Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Çin'in büyük başarısı

Çin'in büyük başarısı
 

Dün çok ilginç bir haber vardı dünya basınında ama Türkiye'de herkes Suriye'nin uçağımızı düşürmesi olayıyla meşguldü doğal olarak.

Bakın Çin, deniz altında 7 bin 20 metreden atmosfer dışındaki uzay aracında bulunan astranotlarına başarı mesajı geçti. Bu hem Çin için büyük bir başarıydı hem de insanlık için yeni bir durumdu.

"Çin, bir gün içinde uzay ve deniz keşiflerinde ilklere imza attı ve dünyada nüfuzunu iyice arttırdı Çin ilk olarak, dokuz gün önce Shenzhou-9 roketiyle uzaya gönderdiği üç astronotunun dün başarıyla Tiangong-1 uzay laboratuvarına ulaşmasına tanık oldu. Shenzhou-9, asronotların komutasında Çin'in ilk uzay laboratuvarı Tiangong-1 ile birleşti. Böylece, insanlı uzay görevleri ve uzay deneylerinin gerçekleştirilmesi adına büyük bir adım atan Çin, ABD ve Rusya'nın ardından bu uzayda bu kapasiteye ulaşan üçüncü ülke oldu.

Çin aynı gün, ikinci bir başarıya daha imza attı. Çin'e ait insanlı bir denizaltı, dünyanın en derin noktası olarak bilinen Pasifik Okyanusu'ndaki Mariana Çukuru'na daldı. Denizaltı, 11 kilometre derinliğindeki çukurun 7 bin 20 metre derinliğine ulaşmayı başardı.

Ünlü yönetmen James Cameron, Mart ayında Mariana Çukuru'nun en alçak seviyesi olan Challenger Deep noktasına ulaşma başarısı göstermişti.

Marinana Çukuru'na inen Çinli üç denizci, Pasifik Okyanusu'nun 7 bin metre derinliğinden, Shenzhou 9 uzay aracındaki astronotlara tebrik mesajı gönderdi. Ye Cong, Li Kaizhou ve Yang Bo adındaki üç denizci, "Astronotlarımızın kendi komutalarıyla gerçekleştirdikleri başarılı kenetlenmenin yanı sıra, Çin'in uzay ve denizdeki görevlerinde büyük başarılar diliyoruz" dediler (ntvmsnbc)."

Çin son yıllarda çok büyük ataklar yapıyor. Önce ekonomik büyüklük olarak Japonya'yı geride bırakıp dünya 2.liğine geçtiler. 2016-17'de de ekonomik olarak dünya lideri ABD'yi geçmeleri bekleniyor.

Çin'in son hamlesi ile deniz keşfinde oldukça ileri olan ABD, Japonya, Fransa ve Rusya gibi ülkelerin arasına girmiş. Çin bugün aynı anda hem uzaya çıkıyor hem de okyanusun dibine iniyor. Bu Çin'liler için de ayrıca ulusal bir onur ve prestij kaynağı oluyor.

Türkiye ise son yıllarda belli bir ekonomik büyüklüğe erişti, ekonomide dünyada ilk 20 ülke arasında ama çok boyutlu bakıldığında dünya ortalamasında seyrediyoruz. İnsani gelişmişlik endekslerinde 80-90'larda bir yerde. Türkiye'nin genç bir nüfusu var, bu nüfusu çok iyi yetiştirmesi gerekiyor. Yetiştirme de tabii ki eğitimle oluyor. Oysa ki eğitimde OECD ülkelerinde en alt sıradayız. Şimdiki Milli Eğitim Bakanımız, okulları 3 sömestır yapmak, öğretmenleri sıkı bir eğitimden geçirmek, İngilizce'yi ilkokul 2. sınıftan başlatmak, kılık kıyafette 1 günlük de olsa serbest kıyafete geçmek, okullar hayat oluyor gibi projeler başlatmak, FATİH projesi ile okulları akıllı tahtalarla donatmak ve çocuklara iPad vermek gibi şeyler yapıyorlar. İyi de yapıyorlar ancak yeterli gelmiyor. Artık eğitimde daha radikal şeyler yapmak, çocukların hem yaratıcılıklarını geliştirmelerini sağlamak hem de kalıcı öğrenmeleri için onlara uygun ortamlar, medyalar sağlamak gerekiyor.

Bugün maalesef ülke insanımız "Diyanete" verdiği önemi "Bilime" vermiyor. Bu hem TÜBİTAK'ın hem de Diyanet'in bütçelerinde açıkça görülebiliyor. TÜBİTAK, genel bütçeden 1 milyar 524 milyon TL pay alırken, Diyanet dört bakanlık bütçesinden bile fazla, 3 milyar 891 milyon TL pay alıyor. Diyanet de lazım, oralarda da ihtiyaç vardır ama bilime de yeterince bakmak lazım.

Geçmişte mesela Kardak krizinde bir F16'mız bir Yunan Mirage tarafından vuruldu. Bir yüzbaşımız fırlatma koltuğunu çekemediği için uçakla birlikte denize çakıldı. Çakıldığı derinlikte uçağımıza ulaşacak kabiliyetimiz olmadığı için bu işi yapamadık. Yabancılar bu işi yapmak için ülkemizden 4 milyon dolar para istemişler ama hala daha uçağımızı ve şehidimizi oradan çıkaramadık.

Oysa zamanında bilim ve teknolojiye yatırım yapsaydık, kurumsallaşmaya büyük önem verseydik bugün çok daha farklı bir ülke olabilirdik. Çin'in yaptığı hamleleri görüyoruz. Hem ekonomide mucizeler yaratıyorlar hem de bilim ve teknikte. İşte gerçek başarı budur. Sağlıklı büyüme budur. Türkiye ise maalesef bir türlü gerçekçi adımlar atmakta çok geç kalmıştır. Daha yeni üniversite sayımızı çok artırdık. Şimdi belli bir kaliteyi yakalamak için çok çalışmamız gerekiyor. Aslında yine Türkiye isterse çok şeyi başarabilir ama bunun için büyük projeler yapması, planlaması lazım. Yıllardan beri dev devlet kuruluşlarını özelleştirdik ama bunların yerine büyük kuruluşlar yapamadık. Ne devlet yaptı ne de özel sektör. Artık dev üretken projeleri, prestijli projeleri hayata geçirmek için planlamalar yapmalıyız. 1920'lerde kendi uçağını yapabilen bir Türkiye idik, 1960'larda kendi otomobilini yapan bir ülkeydik ama şimdi nedense bir türlü anlamlı eserler yapamıyoruz. Bu çok düşündürücü. Siyasetçiler asıl büyük projelerle birbirleriyle yarışmalı. Mesela eskiden barajlar ile yarışılıyordu, şimdi konutlarla yarışılıyor. Ülkenin her yeri şantiye oldu. Her yerde şimdi fabrika yerine alışveriş merkezleri açılıyor. Eskiden GAP derdik, şimdi ise böyle büyük projeler nedense pek telafuz edilmiyor.

Bilimden kopmamalıyız, bilimden, akıldan koparsak çok uzun yıllar bunun acısını çok kötü çekeriz.

Ülkenin devlet-millet el ele üretim için akılcı projelerle birleşmesi gerekiyor. İnsanlarımızı boş boş oturmaktan kurtarmak, onların enerjilerini ülke kalkınmasına katmak zorundayız. Bu da somut ve etkin proejlerle olur kanaatindeyim.

 

 
Toplam blog
: 648
: 2341
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

1995 ODTU Fizik Lisans, 1998 ODTU Fizik Yüksek Lisans (Biyofizik)  mezunuyum. Özel sektörde kalit..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara