- Kategori
- Siyaset
Çocuk Parkında Silahlar Konuşmuş..

Seçim gecesi Erdoğan'ın galip çıkmasının ardından İstanbul'da bir parkta silahlarla dakikalarca ateş edildiği görüntülerini izlemişsinizdir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından görüntülerdeki kişilerin bulunması için harekete geçmiş. İsteyen SÖZCÜ'den takip edebilir videoyu.
Hayatım boyunca herhangi bir siyasi parti teşkilatının burosunun kapısından içeri girmemiş biri olark ilk 1991 veya 92 yılında seçim sandığına gitmiş ve seçim sonucu sonrasında siyasetin ne denli yapay bir serüven olduğunu anladım ve bir daha seçim sandığına gitmedim. 24 Haziran'da hiç bir siyasi partiye oyumu kullanmadan sadece Muharrem İnce'ye oyumu kullandım ve bir daha da kullanmayacağım çünkü dün akşam televizyonda seçim gecesi ile ilgili tartışma programında kapalı kapılar arkasındaki şaibeli ve muammalı tartışmaları izledikten sonra seçimlerin sadece bir araç olduğunu ve istenilen sonucun çıkartılmasının pek de zor olmadığını anladım.
Yıllardır söylediğim bir şey var o da şu; çarşaf liste yöntemiyle yapılan seçimler demokratik değil, zira her parti adayları küresel güçlere uygun belirlenerek seçmenin önüne getiriliyor ve dayatmalı sisteme dönüştürülüyor. Yani seçmen seçtiğini zannediyor.
İnce'yi bundan sonra zannediyorum politika içinde biraz zor göreceğiz gibime geliyor. Belki cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 tarihinden sonra görme imkanına sahip olabiliriz zira İnce'nin politika duruşu Atatürk'ün geçliğe hitabesinde de vurgulandığı tarihe tekabül etmektedir.
Çocuk parkında yaşananlar ülkenin gerçeklerini ve beka sorununu yansımaları görünüyor. CIA tarafından 15 Temmuz kanlı darbe girişimi gerçekleşmemiş olsaydı asla bu tür manzaralara şahit olmazdık diye düşünüyorum. Öte yandan gene CIA tarafından örgütlenen ve yönetilen PKK PYD İŞID gibi terör örgütlerinin ülkeyi tehdit etmesi de beka meselesini azdırmakta ve doğal olarak milli duyguları tahrik etmektedir. Oysa Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü terör örgütlerini püstürtmeye fazlasıyla yetmektedir.
Sivil Müsevi vatandaşları tenzih ederek şunu söylemek isterim ki, dünya ekonomisini yönlendiren gücün 15-20 Musevi inancına sahip dünya tuccarlarıdır. Bu tuccarlar yönetmektedir dünyadaki ekonomiyi ve siyaset lobilerini. Onların projeleriyle dünya ülkelerindeki politikalar sürdürülmektedir. Doksan yıl önce çizmiş oldukları Ortadoğu projesiini adım adım gerçekleştirmekte olduklarını görüyoruz. Bu projeye başta Rusya olmak üzere AB ülkeleri ve İsrail hatta Ortadoğu İslam ülkeleriniin yöneticileriyle birlikte hareket etmektedirler. Mesela Saddam'ı Kaddafi'yi gördük.
Ortadoğu projesinin en önemli ayağı Türkiye'dir kuşkusuz. Özellikle 50'li yıllarda başlamış olan ülkedeki değişimler, Menderes'in siyasi hayata geçmesinin ve sonlandırılmasının tamamen Amerika tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu. Daha sonra 71 muhtirası ve 12 Eylül'ün hayata geçirilmesinin de Amerika'nın programları dahilinde gerçekleştirilmiş ve tüm bu dönemsel olayların Ortadoğu projesi adresine çıktığını bugün daha net görebilmekteyiz.. Gerek piyasa ekonomisine geçiç süreci gerek bugüne kadar yaşadığımız ekonomik krizlerin yaşatılması tamamen küresel ekonomi tuccarlarının birer projeleriyle gerçekleştirildiğini düşünüyorum. Tabiki bu ekonomik krizler hem dünya tuccarların işine yaramış hem de ülke politikasına yansımaları olmuştur. Gelinen nokta 24 Haziran seçimlerin sonucunu doğurmuştur.
Atatürk, gençliğe hitabesinde güzel ülkemiz üzerine çok güzel projesini yüz yıl önce çok güzel şekilde çizmiş.
Nokta.