Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çingene kızın rüzgarla dansı...

Çingene kızın rüzgarla dansı...
 

Kim demiş özgürlükler kısıtlı diye. Öylesine sınırsız ve de net bir özgürlük ve insanca anlayış var ki. Bursamda bunu bir kez daha teneffüs ettim bu sabah.

Yaysat bayine giderken, bir gurup çingene kız, yanlarında getirdikleri kasetçalardan yayılan son desibel nağmelerle caddenin kordon boyunda öylesine fütürsüzce dans ediyorlardı ki yanlarında çay demleyerek onları zevkle izleyen ROMEN komşuları da el çırparak eşlik ediyorlardı.

Kimse onlara ;
-Hadi oradan çekin gidin evlerinize nedir bu sokak ortasındaki göbek dansı demiyordu.

Kimse çıkıp da nedir bu mangalda çay sefası da demiyordu.

Biri çıkarak, aman kızım ellerindeki ziller hadi neyse de bari çıplak ayakla oynama, görüntü çok! (! buraya koyabileceğim bir kelime bulamadığım için sadece ünlem), demiyordu.

Ayrıca hiç kimse nedir bu gürültü kirliliği, nedir bu keyfiyet de dememekteydi.
Sanki sadece onlar vardı o anda ve orada.

Tipik bir çingene zevki ile bezeli kırmızıdan sarıya tüm yedi rengin sığdığı bol fırfırlı kısacık eteği savruldukça, el çırpmalar da arttıkça artıyor ve şarkıya sözlü eşlik de belirginleşiyordu.

Hayret gelip geçen araç trafiğindeki akıcılıkda da bir duraksama da olmuyordu.

Çevre esnaf da sanki en olağan bir manzaraymış gibi olaya sade bir tevazu ile gülümsüyordu.

Bursa Haşim İşcan meydanına yakın bir mesire yeridir ve Bursanın nabzının attığı bir platformdur.

Ben ulaştığımız bu medeni hallerimizin lütfuna, oracıkta bir banka çökerek bu mısralarımı cep telefonuma alel acele yazdım. Nilgün'ce...

Umarım o anımın efsunlu nabzını hissettirebilirim sizlere...

İşte Haşim İşcandaki medeniyetin ve sınırsız Çingene özgürlüğünün tutkulu ATEŞ DANSInın dizeleri...

Çingene kızın dansı.

Bir ateş vardı meydanda,

kızıl alevler gökyüzünü sarmış,

sanki bayram yapıyordu semada gizlenen yıldızlar.

Ateşin etrafında coşkulu dev bir halka,

AYİN GİBİYDİ o anki yüzlerde,

huzurun yaydığı yedi renk dalga.

Sarı elbisesinin inecik beline sardığı,

bembeyaz kuşağı ile,

harkulade bir kırçiçeği gibiydi,

hatta dalında görkemli bir papatya...

Öyle orada,

kendiliğinden, usulca ayağa kalkarak,

yavaşça dönmeye başladı.

Beline inen, kumral ve gür saçları,

elindeki zillere her dokunduğunda,

yıldızlara çarpıyordu sanki,

kıvrak oynayışları.

Gözleri koyu kahverengi,

sanki iri ceviz taneleri gibiydi.

Bakışları, adımları ile aynı tempoda,

zillerini her çalışında,

alevler çıkıyordu,

tılsımlı notalardan,

Dilinde eski bir Romen şarkısı,

görmüyordu dünyası sadece raksıydı o anda.

Mutluydu göçebe hayatında,

güzel çingene kızı.

Yemyeşil çimenlerde ahenkle dönerken çıplak ayakları,

titriyordu sanki zemin,

her bastığında.

Bu; çingene kızın ,

ateşle dansıydı,

özgürlükler coğrafyasında...


Nilgün Çakıcı/Bursa

14 temmuz 2007/23.49


 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..