcı; “Halk toprağını (Vatanını) terk etmek istemiyor” görüşünde birleşiyor.

İstanbul’un kuzeyindeki orman alanlarının hava alanı, kuzey oto yolu ve taş ocakları ile tahrip edilmesi İstanbul’u yok edecektir. Çünkü İstanbul’un içme ve kullanma suyu kaynakları kuzeyindeki orman alanlarındadır.

ABD’de 1950 yılında “Bir savunma fantezisi” olarak önerilen “Karadeniz-Marmara kanalı” yeni bir projeymiş gibi ortaya atıldı. Böyle bir kanal girişimi çok kapsamlı sorunlar yaratacaktır.  

Arazinin jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri, yağış sularının çatlaklı kireç taşında sızma yönleri ve ormanların (Özellikle orman toprağının) etkisi göz önüne alınarak taş ve kum ocakları ve bunlara sebep olan yapılaşma hakkında yapılan değerlendirmeler, gerçekten ilgi çekici. Çünkü öğrendik ki Çatalca Yarımadası’ndaki kireçtaşı arazisinde taş ocakları açıp, işletmek girişimlerine masum ve yerel çapta işletme girişimleri olarak bakmak doğru değildir. Konuyu İstanbul ve çevresindeki “Kentsel Dönüşüm”, “Üçüncü hava alanı”, “Bağlantı yolları” ve “Kanal İstanbul” girişimleri ile birlikte değerlendirmek gerekir.

            *

            Dünya, gözü gibi koruyor biz gözünü çıkarıyoruz! 
Son yıllarda, ormanlarımızda ve potansiyel yayılış alanında açılan taş ocakları ile dere tipi hidroelektrik santrallerin (HES) binlerce yıldan beri oluşmuş ekosistemlerinin doğal dengesine büyük ölçüde zarar veriyor. Özellikle kireçtaşı arazisinde yapılan tahribat ile son yıllarda Akdeniz Havzası’nın ısınmasından kaynaklanan ve sıklaşan sağanak yağışların bir araya gelmesiyle sel oluşumları ve göçük olayları, ciddi anlamda zarar vermeye başladığını üzülerek gözlemliyoruz. Prof. Kantarcı, “Ormanların tahribi, çok verimli tarım alanlarının da sellerden zarar görmesine ve yetiştirilen ürünlerin yok olmasına sebep olduğunu, binlerce yılda oluşmuş ekosistemlerin günümüzde kısa süreli kazançlar için tahrip edilmemeleri gerektiğini, taş ocakları benzeri girişimlerle tahrip edilen ormanların tekrar yetişmesi için taştan elde edilen gelirin çok daha fazlasını harcamak gerektiğini” söylüyor.
            * * *
Bizim anladığımız şu ki; “Kanal İstanbul projesi” adı altında ortaya atılan konu, ABD’de yapılan 1950 tarihli bir askeri plana ve haritasına dayanmaktadır. Bu çalışma uygulanamaz bir savunma fantezisidir. Ama “Çılgın Proje” olarak yeniden ortaya atılmıştır. Böyle bir kanal, Trakya’yı işgalci kuvvetlere terk etmek demektir. Öte yandan açılacak kanalın yer, yer betonla doldurulacak olması, İç Trakya yeraltı suyuna deniz suyunun sızmasını engelleyemez. Bu durum, yeraltı suyunu içme suyu ve tarım alanlarında sulama suyu olarak kullanan İç Trakya’yı yok eder. Kanalın Karadeniz’in su düzeyini düşürmesi dipteki çok şiddetli zehir olan hidrojen sülfürtehlikesini su yüzüne çıkarır. Marmara Denizinin su düzeyini yükseltmesi, kıyılardaki doğal yaşamı ve tarlaları ciddi anlamda tehdit eder.

            Ne diyelim; “Hayaldi gerçek oldu” çılgın projeler bir, bir önümüze kondu.

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..