Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Çocuk Gelinler

Yıllardır süregelen bir eylem bu küçük yaşta evlendirilen çocuklar. Nasıl bir vicdan anlamak mümkün değil. O daha küçük, o daha çocuk, o evlilik denilen müessesenin ağır yükünü nasıl kaldırsın. Genelde çocuk gelinler büyük ailelere gelin verilir.

“Aman ne olacak bizim bir çocuğumuz gibi büyür gider.”

Hayır, büyüyüp gitmiyor. Bu küçük kız çocuğunu siz küçük kız çocuğu olarak almıyorsunuz, siz onu gelin olarak alıyorsunuz. Oğlunuzla evlendiriyorsunuz.

O bir çocuk o nasıl bir evli kadın olabilir. Aklım almıyor inanın almıyor.

On iki on üç yaşında daha yeni – yeni kadınlığın işaretlerini vücudunda hisseden bu körpecik kuzuların bir anda evli bir kadın olmasını kaldıramıyorum. Ben bunu anlamıyorum.

“Benim annem, babam yaşlı, evde işleri görecek biri lazım.”

İyi de o işleri görecek kadar büyük değil. O –o sorumluluğu alacak kadar bilinçli değil.

On üç yaşında evlenip on dört yaşında anne olacak kadar kadın değil. O çocuk. İnanın çocuk. İçim acıyor. Bu çocuklar sadece kendi akranları ya da kendilerinden beş on yaş büyük erkeklerle de evlendirilemiyorlar her zaman. Bırakın babaları yaşlardaki adamları, dedeleri yaşlardakilerle…  Köy yerlerinde kuma olarak veriliyorlar. Alan zenginse olay bitmiştir. Babaya başlık parası veriliyor. Ondan sonrası kolay… Baba da kızım rahat edecek diyor.

Yok, öyle vicdan rahatlatmak… Kızın rahat etmeyecek. Kızın korkacak. Çok korkacak. Kızın ağlayacak, acı çekecek, yıpranacak. Sen aldığın üç kuruşla ne kadar mutlu rahat ve huzurlu olacaksan kızın da o bilmediği ama çok korktuğu gittiği yerde işte o kadar mutlu olacak. Hatta sen ondan daha çok keyif süreceksin bu hayatta.

O bir çeşit yaşamamayı, birey olmamayı, söz hakkının bulunmadığı sadece; getir, götür, yap, diye emirlerin karşılığını verecek. O KADAR…

Kızın ya da kızınız yaşamış mı olacak. Yaşamayacak…

Bir erkeğin isteklerini yerine getirecek, erken saatlerde kalkacak kaynana – kaynata- görümce- kayınbirader problemleri ile uğraşacak bu da onu düşünürken kızım rahat edecek güdüsü içinde babayı huzurlu kılacak. Yok canım işin aslı öyle değil. Bunu sende iyi biliyorsun…

O zaman ne oluyor? Yirmisinde orta yaşı yaşıyor, kırkına gelmeden çökmüş, yıpranmış, suskun, bıkkın hayatta bir şeyi tam bilememiş, tam yaşayamamış ziyan olmuş ölgün bir kadın bir Türk kadını, bir anne, bir evlat olarak yaşamına devam ediyor.

Bu çocuk gelinler eğitim görmüyorlar. Bilmiyorlar. Bilmedikleri o kadar çok şey var ki. İlk başta kim olduklarını bilmiyorlar, haklarını bilmiyorlar. Ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar.

Bu çocuk gelinler sadece eğitimlerini mi tamamlayamıyorlar, ya da eğitim hiç mi görmüyorlar! Hayır, olay bununla da kalmıyor. Bedensel gelişimlerini tamamlayamadıkları için, erken yaşta çocukluktan kadınlığa, erken yaşta

çocukluktan anneliğe terfi ettiklerinden birçok hastalıklara da davetiye çıkartmış oluyorlar.

Bazıları bu kadar ağır yükü kaldıramıyor. Bazen aklen kaldıramıyorlar, hayatlarını yok ediyorlar, bazen de bedenleri bu kadar ağırlığı taşıyamıyor.

Yazık değil mi bu yavrulara. Yazık değil mi bu ana kuzularına.

Onların analarına yazık değil mi peki.

Onlar kızlarının neler çekeceğini iyi bilirler. Muhtemelen aynı kaderi paylaşıyorlardır. İçleri kor olmuş yanıyordur. Dar gelir onlara evler, dışarılar… Kızına olacakları düşündükçe kemiklerine kadar bütün vücudu sızlar…

Bu kadınların ayıpları kadın olmak mı?

Bunların kusurları dünyaya erkek olarak gelmemiş olmaları mı?

Oysa yaşadığımız zamanda kadınların başarılarını sıralamaya kalksak sayfaları tüketiriz.

Başarılı olmuş, eğitim görmüş, belli bir seviye gelmiş kadınların şanslarımı o çocuk kadınlardan fazla.

Yoksa ailelerimi onlara bu şansları veriyor.

Kimse ailesini seçerek dünyaya gelmiyor ki. O çocuk gelinler istemezler mi eğitim görmek, çocuk gelin olmak yerine:

Yaşının gerektirdiği gibi yaşamak,

Eğitim görmek,

Arkadaşları ile olmak,

Annesinin, babasının kollarında kendini güvende hissetmek,

Bilgisayarın başında yeni bir şeyler öğrenmek, müzik dinlemek, film izlemek, arkadaşları ile sohbet etmek.

Dünyada olanlardan haberdar olmak...

Neler istemez ki. Bir düşünün.

Ne yazık ki; sadece bizde olan bir yara değil bu. Dünyanın birçok yerinde sosyal bir sorun. Bu çocuklar zorla evlendiriliyorlar. Zor – baskıdır- zorlamak adil olmak değildir. Binlerce küçük çocuk her yıl mağdur oluyor. Yazıktır.

 

Nazan Şara Şatan

https://twitter.com/#!/nazansarasatana

 

http:// http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....