Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çocuklarımıza şiddeti biz öğretiyoruz aslında

Çocuklarımıza şiddeti biz öğretiyoruz aslında
 

önemli olan sevgi içinde büyümek


Tek bir gün geçmiyor ki gazetelerde şiddet haberleri olmasın. Daha çok erkek şiddeti haber oluyor tabii. Boşanmak isteyen karısını öldüren, ayrılmak isteyen sevgilisini darp eden, sevdiğine kaçan kız kardeşini töre adına gözünü kırpmadan öldüren. Üstelik ne acıdır ki hepsi sevgi adına yapıldığı söyleniyor. Baksan aslında seviyorlar bu öldürdüğü kadınları. Seviyor ama dövmekten de geri kalmıyor. Bunun yanında, tecavüz edenler, çocuk istismarı yapanlar, dövenler, kavga edenler vb… 

Çocuklarımıza şiddeti biz öğretiyoruz aslında. Biz anne babalar. Sağduyulu, eğitime önem veren aileleri bir kenara koyuyorum. Ancak Anadolu’da her ev, kız çocuk ve erkek çocuk büyütürken gelenekselleşmiş tavırlarıyla aşağı yukarı hep aynı. 

Düşünürsek, evlerimizde kız çocuk ve erkek çocuk ayrımcılığı hep yapılır. Çifte standardı biz başlatıyoruz evlerimizde. Erkek çocukların eline silah verip savaşmayı dövüşmeyi öğreten de ana babalar. Oyuncakları hep araba ve silah üzerine, araba yarıştırır, silahla birilerini vurur oyunlarında ya da top peşinde koşar. 

Çocuk yaramazlık bile yapsa erkek çocuğudur deyip hoş görürüz. Ama kız çocuğu öyle mi. Kızın eline bebek verilip annelik öğretilir bebeklik çağlarında. Küçük oyuncak mutfak eşyaları verilip evcilik oynar, kibar ve zarif olması öğretilir. Hatta çoğu evde kız büyürken anneye yardımcı olur. Ev işleri yapılacak, bulaşık yıkanacak, erkek arkadaş edinmeyecek, eteği açılmayacak, toplulukta gülmeyecek, çok konuşmayacak. Ayıp. 

Kız çocuğu böyle baskı altında yetişirken erkek çocuğu kız arkadaş edindiği zaman aferin deniliyor. Kızlara sarkıntılık ettiği zaman gülünüyor. Kız dışarı çıkamıyor ama erkek gece eve girmiyor. Kız, erkek arkadaşı ile gizli gizli görüşmeye çalışıyorsa da erkek kardeşi yan odada kız arkadaşı ile kıkırdıyor. Erkek çocuğunun her şeyi yapmaya hakları var. Dışarıda kavga etmeye de, arkadaş toplantılarında içki içmeye de, gece eve geç gelmeye de. Ama kız evin kızı. Ona her şey yasak. 

O erkek çocuk büyüyor, ona öğretilen gibi sert haşin kızan kavgadan çekinmeyen her şeyi yapabileceğini sanan bir adam oluyor. O evde büyüyen kız ise yaşadığı baskıları üzerinde taşıyan, ezik, söz söylemeye utanan, güvercin gibi ürkek, korkan bir kız oluyor. Ve evlendiğinde kocasından dayak yiyen ve ses çıkaramayan da bu kızlardan biri. 

Evde erkek çocuğun dağıttığı eşyaları bile kız çocuğa toplatılır, evde işler anne ve kız tarafından yapılacağı öğretilmiştir. Erkek dağıtır, sofraya yardım etmez, her hizmetini anneden ve kızdan bekler. Büyüyüp aile sahibi olunca da böyle sürer gider. Sürekli “sen kızsın” diye” onu yapamazsan, buraya gidemezsin” diye sınırlanan kız çocukları büyüyünce kendi özgüvenlerini yitiriyor, evinde koca baskısı ile yaşamaya çalışıyor. 

Dayan yiyorsan susma, sesini çıkar, mahkemeye git dediğimiz kadınlar da o evden çıkıyor, dayak yediği için evi terk eden karısını tekrar döven ya da öldüren erkek de o evden çıkıyor. 

Ortak nokta anne babalar. Ortak nokta yaptığımız çifte standart. Hiçbir anne kızını ezilmiş bir kadın olması, oğlunu haksızlık yapan bir insan olması için büyütmez elbette. Ama gelenekselleşmiş tavırlar böyle davranmaya itiyor, bilmeden böyle yetiştiriyor çocuklarını. 

Biz öğretmiyor muyuz yani şimdi bu çocuklara böyle davranmayı. 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..