Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '16

 
Kategori
Deneme
 

Civarda kim var?

Civarda kim var?
 

Wie is aan de burt? (Civarda kim var?)

Ben!

Bazen öyle anlar olur ki yaşadığını hissedersin ve öyle başına gelir ki o an, ölebilirsin bile!

Çocukluğumdan itibaren kendimi super kahraman sanan biri olarak buna benzer durumlarla birden fazla kes karşılaştım.

Karışık mı geldi?

Çatıya kaçan bir tenis topunu almak için üç katlı bir evin tepesine tırmanıp yüksekten korkuyla karışık bir şekilde ama kesinlikle kendinle gurur duyarak aşağıya bakmak! Ta ki bir ebeveyn çılgınca çığlık atıp beni korkutana kadar kendimi güvende hissetmek!

Amaç: Herkesin yapamadığını yapmak yani kahraman olmak!

Düğünlerde göbek atan bir erkek çocuğun para toplaması ve bunları bir Robin Hood gibi orkestraya hediye etmesi. Tıpkı bir kahraman gibi!

Ya da

Mr. Philips karşısına geçip –sanki o sıradan bir insanmış gibi- yıllarca sormuş olduğum haksızlık hesabını, bir de ondan sormak ve 3000 kişiyi sessizliğe mahkum etmek çünkü haklı olduğunu biliyorsun, yine bir kahraman gibi!

Slovakya’da trekking yaparken 750 metredeki başladığım noktayı 1500 metrelerden görememek ve kaybetmek. Başladığın an ve yerin yok oluşunu, ulvi bir biçimde yukarıdan seyretmek ve tanrıya öykünmek, sanki onun kutsal ve onurlu bir yaratığı gibi ve bu gücü gerçekten önemsemek, tıpkı bir kahraman gibi!

Hiç uyuşturucu kullanmamak, hiç insanlara ne olursa olsun-onlar sana nasıl yanlış cevap verirse versin- reaksiyon göstermemek ve sadece gözlerinle onların varlığını görmemek, hatta, varlıklarını kabul etmemek, yine kahramanca!

Belki de

Dünyanın en kokuşmuş balık leşlerinin bir çöp yığını halinde durduğu eski Jackarta limanındaki küçüklerin şarkılı oyunlarına iştirak edip onların ellerini, gülümsemelerini ve hayat azimlerini yakalamak ve sanki onlardan biriymişçesine anın çılgınlığını mutlulukla yaşamak! Ve yine bir kahraman gibi, elinde ne varsa o an, onlara hediye etmek!

Ve küçük bir çocukken Yeni Cami’de babannenin arkasından onun hareketlerini taklit ederek namaz kılmak!

Ve belki de Babil filmindeki oyun oynayan çocukların bir Amerikalı –karısıyla sorunlar yaşayan-turistin canını almak kadar saçma sapan bir dünyada yaşıyor olmak!

Tüm kahramanlık hikeyeleri ile bezenmiş, özendirilmiş olmamıza rağmen, basit, yalın, temiz ve duru bir hayatı yaşayamacak kadar kendi hayatımızın kahramanı olamamak!

Sürekli yanlış bilgi(dizenfarmasyon)-kandırılma-yanlış yönlendirmelerle yaşadığımız, kahramanlık hikayelerimizin gerçeklik karşısında çocuklaştığı, oysa ki gerçeklerin ahlaksızlıktan, pornodan ve  savaştan beslendiği bir ortamda kendimizi normalleştirmek üzere sanata sığındığımız ve kendimizi sağlıklı bir birey olarak geliştirememek ve kendimizi aptalca kahraman zannedip DON KİLOTLAŞMAK! Çünkü her türlü insan-devlet ve taraftar grubunun donumuzu indirip bizi becermesi ve bunun normal olduğunu kabul eden bir dünyada yaşamak!

“Dünyanın gerçeklerini kabul et Anıl!”

Çocukluğumdan beri bana bu kabul ettirilmeye çalışılıyor! “Toplum buysa sana b.k yemek düşer!”

Yıllardır ne yediğimi zannediyorsunuz?

“Mutsuz olursun ama!”

Kabul edince mutlu mu olacağım?

Bu sabah kuş cıvıltarına uyandım. Ve etrafta kim var?

Ben!

Uzun zamandır saklamış olduğum ve güzel bir anı beklediğim muhteşem filmi “In a better world” (daha iyi bir dünyada) filmini koydum ve ağlaya-ağlaya bu filmi seyrettim. Yönetmen Susanne Bier!

Filmi anlatmayacağım ama sadece sloganını yazacağım:

Uygarlık yolculuğu, önce aileden başlar!

Muhakkak seyredin çünkü güzel bir filim, çünkü güzel bir dünya olsun!

İyi hafta sonları!

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..